Son söz genellikle yazının sonunda söylenir.Ama bazen laf uzamasın, yazının özü kaçmasın diye yazının başında da altı çizilir.Ben de bu sefer öyle yapacağım.Altılı Masa liderleri dün İmamoğlu'yla birlikteyaptıkları Saraçhane Mitingi'yle tarih yazdılar.
İlk ortak deklarasyonlarını yayımladıkları 28 Şubat 2022'nin de tarihi bir gün olduğunu belirtmiştim.15 Aralık günü de siyasal tarihimizinçok özel, çok anlamlı bir sayfasına yine bir ilk olarak geçti.Türkiye'ye, dünyaya, hayata,tarihe farklı pencerelerden bakan altı partinin lideri 22 Şubat'ta ortak bir demokrasi platformunda buluştuktan10 ay sonra bu kez, Saray kaynaklıbir sivil darbe girişimine karşı dün Saraçhane'de düzenledikleri görkemli bir demokrasi mitingiyle 'hayır' dediler.Evet, çok partili siyasal tarihimizde bu bir ilktir.
Bu memlekette demokrasiyi sürekligeciktirmiş olan "asker-sivil vesayet" ve "askeri darbeler" karşısında hep boynu bükük davranan siviller, sivil partiler bu defa bir meydanda buluşup bir sivil dikta girişimine hep bir ağızdan kararlılıkla hayır dediler,demokrasi, hukuk ve özgürlük çağrıları yaptılar. Bu nedenle 15 Aralık'ın, eğer sonrası dagelebilirse, demokrasi tarihimizde bir büyük dönüm noktası olarak anılacağından kuşku duymuyorum.
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu sahneye çıkıyor,"Büyük Türkiye ittifakı"ndan söz ediyor.Hukukun üstünlüğü düzeninin kurulacağını vurguluyor.
"Milli iradeye darbe yapanlarıgöndereceğiz" deyince meydan dalgalanıyor."Bozuk düzeni hep birlikte değiştireceğiz"diye haykırıyor.
CHP lideri Kılıçdaroğlukürsüye çıkıyor.
Adalet ya gelecek ya gelecek!Millet iradesine darbe vurulmuştur.Altılı Masa olarak adaletimutlaka getireceğiz bu ülkeye...Adalet ağacının içindeki kurtlarıtek tek temizleyeceğiz.Ekrem Başkan'la ilgili karartoplumun vicdanını kanattı.Milli iradeye darbe yapanlarıgöndereceğiz Altılı Masa olarak...
DEVA lideri Babacan kürsüde."Çok öfkeliyiz çok" diye söze başlıyor,meydana şöyle sesleniyor:
Her türlü zorbalığa karşıyız.Erdoğan zulmediyor.Olanları kabul etmiyorum.İmamoğlu kardeşime, Canan Hanım’a, Demirtaş’a yapılan hukuksuzlukları reddediyorum. Kayyumlarla rövanş alınmasını reddediyorum. Bu meydan, yarına nasıl bir ülke bırakacağımızakarar verecek olan meydandır. Bu millet 27 Mayıs, 12 Eylül, 28 Şubat, 15 Temmuz'da silahla, topla, tüfekle demokrasiye kast edenleritarihin tozlu sayfalarına gömmüş millettir.Nazım Hikmetlere, Ahmet Kayalara, Necip Fazıllara, Halide Ediplere zulmedenleri tarihin tozlu sayfalarınagömen millettir. Bütün Türkiye içinözgürlük ve adalet diyoruz.Unutmayın, 85 milyon 1'den büyüktür.
DP lideri Gültekin Uysal konuşuyor.
Tarihi bir günde buradayız.Bu büyük millet bu kadar kötülüğühak etmiyor.Millet iradesinin önüneduvar örülemez.Bu büyük millet bu duvarlarıyıkıp geçmiştir.Korkusuzca yaşamak istiyoruz.İşaret fişeği bugünbu meydandan atıldı.Adalet, demokrasi ve hukuk içinayağa kalkıyoruz.
Ekliyor DP lideri:
Çaldıkları yetmedi,şimdi de sandığı çalmak istiyorlar.Başaramayacaklar.
Gelecek lideri Davutoğlu'nun hitabet tarzı ilginç, vurgulu konuşuyor:
İstanbul seçmenininiradesini korumak için,demokrasinin değerlerini korumak içinburadayız.28 Şubat'ta buradaydım.15 Temmuz'da buradaydım.Şimdi de aynı değerleri,demokrasinin değerlerini korumak içinburadayım.Bunların yargıyı siyasetenasıl hapsettiklerini biliyorum.27 Mayıs'ı, 12 Mart'ı, 12 Eylül'ü28 Şubat'ı yapanlar,partileri kapattılar, siyaset yasaklarıgetirdiler, idam sehpaları kurdular.Ama onların hepsi gitti,milletin demokrasi aşkı kaldı.
