Bizim çok partili siyasal yaşam hep kavgayla patırtı gürültüyle geçti.Demokrasinin "ikinci sınıfı"ndan bir türlü kurtulamadık.Liderler, partiler birbirleriyle gırtlak gırtlağadidişmeyi siyaset bellediler, hatta demokrasi sandılar.Demokrasinin temel ilke ve kurumlarıüzerinde uzlaşma sağlayıp böyle bir ortak platformda siyaset yapmakhiç akıllarına gelmedi.Ya da böyle bir "siyaset kültürü"nden zaten yoksunolduklarından demokrasinin yolu nasıl açılır bilemediler.Bu nedenle onar yıllık aralarla gelen "askeri darbeler"e her seferinde teslim oldular,darbelerin çektiği kırmızı çizgileri ve "idam sehpaları"nı sineye çekip sözde demokrasi oyununa devam ettiler.
1950'ler Bayar-Menderes-İnönü kavgasıyla geçti. 1960'ta "27 Mayıs darbesi"yle idamlar,hapisler, siyaset yasakları geldi.1960'larda İnönü-Demirel-Ecevitkavgaları vardı.1971'de yine bir askeri darbe, 12 Mart vurdu ve yine idam sehpaları kuruldu.1970'ler Demirel-Ecevit didişmeleriylegeçip gitti, 1980'in 12 Eylül'ündebir sabah vakti yine tank sesleriyle uyandık.
Darağaçları kuruldu, siyaset yasaklarıdevreye sokuldu.Ama bu kez de askeri darbelere karşı direnmek, kendi aralarında uzlaşarak sivil bir anayasa yapmak, demokrasi için ortak bir platform kurmak sivil siyasetçilerimizin akıllarına gelmedi.1980'ler, 1990'lar da farklı değildi.Özal-Demirel kavgaları...Çiller-Yılmaz kavgaları...Merkez sağ gibi merkez solun da İnönü, Baykal, Ecevit kavgalarıylaparamparça olması...Siyaset sahnesinin bölünmüşlüğüve temel sorunların birikerekderinleşmesiyle birlikte, siyasetin merkezinde doğan boşluğu "İslamcı gelenek"ten gelenlerindoldurmaya başlaması, Erbakan'ın, Tayyip Erdoğan'ın sahneye çıkışı...Ve 1997’de 28 Şubat post-modern asker darbesi...1950'lerden 2000'lerin başına kadarböyle geldik. Askeri darbe süreçleri karşısındasivil siyasi güçler, bütün yarım yüzyıl boyunca yetti artık diyerek demokrasi konusunda birleşemediler.Bu ülkeyi "ikinci sınıf demokrasi"den kurtaramadılar.Özellikle 2010'lardan itibaren Türkiye bir uçtan öbür uca savrulmaya başladı.Bu kez sivil darbe sürecine girdik.Erdoğan'ın tek adamlığı uç verdi.
Ve en nihayet...Türkiye'nin son elli yılında, askeri darbesüreçlerinde görmediğimiz bir demokrasi ittifakı bu kez "sivil darbe"ye karşı inşa edilmeye başlandı.Bu bir ilktir.Siyaset sahnemizde Cumhuriyet'in demokrasiyletaçlandırılması yolunda çok önemli bir adım atılıyor.Farklı politik çizgilerdeki muhalefet liderlerinin, CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun, İyi Parti lideri Akşener'in, Deva Partisi lideri Babacan'ın, Gelecek Partisi lideriDavutoğlu'nun, Saadet Partisi lideri Karamollaoğlu'nun, Demokrat Parti lideri Uysal'ın önce demokrasidiyerek birlikte yürümeye başlamalarını çok önemsiyorum. Evet öyle, bu bir ilktir.Ve ortak açıklamadaki şu sözlerin altını çiziyorum:
Bugün Türkiye için tarihi bir gündür.Birbirinden farklı altı siyasi parti olarak,bizler, Türkiye'nin yıllardır görmeyiumut ettiği tarihi bir çalışma içinbir araya geldik.Güçlendirilmiş Parlamenter SistemMutabakat Metni'ni hazırlayan partilerolarak bizler, etkin ve katılımcı bir yasama,şeffaf ve hesap verebilir bir yönetim, tarafsız ve bağımsız bir yargı ilekuvvetler ayrılığının tesis edildiğigüçlü, özgürlükçü, demokratik adil bir sistem inşa etme kararlılığı içindeyiz.
Yolunuz açık olsun.Dileğim, cumhuriyetin en sonunda demokrasiyle taçlandırılmasını görmektir.