Türkiye’nin ardından 21 Mayıs’ta da Yunanistan seçimlere gidecek Her şeye itiraz etmeyi pek seven Yunan halkının bir kesimi, Olimpiyakos basketbol takımının “Son dörde” kalması halinde, final maçının seçimlerle çakışacak olması nedeniyle bu tarihten hoşnut kalmamışlar. 21 Mayıs’ta nispi temsil esasına göre yapılacak seçimlerde hiçbir parti parlamentoda çoğunluğu sağlayamazsa, bu kere Yunanlar, 2 Temmuzda yüzde 25’in üzerinde oy alan birinci partiye açıktan 20-50 milletvekili kazandırılabilen yeni seçim kanunuyla, tekrar sandık başına gidecek.
Seçim dönemleri bugüne değin Türk-Yunan ilişkileri bakımından hep sancılı geçmiştir. Her iki ülke de, önümüzdeki mayıs ayındaki seçimlerin zorlu mücadelelere sahne olması beklenirken, ilk kez hasmane söylemlerin seçim malzemesi yapılmadığı bir kampanya dönemi yaşanıyor. Türkiye’deki deprem felaketi ve Yunanistan’daki tren faciasının ortaya çıkardığı yakınlaşma devam ediyor. ”Bir gece ansızın gelebiliriz”, “Yok, gece gelme, gündüz gel” muhabbeti geride kalmış görünüyor. İddia edildiği gibi ,Türkiye uluslararası hukuka uygun olarak Ege’de yürüttüğü hava ve denizdeki faaliyetlerini tek taraflı durdurmuş değil. Adımlar karşılıklı atılıyor. 4 Nisan’da da Yunan Savunma Bakanı Panagiotopoulas’ın Milli Savunma Bakanı Akar’ın davetine icabetle Türkiye’yi ziyaret edeceği açıklandı.
25 Mart’ta Yunanistan milli günü kutlandı. Bu vesileyle Cumhurbaşkanı Erdoğan Yunanistan Başbakanı Mitsotakis’e, Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu Yunan mevkidaşı Dendias’a tebrik mesajları gönderdiler. Atina’daki Türk Büyükelçiliği de Twitter hesabından Yunan milli gününü kutladı. Yunan medyası daha önceki yıllarda da gönderilen mutat milli gün mesajlarını, ”Erdoğan’ın barış taarruzu” diye niteleyerek abartılı haberler yaptı. Türkiye’de de bir kesim bağımsızlığını Osmanlı'dan koparak kazanan Yunanistan’ın milli gününün kutlanmaması gerektiğini öne sürerek özellikle Atina Büyükelçiliğini hedef tahtasına koydular. Oysa Ankara’daki Yunanistan Büyükelçiliği de 29 Ekimde aynı formatta bir kutlama tweeti paylaşmıştı.
Osmanlı İmparatorluğu'nun dün fiilen hükmettiği topraklarda, bugün 45 devlet bulunuyor. Bunların yaklaşık üçte biri Avrupa’da. Bildiğim kadarıyla Bulgaristan’ın resmi tatillere ilişkin kanununda, 3 Mart'ta kutlanan mili günleri, hala resmen “Türk boyunduruğundan kurtulma günü” olarak zikrediliyor Kısa bir süre öncesine kadar da milli gün davetiyelerinde bu ibare yer alırdı.
Öyle görünüyor ki iki ülke arasında aşılmaz duvarlar örülmesinin arkasında tarih yatıyor. Ünlü İngiliz tarihçisi ve diplomat Edward H.Carr şöyle der:
”Tarih geçmiş değil, gelecektir. Tarihsel gerçekler olguların hangi sıralamada ve nasıl bir bağlamda ele alınacağına karar veren tarihçinin bizzat kendisidir. Objektif tarihçi ortaya koyduğu tarih yazımını kusursuz bir gerçeklik olarak sunmaya kalkmak yerine, tarihsel gerçeklerin ve teorilerin sınırlarını kabul eden, değerlerin ve gerçeklerin bir arada olduğunu söyleyen kişidir.”
Yunanistan ve Türkiye’nin tarih okumaları hala birbirlerinden çok farklıdır. Yunanistan’ın bağımsızlık savaşı Türkiye’de Mora İsyanı, bizim İstiklal Harbimiz Yunanistan’da “Küçük Asya felaketi” olarak anılır. Yunanistan, geçen yıl NATO’da yaptığı gibi, 30 Ağustos'un Zafer Bayramı olarak kutlanmasına itiraz eder, Türkiye ise hala resmi söylemde 25 Martı Yunanistan’ın bağımsızlık günü değil, mili günü olarak kabul eder. İki ülke arasında kalıcı bir güven ortamı sağlanabilmesi için yüzyıllar önce yaşanmış olaylara bakarak tarihe saplanıp kalınmamalıdır. Bu çerçevede ilk adım olarak her iki ülkedeki tarih kitaplarından nefret söylemleri ayıtlanmalıdır.1919 senesinde Amritsar’da bağımsızlık isteyen göstericileri kurşuna dizdirerek katliam yapan İngiltere’yi bugün bir Hint asıllı başbakan yönetmiyor mu? 1915 olaylarına ilişkin Ermeni iddialarına karşı tarihten husumet çıkarılmamasını savunan biz değil miyiz?