Konuşmasının sonunda damardan giriyor Ahmet Davutoğlu:
Bütün vesayetçiler gitti,siz de gideceksiniz!Biz Cumhuriyet'i demokrasiyle taçlandıracağız.Kim ki millet iradesine el uzatır,gerçek terörist odur,gerçek vatan düşmanı odur.
Meydan yıkılıyor.Meral Akşener sahnede.Boynundaki beyaz atkıyı çıkarıpİmamoğlu'nun boynuna koyuyor."Kıymet adında gencecik bir kızımız bunu size gönderdi" diyor.Şöyle devam ediyor:
100 yıl önce egemenlikkayıtsız şartsız milletindirdiyenler bugün yine burada.Kahrolsun istibdat,yaşasın hürriyet!GELDİKLERİ GİBİGİDECEKLER!
Rahatsızlığı nedeniyle mitinge katılamayanSaadet Partisi lideri Temel Karamollaoğlu'nutemsilen kürsüye çıkan Sabri Tekin,28 Şubat'ı hatırlatıyor, Erdoğan'ın o zaman kendisine yapılan hukuksuzlukları bugün İmamoğlu'na yaptığının altını çiziyor"Biz hukukun dışına çıkmayacağız" diye konuşmasını noktalıyor.
Ben de yazımı şöyle noktalayabilirim:Saraçhane mitingi içimdeki bir umudu canlandırdı.Altı partinin ve liderlerinin böyle bir demokrasi platformundabuluşmaları yakın geleceğe dairiyimserliğimi besledi.İnşallah arkası gelir.Altılı Masa'nın liderlerini, İmamoğlu'nu kutluyorum,demokrasi mücadelelerini selamlıyorum.
Hasan Cemal kimdir? Hasan Cemal 1944 yılında İstanbul'da doğdu. 1965 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden mezun oldu. Gazeteciliğe 1969 yılında Ankara’da haftalık Devrim dergisinde başladı. Yeni Ortam dergisi, Anka Ajansı ve Günaydın gazetesinde çalıştıktan sonra 1973 yılında Cumhuriyet gazetesine girdi. 1979 - 1981 yılları arasında Ankara Temsilciliği yaptı. 1981-1992 yılları arasında Cumhuriyet Gazetesini Genel Yayın Yönetmeni olarak yönetti. Cumhuriyet gazetesi Cemal'in yönetimindeyken 1986’da Sedat Simavi Ödülü’nü kazanarak "yılın gazetesi" seçildi. 1992-1998 yılları arasında Sabah gazetesinin birinci sayfa yazarlığını yaptı. 1998'den 2013'e kadar yaklaşık 15 yıl boyunca Milliyet gazetesinde yazdı. Nokta dergisi 1989 Doruktakiler ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti köşe yazısı ödüllerini kazandı. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti 2004 yılında da "Araştırma" ödülünü Hasan Cemal'in çalışmalarına verdi. 28 Şubat 2013'te Milliyet'in manşetinde yayımlanan "İmralı Zabıtları"nın yayınını savunduğu için dönemin başbakanı Tayyip Erdoğan'ın tepkisine hedef oldu. Milliyet yönetimi, "Başbakan'ı ve medya sermayesini sorgulamaktaki ısrarını" gerekçe göstererek yaklaşık 15 yıldır yazdığı gazetedeki köşesini kapattı. Milliyet ile yolları ayrıldıktan sonra yaptığı röportajlar ve kaleme aldığı yazılar, bağımsız internet gazetesi T24'te yayımlandı. Türkiye medyasının en etkili ve kıdemli isimlerinden olan Hasan Cemal, Mart 2013’ten beri T24’te yazıyor. Harvard Üniversitesi Nieman Gazetecilik Vakfı Louis M. Lyons Gazetecilikte Vicdan ve Dürüstlük Ödülü'nü "hayatı boyunca basın özgürlüğünü savunmak için gösterdiği çaba nedeniyle" 2015 yılında Hasan Cemal'e verdi. Cemal, Türkiye'de bu ödülü alan ilk gazeteci oldu. Bir dönem Bilgi Üniversitesi’nde "Medya ve Politika" dersleri veren Hasan Cemal’in yayımlanmış 13 kitabı, tarih sırasıyla şöyle: - Tank Sesiyle Uyanmak (1986) - Demokrasi Korkusu (1986) - Tarihi Yaşarken Yakalamak (1987) - Özal Hikâyesi (1989) - Kimse Kızmasın Kendimi Yazdım (1999) - Kürtler (2004) - Cumhuriyet'i Çok Sevmiştim (2005) - Türkiye'nin Asker Sorunu (2010) - Barışa Emanet Olun (2011) - 1915: Ermeni Soykırımı (2012) - Delila - Bir Genç Kadın Gerilla'nın Dağ Günlükleri (2014) - Çözüm sürecinde Kürdistan Günlükleri (2014) - Hayat İşte Böyle Geçip Gidiyor (2018) - Hasan Cemal'in "Zamane Diktatörleri" adını taşıyan basılmamış bir kitabı daha var. |