Günlüğümün sayfaları arasındadalıp gidiyorum, 34 yıl öncesine...
Diyarbakır, 8 Temmuz 1987Kavurucu bir sıcak.Helikopterler havalandı.Başbakan Özal'la Pınarcık'a uçuyoruz.Dağın yamacına beyaz taşlarlakocaman yazmışlar:"Ne mutlu Türk'üm diyene..."Altımızdaki boz çıplaklığın ortasında büyük, eski bir yapı. Etrafı duvarlarla çevrili.Pilot yüzbaşı, "Süryanî Başkilisesi" diyor. Anadolu'nun rengârenk kültür dokusunun etkileyici bir örneği daha...Helikopterler tepeden tırnağa silahlı.Pata pata sesleriyle Pınarcık'a alçalıyor,bir tarlaya konuyoruz.Ortalık toz duman.Pervaneler durunca, önce bir sessizlik.Köpek havlamaları.Silahlı askerler...Fişeklikleri göğüslerine sarmış köy korucuları... Foto muhabirleri, televizyon kameramanları...Başbakanlık özel korumaları...Herkes telaş gösterisinde, Özal'ın helikopterine doğru koşuşturuyor.Tam bir curcuna.
Bir taş yığını.Genç bir kadın, güzel bir kadın, başında siyah yemenisi, taşyığınına dayanmış, hiç kıpırdamadan heykel gibi duruyor.Gürültüyle ilerleyen o telaşe kalabalığın farkında bile değil.Dalıp gitmiş.Bakışları bir noktaya takılmış. Simsiyah, zeytin tanesi gözlerinin içine keder değil acının katmerlisi oturmuş.Ayaklarının dibinde bir kız çocuğu şaşkın bakışlarla etrafında olan biteniseyrediyor. Bir taşın üstüne büyücekharflerle "Ahmet" yazılmış.Soruyorum: "Ahmet kim?"Siyah yemenili kadın oralı bile olmuyor.Başını şöyle bir benden yana çeviriyor,sonra yine dalıp gidiyor.Küçük kız da yanıtsız bırakıyor beni.Bir erkek çocuk yanaşıyor:"Ahmet benim amcam.""Buraya mı gömdüler?"Evet.""Sadece o mu?""Hayır, beş kişi daha."Siyah yemenili kadını işaret ediyorum:"Bu kadın kim?""O karısı, bu da kızı" diyor taş yığınınönündeki küçük kızı işaret ederek.
Az ötede yanmış yıkılmış bir ev,yanık kokusu...Duvar dibinde beyaz kireçle çevresiişaretlenmiş mezarlar."Şu siyah izler onların kanı" diyorihtiyar adam. Saçı sakalı birbirine karışmış."Kim onlar, kimin kan izleri?"
Hayret verici bir tevekkülle konuşuyor:"Biri kızım, biri damadım,beş de torun... Gitti bütün aile..."Mardin'in Ömerli ilçesine bağlıPınarcık mezrasındakivahşetin tablosu:16'sı çocuk, 8'i kadın 30 Kürt'ün bir gece baskınıyla öldürülmesi...Yani PKK'nın insanlığa karşı işlediğisuçlardan biri...Orta yaşlı bir köylü, bir Kürt yanıma yaklaşıyor."Zordur beyim!" diye söze başlıyor.
Güneşin battığı yer kızıllaşmaya yüz tutmuş.Hava kararıyor.Helikopterlere attık kendimizi."Gazeteci milleti"nin işi bitmişti!On yedi hanelik Pınarcık,dağ başındaki bu dünyadan kopukküçücük mezra birazdan karanlığa gömülecek, bir avuç sakini için uzun vesessiz bir gece daha başlayacak.Helikopterler pata pata sesleriyleortalığı toz dumana boğarak kalkışa geçtiğinde benim kulağım o üç sözcükle uğulduyor:
Zordur beyim, zor!
Bir katliamın fotoğrafı...
Günlüğümün sayfaları arasındadolaşıyorum, 26 yıl öncesine gidiyorum
Silopi, 28 Mart 1995Cudi Dağı eteklerinde bir mezra.Burada bir bahar sabahı çektiğim o fotoğraflar, cehennem fotoğraflarıhayatım boyunca hiç gözümünönünden gitmeyecek, hafızamdanhiç silinmeyecek o dehşet görüntüleri...Görümlü köyünün Nevru mezrası.Bir çocuk değil, iki çocuk değil, üç çocuk teröristlerin gece baskınında ölen...PKK'nın insanlığa karşı işlediği bir suç...İkisi kız, biri oğlan.Mehmet Ali üç, Emine sekiz, Merune dokuz yaşında.Kanlar içinde yan yana yatıyorlar.Bebelerinin başında ağıt yakan analar...
