Erdoğan diyor ki: - PYD terör örgütüdür. Washington diyor ki: - Hayır değildir. PYD’yi Moskova da terör örgütü saymıyor. Erdoğan diyor ki: - PKK da, PYD de, DAİŞ de terör örgütüdür. Washington diyor ki: - Farklı görüşteyiz, biz DAİŞ’e karşı PYD ile askeri işbirliği içindeyiz. Moskova da Washington gibi düşünüyor, PYD’yi destekliyor. Erdoğan diyor ki: - Eyy ABD, stratejik ortak isek gereğini yap! Washington oralı olmuyor. Erdoğan, Can Dündar’ı hain ilan ediyor. ABD Başkan Yardımcısı Biden, sevgili Ege’ye diyor ki: - Babanla gurur duy, o bir kahraman... Erdoğan diyor ki: - Suriye’de ikinci bir Kuzey Irak hatasına izin vermem, askeri müdahale yaparım.
Diyelim, asker girdi Kuzey Suriye’ye. Hava desteği ne olacak? Diyelim, Türk uçakları Suriye’ye girdi; o Rus füzeleri ateşlenirse ne olacak?
Tabii, akla bir sürü soru takılıyor. ABD’yi nasıl ikna edeceksin? PYD’ye saldırmana yeşil ışık yakacak mı Washington? NATO’yu nasıl ikna edeceksin? Tek taraflı saldırı nedeniyle 5. maddeyi işletip yardımına gelmeyeceğini bilmiyor musun? Ayrıca, ABD ile NATO seni en üst düzeyde uyarmadı mı? - Aman Suriye hava sahasına sakın girme, Rusya çok sinirli demediler mi? Bu yüzden, Rus savaş uçağının düşürüldüğü 24 Kasım 2015’den beri tek bir Türk savaş uçağı Suriye hava sahasında gözükmedi, öyle değil mi? Bunun da etkisiyle, Rusya’nın hava desteğindeki Esad güçleri, Bayırbucak’ta Türkmenleri temizlemeye, Türkiye’ye göç ettirmeye başlamadı mı? Halep-Türkiye hattı böylece kesilmedi mi? Türkiye’ye dönük mülteci göçü yeniden başlamadı mı? Halep’in düşmesiyle mülteci göçü patlama yapmayacak mı? “Fırat’ın batısı”nı kırmızı çizgi ilan ettin ne oldu, kısa sürede çiğnenmedi mi? Diyelim, asker girdi Kuzey Suriye’ye. Hava desteği ne olacak? Hava desteksiz kara harekâtı olabilir mi? Diyelim, Türk savaş uçakları Suriye hava sahasına girdi; o Rus füzeleri ateşlenirse ne olacak? Rusya’yla savaş mı?... Şu noktayı da vurgulamakta yarar var:
Kara harekatı olursa, bu harekatın yakın hava desteği olmaması, aynı zamanda havadan insanlı uçaklar veya İHA’larla keşif ve gözetleme, hedef tespiti yapılamaması anlamına gelecek. Bu da birliklerimizin olası bir harekatta kör kalmaları yani görmeden ve duymadan savaşmaları anlamına gelebilir. Metin Gürcan: "Haydi Suriye’ye”cilere askeri hatırlatmalar
İkinci bir Kuzey Irak hatası yapmayacağım, derken Kürtlerle kopuş, kapıyı Türkiye’nin bölünmesine çok daha fazla açmayacak mı?
Diyelim ki girdin Suriye’ye. Karşında yalnız Rusya’yı bulmayacaksın ki. İran ve Hizbullah güçleri de var. Irak’ın Bağdat yönetimi de karşı çıkacak. Osmanlı geçmişini hâlâ çok kötü hatırlayan Arapları, Arap ülkelerini de karşında bulacaksın. Unutma! Irak’ta, Başika’daki Türk askerine karşı Arap ülkeleri dışişleri bakanları daha bu yakınlarda ortak bir tepki koymadılar mı? Suriye’ye girdin diyelim. Kürtler ne olacak? Suriye Kürtleri... Türkiye Kürtleri... Irak Kürtleri... İran Kürtleri... İkinci bir Kuzey Irak hatası yapmayacağım derken Kürtlerle kopuş, kapıyı Türkiye’nin bölünmesine çok daha fazla açmayacak mı? İyi bak. Türkiye’yi nasıl bir yere getirdin? Türkiye bugün yedi düvelle kavgalı. Elinde bir pala, Zaloğlu Rüstem gibi yedi düvele eyy eyy eyy diye sallıyorsun. Ama artık ciddiye alındığın söylenemez. Çıplak gerçek şu: Türkiye’nin elini kolunu bağladın. Türkiye bugün kımıldayamaz durumda. Çare ne mi? Suriye’ye askeri müdahale değil. Savaş değil. Öncelik, Kürtlerle barış ve demokrasi. Kendi Kürtlerinle, Suriye Kürtleriyle barış kapısını açmak ve içeride demokrasi ve hukuk devletinin gereğini yapmaya koyulmak. Ama artık seninle olmaz. Barış ve demokrasi seninle gitgide uzaklaşıyor.