Bu satırları öğle vakti Brüksel'de İstanbul uçağını beklerken yazıyorum. Havalimanına gelmeden önce önce televizyonda Kılıçdaroğlu-İnce ikilisini izledim. Verdikleri demokrasi mesajları gayet iyiydi. Demokrasi ve hukuk açısından Erdoğan'a dönük eleştirileri yerindeydi. Kılıçdaroğlu'nun şu sözlerinin altını özellikle çizdim:
Yeni bir yol ayrımıyla karşı karşıyayız. Türkiye’de 20 Temmuz darbesinden sonra hiç kimsenin can ve mal güvenliği kalmadı. Çünkü yargı bağımsızlığı yok. Yasama, yürütme, yargı tek bir otoriteye bağlanmış durumda. En alttaki mahkeme, başta Anayasa Mahkemesi olmak üzere üst mahkemelerin kararını uygulamama noktasına gelmiştir.
Kılıçdaroğlu ve İnce'nin demokrasi mesajları çok güzel ama...
Kılıçdaroğlu'nun en geniş ittifak çağrısı da önemliydi:
En geniş ittifakın olmasını istiyoruz. Bütün Türkiye’ye, bütün siyasi partilere bu çağrıyı açık yüreklilikle yapıyorum. Soruyorlar neden ittifak istiyorsunuz diye. Bir: 12 Eylül darbesinin getirdiği yüzde 10 barajını sıfırlamak için sıfır baraj ittifakı istiyoruz. İki: Seçme hakkının önündeki bütün engelleri kaldırmak istiyoruz. İnsanlar istediği partiye oy veremiyorlar. Sıfır baraj ittifakını oluşturursak her vatandaş gönlündeki partiye oy verebilecek. Üç: Demokrasi kültürünü geliştirmek için ittifak istiyoruz. Siyasi partiler kavga için değil, ülkenin çıkarları için bir araya gelmeli. Dört: Bu ülkede kutuplaşmaya son vermek için bir araya gelmek istiyoruz.
HDP de sıfır baraj ittifakının içinde mi? Eğer HDP dışlanır da baraja takılırsa ne olacak?..
Sayın Kılıçdaroğlu'nun vurguladığı dört nokta bu ülkede demokrasinin geleceği açısından önemli. Burada, aklıma yine aynı soru takılıyor: HDP de sıfır baraj ittifakının içinde mi? Yoksa dışlanıyor mu? Ya da dışlanmadı mı? Eğer HDP dışlanır da baraja takılırsa ne olacak, sorusunun karşılığına CHP kurmayları ne kadar zaman ayırdı? 24 Haziran'ın en temel birkaç sorusundan biri değil mi bu? Milletvekili seçimlerinde baraja takılacak bir HDP'den 60-80 milletvekili Erdoğan'ın AKP’sine giderse, bunun hesabını kim verecek? Kılıçdaroğlu ve İnce'nin konuşmalarına bakıyorum. Her ikisi de, HDP'yi sıfır baraj ittifakına dâhil etmek ister gibi. Ama anlaşılan Meral Akşener'i bu konuda ikna etmek kolay görünmüyor. Ayrıca, gelen haberler öyle ki, HDP'nin -özellikle Selahattin Demirtaş'ın adaylığıyla- yüzde 10 barajını aşması yakın ihtimal. Ya aşamazsa? Baraja takılır da, 60-80 milletvekili Erdoğan'ın torbasını doldurursa?.. Bunun vebali, sorumluluğu büyük olur demokrasi adına...
Muharrem İnce'yi dinliyorum. Heyecanlı. İyi bir hatip. Güzel mesajlar veriyor:
İki insan, iki parti başkanı, birisi yola berabere çıkmışlar, kardeşim demiş. Beraber parti kurmuşlar, milletvekili olmuşsun, gelmiş başbakanlığı sana vermiş. Al demiş gel başbakan ol benim yerime. Sonra bir gün cumhurbaşkanı olmak istediğinde Genelkurmay Başkanı’nı helikopterle onun bahçesine indirmişsin.
Demokrasinin, hukukun, özgürlüklerin altını çiziyor. Kürt sözcüğünden tedirgin olmuyor, Ahmed Arif'den dizeler okurken şöyle diyor:
15 yaşındaydım Diyarbakır'da Kürt Ahmed Arif'i tanıdığımda. 54 yılı geride bıraktım, hâlâ o günkü kadar heyecanlıyım.
Cumhurbaşkanlığı yarışında yolu açık olsun Muharrem İnce'nin. Havası, hitabeti öyle ki, meydanları dalgalandıracağı anlaşıyor. Başarı diliyorum kendisine. Ama ya HDP baraja takılırsa?.. İstanbul uçağına binerken, bu soru bir burgaç gibi zihnimi oymaya devam ediyor.