10 Mart’ta Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçimlerin öne alınarak 14 Mayısta yapılmasını öngören kararı imzalamasıyla, seçimlerin startı verilmiş oldu. Süreç hızla ilerliyor. Cumhurbaşkanlığı kararı aynı gün resmi gazetenin mükerrer sayısında yayınlandı. Yüksek Seçim Kurulunca belirlenen seçim takvimi de bugün itibarıyla işlemeye başladı.
14 Mayıs seçimlerinde bir iktidar değişikliği olasılığının güç kazanmasıyla birlikte restorasyon ifadesi çok kullanılmaya başlanıldı. Eskiden Seçimlerden önce siyasi partiler iktidara geldiklerinde uygulayacakları politikaları gösteren bir seçim beyannamesi yayınlarlardı. Ecevit’in 1977 seçimlerini kazanmasında “Ak Günlere” adını verdiği, Mülkiye ekibince hazırlanan seçim beyannamesi önemli bir rol oynamıştı. Bu seçimlerde uygulama sanki biraz farklı olacak. Seçimlere katılacak çoğunun ismini ilk kez duyduğumuz 36 partiden kaç tanesi bugüne kadar bir seçim beyannamesi açıkladı bilmiyorum. Millet İttifakı'nın Ortak Politikalar Mutabakat Metni de, seçim beyannamesinden ziyade bir hükümet programı niteliğinde. Hatırladığım kadarıyla, sadece DEVA’nın iktidar olduklarında yapacakları işleri gösteren takvimlendirilmiş eylem planları var. Ancak DEVA’nın 22 eylem planı arasındaki “dış politika ve güvenlik” başlıklı belgede de Dışişleri'nin restorasyonuna ilişkin herhangi bir hüküm yer almıyor.
Bundan iki yıl önce, tam da 14 Mayıs günü bu sitede Dışişleri'nin “sıradanlaştırılması öyküsü”nü yazmıştım. Gelin şimdi de dışişleri tekrar nasıl ”sıra dışı” bir bakanlık yapılabilir ona bir göz atalım.
Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine göre, cumhurbaşkanının görev süresini tamamlamasıyla birlikte cumhurbaşkanı kararıyla atanan 3 bin kadar üst düzey bürokrat istifa etmiş sayılıyor. Bunlar arasında büyükelçiler de var. Yeni cumhurbaşkanı yurt dışında görevli, sayıları 30’u bulan siyasi atama büyükelçiyi hemen geri çekmelidir. Bu işlem Dışişleri'nin bir telgrafına bakar. Aynı şekilde merkezde üst düzey kadrolarda görevlendirilen Dışişleri kökenli olmayan 5 civarındaki üst düzey bürokrat da görev süreleri uzatılmayarak kurumlarına geri gönderilmelidir. Bu görevlere koridorlarda bekletilen büyükelçilerin atanması tüm diplomatlarımızın yeniden şevkle çalışmalarını sağlayacak, teşkilata bir heyecan ve canlılık getirecektir.
Bakan yardımcılığı sistemi en fazla Dışişleri bakanlığını etkilemiştir. Eskiden müsteşar ve 7 yardımcısı tarafından yerine getirilen hizmetlerin, meslekten gelen iki bakan yardımcısınca yürütülmesi fiziken mümkün olmuyor. Suriye, Rusya-Ukrayna savaşı, Türk- Yunan sorunları, NATO’nun genişlemesi, Kıbrıs, Orta-Doğu gibi her biri bir diplomatın tüm mesaisini alabilecek sorunlu dosyalar, halen tek bir bakan yardımcısının sorumluğunda. Bu uygulamanın sürdürülebilirliği yok.
Dışişlerinde unvanlar üçüncü katip, ikinci katip, başkatip diye gider. Katip deyince insanın aklına mahkemelerde not tutan zabıt katipleri geliyor. Aslında diplomatların da her seviyede en fazla yaptıkları iş not tutmaktır. Katiplerin en kıdemlisi de eski adıyla” katibi umumi”, öz Türkçesiyle de ”genel sekreter”dir. Devlet yönetiminde Bakan yardımcılıklarından müsteşarlık sistemine geçilirken Uluslararası teamüle de uygun olarak 90’lı yıllardan önce olduğu gibi Dışişlerinde” müsteşar” yerine” genel sekreter” unvanı kullanılmalıdır.
Birkaç yıldır sonbahar aylarına kalan dış görevlere atama kararnameleri sonuçları itibarıyla personel arasında büyük sıkıntılara yol açmakta. Atama kararnameleri en geç bir ay içerisinde tekemmül ettirilmelidir.
