Türkiye bugün demokrasi mi? Hayır. Türkiye’de bugün hukuk devleti var mı? Hayır. Hukukun üstünlüğü geçerli mi? Hayır. Türkiye’de bugün bağımsız yargı var mı? Hayır. Kuvvetler ayrılığı işliyor mu? Hayır. Cumhurbaşkanı tarafsız mı? Hayır. Cumhurbaşkanı anayasayla uyumlu mu? Hayır. Türkiye’de bugün medya bağımsız mı? Hayır. Medya özgür mü? Hayır. Türkiye’de ifade özgürlüğü işliyor mu? Hayır. Medyada oto-sansür var mı? Evet.
Türkiye bugün demokrasi mi? Hukuk devleti var mı? Yargı bağımsız mı? Kuvvetler ayrılığı işliyor mu? Cumhurbaşkanı tarafsız mı?
Türkiye’de gazetecilik ölümcül darbeler altında mı? Evet. Türkiye’de gazeteci diye Saray soytarıları mı çoğalıyor? Evet. Başbakanın telefonla haber attırdığı bir ülkede gerçek gazetecilikten söz edilir mi? Hayır. Başbakanın telefonla gazeteci attırdığı bir ülkede gerçek gazetecilik, bağımsız ve özgür medya olur mu? Hayır. Başbakanın sadece kendisini rahatsız etmeyecek soruları soran ‘cici gazeteci’leri huzuruna kabul ettiği bir ülkede özgür medya olabilir mi? Hayır. Başbakanın, telefonda ağlatıncaya kadar gazete patronu azarladığı bir ülkede bağımsız medyadan söz edilebilir mi? Hayır. Başbakanın meydanlarda gazeteci tehdit ettiği, gazeteci yuhalattığı bir ülkede özgür medya olur mu? Hayır. Başbakanın telefonla televizyon programı sansürlettiği bir ülkede bağımsız ve özgür medyadan söz edilebilir mi? Hayır. Başbakanın Twitter’ı, YouTube’u kapattırdığı, sosyal medyayı baş belası ilan ettiği bir ülkede ifade özgürlüğü olur mu? Hayır. Bir gazetecinin bir tweet nedeniyle evinin basıldığı, cep telefonuyla bilgisayarına el konulduğu, o tweet yüzünden hakkında tam 5 yıl hapis cezası istendiği bir ülkede ifade özgürlüğü olur mu? Hayır. Özgür medya olur mu? Hayır. Başbakanın, medyada genel yayın yönetmenlerine, köşe yazarlarına, ana haber politikalarına kadar temel konularda son söz hakkını kullanabildiği bir ülkede bağımsız ve özgür medya olur mu? Hayır. Başbakanın kendisi gibi düşünmeyenleri sık sık vatan haini ilan ettiği bir ülkede demokratik hukuk devleti olur mu? Hayır. Başbakanın iş dünyasının en büyük örgütünün başkanlarını vatan haini ilan ettiği bir ülkede demokrasiden söz edilebilir mi? Hayır. Başbakanın hoşlanmadığı kararları veren yüksek mahkeme başkanlarını vatan haini ilan ettiği bir ülkede demokratik hukuk düzeni olur mu? Hayır.
Türkiye’de bugün medya özgür mü? İfade özgürlüğü işliyor mu? Oto-sansür var mı? Gazeteci diye Saray soytarıları mı çoğalıyor?