Gözyaşlarını etraftan saklamaya çalışarak toprak damın altında bir köşeye sığınmış sessizce ağlayan koca koca adamlar...Yanaklarından sicim gibigözyaşı dökülen kız çocukları...
İçim acıyor.O kederli yüzleri, acılı gözlerihiç unutamayacağım.Bir bahar sabahı o kadınların çaresizlik içindeki haykırışları kulağımda hep çınlayacak.
Yaşamak içinille de acı mıçekmek gerekiyor?
Toprak damlı, kerpiçten bir ev.Alt kat ahırÜst katta yanık şilteler, yorganlar.Hepsinde koyu kahveye kaçan renktekan lekeleri. Pencereye isabet etmişPKK roketi. İçeri girmiş, toprak zemini de delmiş. Mehmet Ali, Emine, Merune burada can vermiş. Uykuda yakalamış ölüm onları. Korucu Selahattin İlhan,bebelerin feryadına fırlamış elinde silah.Tahta merdivendendama tırmanırken bir el bombasıpatlamış üstünde.Olduğu yerde kalmış. Üstünde bir battaniye, çevresine çömelmiş ağıt yakan Kürt kadınları...Dorukları karlı Cudi Dağı'nın güneydoğu eteklerinde Allah'ın unuttuğu bir yer.Irak sınırı bir saatlik yürüyüş mesafesinde. PKK'nın Kuzey Irak'tan bölgeye sızarken kullandığı en önemli iki boğazdan biri.PKK saldırısı geceyarısı başlamış.Telsiz kayıtlarına göre her biri15-20 teröristten oluşan beş grup.Önce Görümlü köyündeki piyade taburunaçevre tepelerden roket atışı başlamış.İki saate yakın hiç kesintisiz sürmüş.Görümlü askerî deyişle biraz mahkûm bir arazi. Yüksek dağlarla çevrili, çukur bir yerde. Tabura roket atışı devam ederken,Nevru mezrasına da saldırı başlatmış PKK. Korucu mevzileri roket atışı altında tutulurken, bir fedai grubu, askerî deyişiyle intihar timi, üç bebenin katledildiği sızmayı gerçekleştirmiş...Mezradaki odun deposunun yanında üç PKK'lı. Kantarın az ötesinde kanlar içindeyan yana yatıyorlar. Mumya gibi yüzleri,sapsarı. Sinekler inip konuyor.
Bir korucu öfkeli:"Hani cesetler nerede davası var ya...Şimdi bunları arabaya koyupçarşıda dolaştıracağım,görsün herkes gözüyle.Kayıpları üçten fazla.Diğerlerini katır sırtında kaçırmışlardır.İşte, kulak kesmeler, burun kesmelerhep bu 'Hani cesetler nerede?'davasından kaynaklanıyor.
Bir bahar günü Cudi Dağı'nınyemyeşil eteklerinden, Nevru mezrasındanSilopi'ye doğru helikopterle uçuyorum.İnsana yaşama sevinci aşılayacak kadargüzel doğa görüntüleri altımızdan akıp gidiyor. Bir yanda patlayan bahar,öbür yanda patlayan silahlar.
Bilmem ki,cennette cehennem yaratmakinsanoğluna mı özgü?..
Üst düzeyde bir istihbarat yetkilisininsözlerini anımsıyorum:
"Bölge halkı güçten korkar.Devletten de korkar, PKK'dan da.Apo da kanlı eylemleriyle bu korkuyu bölge halkının yüreğinesaldı. Katliamları bunun için yaptı.Halktan yardım sağladı.Onları sindirdi.Askere istihbarat vermeleriniönlemeye çalıştı. Gençleri bu yollakendi saflarına çekmek için gayret sarf etti."Apo'nun sözünü anımsıyorum:"Öldürelim, otorite olalım!"
Toprak damda yan yana yatanüç yaşındaki Mehmet Ali,sekiz yaşındaki Emine,dokuz yaşındaki Merunegözümün önüne geliyor.Fotoğraflarını çekerken elleriminnasıl titrediğini düşünüyorum.Yaşamak için ille de acı çekmek mi gerekiyor?..
Kürt sorunu notlarıdevam edecek.
Kürt sorunu notları 1 | Gare katliamı... PKK'yı suçluyorum, kınıyorum, iktidarı da sorumlu tutuyorum ve silahlar artık susmalı diyorum
Kürt sorunu notları 2 | Gönül ister ki kardeşçe yaşansın!
Kürt sorunu notları 3 | İŞKENCE... "Genç olsam dağa çıkardım!"