Son dönemlerde herhangi bir neden gösterilmeden terfi ettirilmeyen, asaleti onaylanmayan veya dış tayine gönderilmeyen diplomatlar olduğunu duyuyoruz. Sözü geçen diplomatlara ya neden “sakıncalı” oldukları söylenmeli ya da mağduriyetleri en kısa zamanda giderilmelidir.
Bugün Türkiye diplomatik temsilcilik sayısı bakımından ilk beş ülke arasındadır. Son yıllarda birçok ülke büyükelçiliklerinin sayısını azaltırken biz ilk beşe girme sevdasıyla büyükelçilik açabilecek yer arayışı derdine düştük. Bu politikanın da sağlam kafayla yeniden değerlendirilerek bir maliyet/fayda hesabının yapılmasında yarar var. Diplomatik temsilcilik sayısında gerçekleştirilecek bir azaltma hem içerisinden geçmekte olduğumuz şu zor günlerde devlete ciddi bir döviz tasarrufu sağlayacak, hem de her yıl yüzlerce yeni diplomat alınması ihtiyacını ortadan kaldırarak kaliteyi artıracaktır.
Dışişleri Bakanlığı'nın giriş sınavları hatır gönlün işlemediği, geçilmesi en zor sınavlar olarak haklı bir ün kazanmıştır. Başkanlığını kıdemli büyükelçiler adına bir yardımcısının yaptığı komisyon kıdemli büyükelçilerden oluşur. Büyükelçiler bu sınavlarda adayların sadece bilgilerini değil, oturup kalkmasından konuşmasına, genel kültüründen hobilerine kadar tüm özelliklerini kendi tecrübelerine dayanarak değerlendirirler. Son yıllarda hayatı boyunca bir büyükelçilikten içeri adımını atmamış bazı görevlilerin, sınav komisyonlarına alındığı görülüyor. Bu uygulamaya da bu yıl yapılacak ilk sınavlardan itibaren son verilmelidir.
Dışişleri Bakanlığı son 50 yıldır hep bir yerleşim sorunu yaşamıştır. 1988 yılında bir banka genel müdürlüğü için yapılmış binaya el konulması derde deva olmaktan uzak kaldı. Halen Dışişleri Balgat’ta 5 ayrı binada hizmet veriyor.2010 yılında projelendirilen yeni bir binanın maketi uzun süre bakanlık koridorlarında sergilendikten sonra mali kaynak yetersizliğinden rafa kaldırıldı. Oysa Ankara-Eskişehir yolu üzerinde Diyanet’ten AFAD’a kadar görkemli bina yaptırmayan kurum veya bakanlık kalmadı.
Bakalım bu sorunları çözmek, 14 Mayıs’tan sonra kime nasip olacak?
Hasan Göğüş kimdir?Hasan Göğüş, 1953 yılında Gaziantep'te doğdu. 1976'da Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü'nden mezun oldu.Diplomatik kariyerine 28 Nisan 1977'de başladı. Yurtdışında sırasıyla Yeni Delhi Büyükelçiliği'nde ikinci kâtip, BM Cenevre Ofisi nezdinde Türkiye Daimi Temsilciliği'nde başkâtip, Londra Büyükelçiliği'nde müsteşar, AGİT'te Daimi Temsilci Yardımcısı olarak çalıştı.Dışişleri Bakanlığı merkezde; Müşterek Güvenlik İşleri, Savunma Anlaşmaları ve Uygulama dairelerinde ikinci kâtiplik, müsteşar özel kalem müdürlüğü, Bağımsız Devletler Topluluğu Genel Müdürlüğü'nde Orta Asya Daire Başkanlığı, AGİT Silahların Kontrolü ve Silahsızlanma Genel Müdür Yardımcılığı, Çok Taraflı Siyasi İşler Genel Müdürlüğü ve Avrupa Birliği ve Avrupa ülkeleriyle ikili ilişkilerden sorumlu Müsteşar Yardımcılığı görevlerinde bulundu. Merkezdeki son görevi sırasında Türkiye-Hollanda ilişkilerine katkılarından dolayı Hollanda Kraliçesi Beatrix tarafından "Oranje- Nassau" nişanı ile ödüllendirildi.Büyükelçi olarak Türkiye'yi sırasıyla Yeni Delhi, Atina, Viyana ve Lizbon'da temsil etti. 23 Ekim 2018'de Dışişleri Bakanlığı'ndan emekliye ayrılan Hasan Göğüş, Uluslararası Kalkınma Hukuku Örgütü Danışma Kurulu ve Okan Üniversitesi Mütevelli Heyeti üyeliklerini sürdürüyor, T24'te dış politika konusunda yazılar yazıyor. Hasan Göğüş'ün ayrıca 42 yıllık meslek anılarını derlediği, Doğan Kitap'tan yayımlanmış "Zor Başkentlerde Diplomasi" isimli bir kitabı bulunmaktadır. |