Türkiye hızla tehlikeli sulara sürükleniyor. Ve bu durum kendisi gibi düşünmeyen herkese haddini bildirmeye bayılan tek adamlık ruh halinden kaynaklanıyor. Şunu iyi bilin Sayın Başbakan; mesele sizsiniz, başkası değil!
Sayın Başbakan, diliniz ve söyleminizle Türkiye’yi her geçen gün daha fazla cepheleştiriyor, bölüyor ve uçlara itiyorsunuz. Ankara’dan sonra dünkü İstanbul mitingi de aynen böyleydi. Tehdit ve aşağılama hiç eksik olmadı konuşmalarınızdan.
Esnafı, polisi, CHP’lileri, daha da vahimi dindarları kışkırtıyorsunuz! Bu kışkırtıcı tavrınızla krizi derinleştiriyorsunuz. Bütün doğruları tekeline alan kibirli tavrınız, Türkiye’nin hayrına değil; barış ve demokrasiye kötülük ediyorsunuz.
Sayın Başbakan, evet öyle, mesele sizden başkası değil, meselenin ta göbeğinde siz yatıyorsunuz.
Akşam vakti yazımı yazmak için bilgisayarın başına oturduğumda tencere tava sesleri geliyordu dışarıdan. Tencere tavaya uzaktan korna sesleri de karışmaya başladı.
Bu sizin eseriniz.
Türkiye cepheleşiyor sayenizde.
Gezi Parkı’nı soruna dönüştüren de, sorunu krize dönüştüren de sizden başkası değil.
Uyarıyorum:
Türkiye hızla tehlikeli sulara sürükleniyor.
Ve kendisi gibi düşünmeyen herkese haddini bildirmeye bayılan tek adamlık ruh halinden kaynaklanıyor bu durum.
Öylesine bir diliniz ve söyleminiz var ki, Türkiye’yi her geçen gün daha fazla cepheleştiriyor, bölüyor ve uçlara itiyorsunuz.
Ankara’dan sonra dünkü İstanbul mitingi de aynen böyleydi. Konuşmanızın arasına sıkıştırdığınız bazı doğru sözler zevahiri bile kurtarmıyordu.
Tehdit hiç eksik olmadı konuşmanızda. Sürekli aşağılama vardı.
Görsel ve yazılı medya ‘cibilliyetsiz’di.
Sosyal medyanın da ‘cibilliyeti belli’ydi.
CNN gibi, BBC gibi, Reuters gibi uluslararası medyayla birlik olup Türkiye’ye komplo kuruyorlardı, AK Parti iktidarının başarılarını saptırıyorlardı.
“Basın ahlakı var, namuslu olun namuslu” diye bağıran bir üslupla karşı karşıyaydık.
Avrupa Parlamentosu da, Avrupa Birliği de farklı değildi, onlar da yükselen Türkiye’yi hazmedemedikleri için ağızlarının payını alıyordu.
AK Parti iktidarı tarafından hesabı sorulacaklar arasında faiz lobisi de, “Taksim’e 30 bin kumanya gönderen” kuruluş da, “kendi otellerinde teröristlerle işbirliği yapanlar” da, öğrencilerini gösteri için Gezi’ye gönderen okul müdürleri de, öğretmenler de, üniversite rektörleri de yer alıyordu.
Kaymak tabaka da aba altından sopa gösterilenler içindeydi.
Sosyal medya, medya, köşe yazarları ‘provokatörlük’le suçlanıyor, açık bir dille tehdit ediliyordu.
Sayın Başbakan;
Bunları siz yaptınız, Ankara’dan sonra dün İstanbul’da.
Konuşmanızı dinlerken, yakın zamanda Soğuk Savaş dönemlerini, askeri darbe dönemlerini aratmayacak ‘cadı avları’nın ülkemizde başlayacağına dair güçlü izlenimler edindim.
Çarşı’dan bazı üyelerin gece vakti evlerinden alınmaları, bazı doktorların bileklerine kelepçe vurulup götürülmeleri, avukatların yaka paça gözaltına alınmaları, bütün bunlar sizin Kazlıçeşme konuşmanızdaki tehditlerle birleşince, ortaya hayra alamet bir tablo çıkmıyor.
Daha vahim olana gelince...
Farkında mısınız, sürekli kışkırtıcılık yapıyorsunuz.
Esnafı kışkırtıyorsunuz.
Polisi kışkırtıyorsunuz.
Daha vahimi olanı, “Camilere ayakkabılarıyla girdiler; camilerde alkollü içki içtiler; başörtülü kardeşlerimizi taciz ettiler” diyerek devamlı olarak dindarları kışkırtıyorsunuz.
CHP’yi ve CHP’lileri hiç durmadan kışkırtıyorsunuz, tek parti döneminde “Camileri ahır yaptılar” diyerek, “Ezanı Türkçeye çevirdiler!” diyerek, “Menderes’e idam yolunu açtılar” diyerek...
Tencere tava çalanları da, Gezi direnişi dolayısıyla size gelip görüşenleri de kürsüden yuhalatan siz oldunuz.
AK Partili saflarda, bayrak kampanyası başlatmak için düğmeye basarak bir başka kışkırtmanın kapısını aralayan da siz oldunuz.
Çözüm süreciyle hiç bağdaşmayan o eski dili, bölücübaşı, teröristbaşı söylemini de yeniden devreye sokan da, dün Kazlıçeşme’de siz oldunuz.
Bütün bunları siz yaptınız.
Önce Ankara’da, sonra İstanbul’da.
Bu kışkırtıcı tavrınızla, bu kışkırtıcı dilinizle Türkiye’yi cephelere bölüyorsunuz, kriz halini derinleştiriyorsunuz.
Bütün doğruları tekeline alan bu kibirli tavrınız, Türkiye’nin hayrına değil.
Bu tavrınızla, Türkiye’de barış ve demokrasiye kötülük ediyorsunuz.
Bu tavrınızın yanlış olduğunu görebilecek misiniz?
Ya da bu tavrınızın yanlış olduğunu size söyleyebilecek insanlar çıkabilecek mi yakın çevrenizden ya da AK Parti’nin içinden?
Bilemiyorum.
Ama siz şunu iyi bilin Sayın Başbakan;
Mesele sizsiniz, başkası değil.
Tekrar ediyorum, uyarıyorum.
Türkiye hızla tehlikeli sulara sürükleniyor.
Ve kendisi gibi düşünmeyen herkese haddini bildirmeye bayılan tek adamlık ruh halinden, belki de akıl tutulmasından kaynaklanıyor bu durum...
Allah akıl fikir versin.
Twitter: @HSNCML