Bizim memlekette iktidara tabi medya yaratılmasında kendine özgü bir yol izlendi.İlginçtir, Macaristan'ın tek adamı Orban da bu "Erdoğan modeli"ni örnek alarakkendi medyasını oluşturdu."Erdoğan modeli"nde devletten ihale alanşirketler, ihale parasının bir kısmıylagazete ve televizyon kanalı satın aldılar,ama geriye çekildiler,yönetimi iktidara bıraktılar.Demirören örneğinde isedaha farklı bir yol izlendi.Kamu bankalarından aldığı yüklü kredilerleDemirören, Doğan Grubu'nungazete ve televizyon kanallarınıele geçirdi.Türkiye'de havuz ya da yandaş medya -Saray medyası da diyebilirsiniz- böyle doğdu.Demirören grubu kredi borçlarını ödeyemeyince,Ziraat Bankası Kemer Country'dekiipotekli yeşil alana el koyduve konut inşaatı için Emlak Konut'a devretti.Polis eşliğinde inşaat makinalarıyıkım için yeşil alana girince,Kemerköy sakinleri ayaklandı.Sloganlar haykırılmaya başlandı:
Yeşilime dokunma!Göktürk yeşil kalsın!
Yeter!Toprağıma, suyuma,Yeşilime dokunma.
Betona hayır!Adalet hemen şimdi.
Yeşil alanda kazı başladı, polisle Kemerköy sakinleri karşı karşıya geldi.Yer yer çatışmalar uç verdi.Direnişçiler "yürütmeyi durdurma" kararıçıkarttı ama "hukuk"a kulak asan olmadı,Kemerköy'de de hukuk darbe yerken,CHP İstanbul İl BaşkanıCanan Kaftancıoğlu'nun sesi yükseliyor:
Bütün bunlar, ayağı toprağa değip insanı,doğayı hissedemeyenler doların yeşiliüzerinden hesap yapınca oluyor.
CHP İstanbul Milletvekili Gökan Zeybek'in sesi yükseliyor:
Sürekli "Talimat yukarıdan" yanıtı alıyoruz. Neresi bu yukarısı? Hukuk, adalet bilmez bu yukarısı neresi? O yukarıyı değiştireceğiz. Yeşil alanlar, gücü elinde bulunduranlar eliyle imar planları değiştirilerek, büyükşehir belediyeleri baypas edilerek, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın koridorlarında rüşvetle, yolsuzlukla planlar değiştirilmesi alışkanlık hâline gelirse yarın biz, Taksim'i de, Sultanahmet'i de, Ataköy'ü de kaybederiz.
İyi Parti Genel Başkan YardımcısıBahadır Erdem'in sesi yükseliyor:
Göktürk beldesi bugün bu hâlegeldiyse AKP'nin güzel olan her şeye çökmesi, talan etmesi siyasetinden dolayıdır. Bugün bir tek adam rejiminden geçiyoruz. 'Talimat yukarıdan' denen o tek adamıdemokrasiyle önümüzdeki seçimlerdeindirmek için ve yeniden demokrasiyive adaleti getirmek içinhep birlikte çalışıyoruz.
SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği KurucuBaşkanı ve mahalleli Gülseren Onanç'ın sesi yükseliyor. "Yeşilimize çökenlere hiçbir şekilde izin vermeyeceğiz" dedikten sonra "Göktürk Yeşil Kalsın Girişimi'nin taleplerini özetliyor:
Kemerköylülere ait yeşil alanı üzerine ÇÇŞİB tarafından alınan rezerv yapı alanı kararı ve bu karara bağlı yapılan imar planı ve uygulama planı iptal edilsin. Ziraat Bankası Demirören'in borcunu Demirören'den tahsil etsin.Ziraat Bankası ve Emlak Konut GYO, bölgenin ekolojik dengesini yok edecek ticari anlaşmalarını feshetsin.Kemerköylülerin kazandığı davalar uygulansın.Emlak Konut hemen faaliyetini durdurup, yeşil alanımızdan çıksın.
Kemerköy'de 18 yıldır yaşayan Şebnem Babila haykırıyor:
Burada bir yanlışlığı düzeltmek istiyorum. Sadece golf alanları konuşuluyor ve yanlış bir imaj veriliyor Kemerköy için. Golf alanları değil. Bakın burası iki sitearasında alabildiğine yeşillik ve ağaçlık bir bölgedir. Nefes aldığımız, hayvanlarımız ile oynadığımız, çocuklarımızın oynadığı yerdir.Orada bir de futbol sahamız var.Bizim suni göletlerimiz var. Şimdi göletler doldurulacak, üzerine inşaat yapılacak.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu bir tweet atıyor:
Doğayı talan edenler, deprem toplanma alanlarını yok edenler, doğa için mücadele eden insanlara saldıranlar… Ve Demirören! Sizleri izliyorum. Durmanızı ve Ziraat Bankası'nın parası ile İstanbul'un yeşil alanlarını yok etme faaliyetlerinizi durdurmanızı öneririm.
