Saray medyası çığlık çığlığa. Manşetlerde Kerkük'le ilgili bayram havası esiyor:
- Peşmerge kaçtı! - Barzani yok ortalıkta! - Petrol Bağdat'ın! - Büyük kaçış!
Bir sevinç bir sevinç. Frene basın, kendi kendinize birkaç soru sorma zahmetine katlanın. Kerkük'e Irak mı, yoksa İran mı giriyor?
Barzani'ye, Kürtlere destek kapısı aralanmaya başladı bile
Bağdat yönetimi, büyük ölçüde Tahran'ın kontrolünde değil mi? Devrim Muhafızları, Haşdi Şabi Şii silahlı güçleri olarak Kerkük'te İran anlamına gelmiyor mu? İran'ın Kürtlere dönük oyununun öteden beri ikili oyun olduğunu bilmiyor musunuz? Irak Kürdistanı'nda genellikle Barzani'nin Erbil'ine değil, rahmetli Talabani'nin Süleymaniye'sine yakındır Tahran. Aynı zamanda, bölgeyle ilgili tüm güçler gibi Tahran da PKK kartını hiç elinden bırakmaz. Örneğin şu günlerde Haşdi Şabi'nin Suriye Kürdistanı Rojava'da PYD-YPG'yi rahat bırakmasına karşılık, PKK'nın PJAK'ı da İran'da uslu duruyor. Bu konulara kafa yoruyor musunuz? Ayrıca, Türkiye bölge Kürtleriyle düşmanlaşırken, güneyine, Kerkük'e İran kontrolündeki güçler yerleşirken, Türkiye'nin manevra alanı daraldıkça daralmıyor mu? Düşmanları çoğalmıyor mu? Suriye'de, Irak'ta Kürtlerin ezilmesi, Türkiye Kürtlerini derinden yaralamıyor mu? Bu arada, sanıyor musunuz ki, örneğin Mesut Barzani yalnız kalacak, tecrit olacak? İran, Kerkük'le birlikte kendi nüfuz alanını Irak ve Suriye'de geliştirirken, bölgenin Sünni güçleri başta Suudi Arabistan olmak üzere Körfez ülkeleri, Mısır ve tabii İsrail kayıtsız mı kalacaklar? Hayır, kalmadıkları biliniyor. Barzani'ye, Kürtlere destek kapısı aralanmaya başladı bile... Ayrıca şunu not edin: Türkiye Kürtlerle düşmanlaşırken, bugün referandum dolayısıyla Türkiye'nin yanında gözüken güçler, yani İran'ı, Irak'ı ya da Rusya'sı yarın Kürtleri yalnız bırakmayacaklardır. Yalnız kalacak olan yine Türkiye olacak. Son yazımda, eski MİT Müsteşarı ve emekli büyükelçi Sönmez Köksal'ın görüşlerini yansıtmış ve yorumlamıştım. Sayın Müsteşar'ın söylediklerinin özetini Saray medyası için bir daha aşağıya alıyorum.
Kürtlerle düşmanlaşmak Türkiye’yi yalnızlaştırır
Unutmayalım ki Bağdat Tahran’ın kontrolünde. Devrim Muhafızları, Hizbullah ve Şii Haşdi Şabi güçleri sadece Irak’ta değil, Suriye’nin her tarafında at koşturuyor.
Öte yandan İran, PJAK'la yani PKK ile anlaşma yaparak kendisine dönük terör eylemlerine son verilmesine karşılık, özellikle Suriye’de Devrim Muhafızlarının ve Haşdi Şabi’nin PYD’yi rahat bırakmasını sağladığı biliniyor.
Kerkük'ün Bağdat’ın tam kontrolüne geçmesi dolaylı olarak İran’ın kontrolü anlamına gelir.
Sanıyor musunuz ki, Mesut Barzani yalnız kalacak, tecrit olacak?
Önümüzde en kaba hâliyle iki ayrı yol var gibi görünüyor: Ya çok kanlı bir hesaplaşma veya aklın galip geleceği barışçı çözüm. Kanlı hesaplaşma Türkiye’nin geleceğini karartır.
Güney’in petrolü ve Türkiye’nin iş dehasının birleşmesiyle sınır boyumuzda kurulacak 'cluster/cazibe merkezleri’nin sınırın her iki yakasında yaşayanlara refah getireceği bir senaryoyu pek âlâ hayal etmek mümkün.
Sınırlarımızın hemen ötesiyle düşmanlaşıp, yabancı güçlerin etkisine bırakmamak, Türkiye'nin en önemli hedefi olmalı.
Kerkük düştü diye bayram yapanların dikkatine! Kürtlerle düşmanlaşmak, Türkiye'yi yalnızlaştırır.