Galatasaray Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof.Dr. Enis Tulca, ”Atatürk, Venizelos Ve Bir Diplomat” isimli kitabında, cumhuriyetin ilk Atina büyükelçilerinden dedesi Enis Akaygen’le ilgili ilginç bir anıyı şöyle anlatıyor.
“Atina, 25 Mart 1930.Yunanistan bağımsızlığının 100.yıldönümünü kutluyor. Kordiplomatiğin Atina’da davetli olduğu törenlere Türk Büyükelçisi de katılır. Ancak aynı hafta Messelonghi’de de 1821 yılını anmak amacıyla bir başka tören vardır. Yunan Dışişleri, hassas bir durum olduğundan bu etkinlik için Türk sefirine davetiye göndermez. Büyükelçi Enis Akaygen durumu Ankara’ya telgrafla bildirip törenlere katılım konusunda talimat ister. Gelen cevapta, 'Atina Sefiri olarak katılıp katılmama hususu Zat-ı Alilerinin takdirine bırakılmıştır' denir. Büyükelçi Akaygen, insiyatif kullanarak o günün şartlarında yorucu bir yolculuktan sonra Messelonghi’ye ulaşır. Yunan protokolü şaşkındır, bir süre ne yapacağını bilemez. Günün sonunda Türk Sefiri'nin mevcudiyeti büyük bir memnuniyetle karşılanır. Kendisine protokolde ön sırada yer verilir.”
Aynı yılın haziran ayında başbakan Venizelos, Meclis'te yaptığı bir konuşmada, ”Türkler milli günümüzde bize büyük bir jest yaptı”, deyip kendisinin de 29 Ekim haftasında Ankara’yı ziyaret etmeyi planladığını açıklar. Muhalefet milletvekilleri bu fikre çok sert söylemlerle karşı çıksa da ziyaret gerçekleşir, Venizelos cumhuriyet bayramı törenlerini hipodrumda Atatürk’le yan yana izler.”
Aradan bir yıl geçmeden bu kere Başbakan İsmet İnönü Yunanistan’a iade-i ziyarette bulunur. “Küçük Asya Felaketi”nin mimarı, Atina’da Olimpiyat Stadı'na girdiğinde 60 bin Yunanlı tarafından ayakta alkışlanır. Aynı İnönü 1971 yılında Yunanistan’a yaptığı özel bir ziyaret sırasında da, meçhul asker anıtına çelenk koyarak saygı duruşunda bulunacaktır.
Atatürk Türkiyesinde, savaştan sadece yedi yıl sonra Türk-Yunan ilişkilerinde bunlar yaşanırken, aradan 200 yıl geçmiş olmasına rağmen, bugün Yunan milli gününün mesajla kutlanılmasına tepki gösterilmesi biraz garip değil mi?
Hasan Göğüş kimdir?Hasan Göğüş, 1953 yılında Gaziantep'te doğdu. 1976'da Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü'nden mezun oldu.Diplomatik kariyerine 28 Nisan 1977'de başladı. Yurtdışında sırasıyla Yeni Delhi Büyükelçiliği'nde ikinci kâtip, BM Cenevre Ofisi nezdinde Türkiye Daimi Temsilciliği'nde başkâtip, Londra Büyükelçiliği'nde müsteşar, AGİT'te Daimi Temsilci Yardımcısı olarak çalıştı.Dışişleri Bakanlığı merkezde; Müşterek Güvenlik İşleri, Savunma Anlaşmaları ve Uygulama dairelerinde ikinci kâtiplik, müsteşar özel kalem müdürlüğü, Bağımsız Devletler Topluluğu Genel Müdürlüğü'nde Orta Asya Daire Başkanlığı, AGİT Silahların Kontrolü ve Silahsızlanma Genel Müdür Yardımcılığı, Çok Taraflı Siyasi İşler Genel Müdürlüğü ve Avrupa Birliği ve Avrupa ülkeleriyle ikili ilişkilerden sorumlu Müsteşar Yardımcılığı görevlerinde bulundu. Merkezdeki son görevi sırasında Türkiye-Hollanda ilişkilerine katkılarından dolayı Hollanda Kraliçesi Beatrix tarafından "Oranje- Nassau" nişanı ile ödüllendirildi.Büyükelçi olarak Türkiye'yi sırasıyla Yeni Delhi, Atina, Viyana ve Lizbon'da temsil etti. 23 Ekim 2018'de Dışişleri Bakanlığı'ndan emekliye ayrılan Hasan Göğüş, Uluslararası Kalkınma Hukuku Örgütü Danışma Kurulu ve Okan Üniversitesi Mütevelli Heyeti üyeliklerini sürdürüyor, T24'te dış politika konusunda yazılar yazıyor. Hasan Göğüş'ün ayrıca 42 yıllık meslek anılarını derlediği, Doğan Kitap'tan yayımlanmış "Zor Başkentlerde Diplomasi" isimli bir kitabı bulunmaktadır. |