Türkiye'nin hâlleri... Ya da iflas görüntüleri... Suriye politikası ne oldu? Çoktan iflas etti. Esad'ın varlığını Erdoğan da kabullendi, siyasi çözüme yattı. Peki ya Erdoğan'ın terör örgütü ilan ettiği PYD-YPG? PKK ile ilişkileri malum olan bu iki örgüt, Suriye Kürtleri içinde kitle desteğine sahip. Daha önemlisi, hem Amerika hem Rusya hem İran tarafından destekleniyor. Erdoğan ne kadar bağırırsa bağırsın, değişen bir şey olmuyor. Anlaşılan o ki, Soçi Zirvesi'nde de Erdoğan YPG konusunda yine tek başına kaldı.
Her Allah'ın günü bas bas bağıran bir Erdoğan, Türkiye'yi gerdikçe geriyor.
Zirvede, Suriye'nin toprak bütünlüğüne de vurgu yapıldı ama bu, Suriye Kürtlerinin ileride -bugünküne benzer- özerk bir yönetim yapısına sahip olmalarına engel bir durum değil. Amerika'sı, Rusya'sı, İran'ı 'Kürt kartı'nı ellerinden bırakmazlar. Kürt örgütleriyle oynarlar, yumurtaları tek bir sepette toplamazlar. Ama Kürtler olmadan da, bölgede oyun kurucu olunamayacağını bilirler. Bazen Erdoğan'ın nabzına göre şerbet verirler, ancak sahada bildiklerini okumaya devam ederler. Galiba Erdoğan'ın akıl erdiremediği bu. PKK'yı, PYD'yi, YPG'yi terör örgütü ilan etmek, onları bölgede realite olmaktan çıkarmıyor, bu örgütlere dönük Amerikan, Rus ve İran desteğine son vermiyor. Bu durum, Türkiye'nin bölgedeki manevra alanını fena hâlde daraltıyor, oyun kurucu olmaktan da çıkarıyor. Türkiye'nin gerçek bir bölgesel güç olabilmesi için yapması gerekenler var:
1. İçte ve dışta Kürtlerle barış... 2. Sırtını Batı'ya dönmemek. 3. Doğu'yla da iyi ilişkiler... 4. ABD ile çatışmamak. 5. AB ile çatışmamak. 6. Demokrasi. 7. Hukukun üstünlüğü. 8. Özgürlükler. 9. OHAL'i sona erdirmek. 10. Ekonomide yapısal reformlar.
Bu on noktanın özeti sır değil. Abdullah Gül'ün de bu yakınlardaki bir konferansında belirttiği gibi, Türkiye'nin öncelikle kendi evinin içini düzene sokmasıdır. Çünkü evin içi perişandır, darma dağınıktır. İçeride barış süreci değil, savaş süreci yaşanıyor. Her Allah'ın günü bas bas bağıran bir Erdoğan, Türkiye'yi gerdikçe geriyor. Batı'nın değerlerine, Amerika'sına, Avrupa'sına, NATO'suna savaş açmış bir Erdoğan var siyaset sahnesinde. Her yanda kumpaslar, komplolar gören bir Erdoğan bu. Bütün başarısızlıklarına kumpas kulpu takan bir Erdoğan bu. Türkiye'yi bugüne kadar hiç görülmedik ölçüde kutuplaştıran, keskin cephelere bölen bir Erdoğan bu. Bu Erdoğan'la Türkiye çöküşe mahkumdur. Bu Erdoğan'la Türkiye her alanda istikrarsızlığa mahkumdur. Bu Erdoğan'la Türkiye siyasette de, ekonomide de daha büyük hayal kırıklıklarına mahkumdur. Bu ülkenin bir numaralı sorunu Erdoğan'dır çünkü... Ve CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun şu sözleri isabetlidir:
Türkiye 2019’da bir yol ayrımına gidiyor. Önümüzde iki seçenek var. Ya tek adam rejimi... Ya da demokrasi... Daha 2019 gelmedi, daha bugünden tek adam rejiminin faturasını toplum çekiyor. Dolar, Euro boşuna mı yükseliyor? Fiyatlar boşuna mı artıyor? Sorumlusu tek bir adam. Türkiye’yi bir adama teslim ederseniz böyle bir tablo çıkar ortaya. Demokrasiyi savunacağız, sonuna kadar savunacağız. Vatandaşlarıma sesleniyorum. 2019’da, yol ayrımında demokrasiden yana oy kullanmaya, demokrasi için mücadele etmeye hepinizi davet ediyorum.