Başbakanın, Danıştay Başkanlığı seçimine kendi adayını seçtirmek için müdahale ettiği bir ülkede yargı bağımsızlığından, kuvvetler ayrılığından söz edilebilir mi? Hayır. Başbakanın, bir büyük işadamının mahkemedeki beraat kararını bozdurmak için kendi adalet bakanını yargıtay nezdinde devreye soktuğu bir ülkede, demokrasiyi demokrasi yapan yargı bağımsızlığıyla kuvvetler ayrılığından söz edilebilir mi? Hayır. Ülke tarihinde en büyük ihaleyi alan işadamlarından, başbakan talimatıyla bir havuz oluşturup, ‘yandaş medya’da ‘kurtarma operasyonu’ yapılan bir ülkede hukuktan söz edilebilir mi? Hayır. Başbakanın, sonuçlanmış bir devlet ihalesini bir büyük işadamından alıp kendi istediği işadamına verdirdiği bir ülkede demokratik hukuk düzeni olabilir mi? Hayır. Hukukun üstünlüğünden böylesine uzaklaşan bir ülkede serbest rekabete dayalı pazar ekonomisi düzeni işler mi? Hayır. Böyle bir ülkede iş dünyası korkusuzca çalışabilir mi? Hayır. Türkiye’de bugün iş alemi korkuyor mu? Evet. Türkiye her geçen gün devlet eliyle dindarlaştırılıyor mu? Evet. ‘Laiklik’ten uzaklaştırılıyor mu? Evet. Temel eğitim sistemli adımlarla imam hatipleştiriliyor mu? Evet. Bu amaçla felsefeydi, mantıktı, eleştirel düşünce idi, bütün bu temel değerler eğitim sisteminden ayıklanıyor mu? Evet. Bu açıdan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin, ‘zorunlu din dersleri’ni laikliğe aykırı bulan son kararına Türkiye’nin itirazını reddetmesi anlamlı bir işaret mi? Evet. Başbakanın, “Kırın kapısını alın o gazeteciyi içeri... Savcı mırın kırın mı ediyorsa, onu da atın içeri...” diye İstanbul Valisi’ne emir buyuran kendi müsteşarını içişleri bakanı yaptığı bir ülkede hukuk devleti olur mu? Hayır. Başbakanın, “O gazetecinin sitesini kapatın! Mahkeme kararı mı yok?.. Yaa kardeşim, biz yasa yapan yeriz, gerekirse hangi yasa yapılıyorsa onu yapar, sizin yaptığınızı suç olmaktan çıkarırız. Koca yüzde 50 oy almış bir partinin iradesini söylüyorum ben. Boş ver, affedersin siktir et gerisini...” diyebilen kendi müsteşarını içişleri bakanı yaptığı bir ülkede demokratik hukuk devleti olur mu? Hayır.
Saray’daki Sultan, koca Türkiye’yi burnundan tutup ve sırtını Batı’ya dönüp kendi istediği sulara çekebilecek mi?
Başbakanın, “O polisleri derhal açığa alın, uzaklaştırın. Sabaha bırakmak mı?.. Onlar ifade mifade aldılar, o zaman bir anlamı kalmaz. Hemen toplayın, bir saat içinde yapın geçin. Ondan sonrasını siz buraya bırakın, yasa ne lazımsa çıkar kardeşim” diye talimat yağdıran, hukuku bu kadar boşlayan kendi müsteşarını içişleri bakanı yaptığı bir ülkede demokratik hukuk düzeni olur mu? Hayır. Bugün Türkiye’nin yüzü Batı’ya mı dönük? Hayır. Avrupa Birliği’ne mi dönük? Hayır. Hukuksuzluğun böylesine kol gezdiği bir ülkede başbakanın çıkıp bana darbe yapılıyor diye tepinmesi inandırıcı olabilir mi? Hayır. Bugün Türkiye’de demokrasi, hukukun üstünlüğü, insan hakları, özgürlükler, kadın-erkek eşitliği, laiklik, eleştirel düşünce gibi Batı değerlerine yüz çeviren bir siyasal iktidar mı var? Evet. Bu düzen, yeni Türkiye diye yutturulmak mı isteniyor. Evet. Halk ihtilali diye yutturulmak mı isteniyor? Evet. Bu ‘yeni’ düzen sivil despotluk mu? Evet. Doğu tipi, İslamcı bir despotluk mu? Evet. Saray’daki Sultan, bu işi kıvırabilecek mi? Hayır. Saray’daki Sultan, koca Türkiye’yi burnundan tutup ve sırtını Batı’ya dönüp kendi istediği sulara çekebilecek mi? Hayır.