Sevgili Oya Baydar T24'deki köşesinden haykırıyor:
İktidarın sopasını yiyenler, birleşin!
Şöyle devam ediyor:
Kemerköy'de hakları için mücadele veren "seçkinler" itilip kakılmayı, polis barikatıyla karşılaşmayı, mahkeme kararlarının bile tanınmadığı hukuksuzluğu tadıyorlar. Direnişsürdükçe bileniyorlar, vazgeçmiyorlar,"Haklıyız, güçlüyüz" diyerek seslerini yükseltiyorlar.Toplumu sağaltacak, normalleştirecek, sükûna kavuşturacak, ortak yaşamumudu sağlayacak tek ilaç, farklıtoplumsal kesimlerin bu kötücül iktidara,bu vahim gidişata karşı birleşmelerinden,ortaklaşmalarından geçiyor. Hepsi devletin/iktidarın sopasını yemiş olanların birbirlerini sopalamak yerine birleşip iktidara karşı mücadele etmelerinden başka çözüm yok.Somutlaştırıp siyasî planda konuşacak olursak,- ama 6'lı Masa ama masayaoturtulmayanlar veya oturmayanlar- tüm muhalefetin durumun vahametininbilincine vararak ortak cepheyigüçlendirmeleri; belayı atlatmak içinayrılıklarını değil birleştikleri noktalarıöne çıkarmaları, topluma güçlü vekararlı bir ortaklaşma imajı yansıtmalarıgerekiyor. Üstelik gün geçirmeden.
Doğru söze ne denir?
Hasan Cemal kimdir? Hasan Cemal 1944 yılında İstanbul'da doğdu. 1965 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden mezun oldu. Gazeteciliğe 1969 yılında Ankara’da haftalık Devrim dergisinde başladı. Yeni Ortam dergisi, Anka Ajansı ve Günaydın gazetesinde çalıştıktan sonra 1973 yılında Cumhuriyet gazetesine girdi. 1979 - 1981 yılları arasında Ankara Temsilciliği yaptı. 1981-1992 yılları arasında Cumhuriyet Gazetesini Genel Yayın Yönetmeni olarak yönetti. Cumhuriyet gazetesi Cemal'in yönetimindeyken 1986’da Sedat Simavi Ödülü’nü kazanarak "yılın gazetesi" seçildi. 1992-1998 yılları arasında Sabah gazetesinin birinci sayfa yazarlığını yaptı. 1998'den 2013'e kadar yaklaşık 15 yıl boyunca Milliyet gazetesinde yazdı. Nokta dergisi 1989 Doruktakiler ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti köşe yazısı ödüllerini kazandı. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti 2004 yılında da "Araştırma" ödülünü Hasan Cemal'in çalışmalarına verdi. 28 Şubat 2013'te Milliyet'in manşetinde yayımlanan "İmralı Zabıtları"nın yayınını savunduğu için dönemin başbakanı Tayyip Erdoğan'ın tepkisine hedef oldu. Milliyet yönetimi, "Başbakan'ı ve medya sermayesini sorgulamaktaki ısrarını" gerekçe göstererek yaklaşık 15 yıldır yazdığı gazetedeki köşesini kapattı. Milliyet ile yolları ayrıldıktan sonra yaptığı röportajlar ve kaleme aldığı yazılar, bağımsız internet gazetesi T24'te yayımlandı. Türkiye medyasının en etkili ve kıdemli isimlerinden olan Hasan Cemal, Mart 2013’ten beri T24’te yazıyor. Harvard Üniversitesi Nieman Gazetecilik Vakfı Louis M. Lyons Gazetecilikte Vicdan ve Dürüstlük Ödülü'nü "hayatı boyunca basın özgürlüğünü savunmak için gösterdiği çaba nedeniyle" 2015 yılında Hasan Cemal'e verdi. Cemal, Türkiye'de bu ödülü alan ilk gazeteci oldu. Bir dönem Bilgi Üniversitesi’nde "Medya ve Politika" dersleri veren Hasan Cemal’in yayımlanmış 13 kitabı, tarih sırasıyla şöyle: - Tank Sesiyle Uyanmak (1986) - Demokrasi Korkusu (1986) - Tarihi Yaşarken Yakalamak (1987) - Özal Hikâyesi (1989) - Kimse Kızmasın Kendimi Yazdım (1999) - Kürtler (2004) - Cumhuriyet'i Çok Sevmiştim (2005) - Türkiye'nin Asker Sorunu (2010) - Barışa Emanet Olun (2011) - 1915: Ermeni Soykırımı (2012) - Delila - Bir Genç Kadın Gerilla'nın Dağ Günlükleri (2014) - Çözüm sürecinde Kürdistan Günlükleri (2014) - Hayat İşte Böyle Geçip Gidiyor (2018) - Hasan Cemal'in "Zamane Diktatörleri" adını taşıyan basılmamış bir kitabı daha var. |