Afrika Birliği 32. Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi geçtiğimiz hafta Etiyopya’nın başkenti Adisababa’da gerçekleşti. Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, bu vesileyle, Afrika Birliği'nin 2019 yılı dönem başkanlığını Ruanda Devlet Başkanı Paul Kagame'den devraldı. Uzun yıllar Afrika’ya arkasını dönen Mısır’ın Sisi döneminde yüzünü kıtaya çevirdiği, Afrika’yla ilişkileri geliştirmeye özen gösterdiği dikkat çekmektedir. Mısır’ın bu sene Afrika Futbol Şampiyonası'na ev sahipliği yapacağını da hesaba katarsak 2019’un Mısır için gerçekten 'Afrika yılı' olacağını söyleyebiliriz. 2013 yılı Temmuz ayında, Mısır’ın seçimle gelen devlet başkanı Muhammed Mursi’nin ordu tarafından koltuğundan indirilmesi üzerine Afrika Birliği’nin Mısır’ın üyeliğini askıya aldığını hatırlayacak olursak, Kahire’nin Afrika’yla ilişkileri doğru yola koymak üzere hayli önemli adımlar attığı kabul edilecektir.
Mısır Devlet Başkanı Sisi ile selefi Ruanda Devlet Başkanı Kagame’nin Afrika Birliği’ne yönelik bakış ve değerlendirmeleri tabiatıyla çok farklıdır. 1994 yılında soykırım travması yaşayan Ruanda’yı düzlüğe çıkararak istikrara kavuşturan, ülkesinde ciddi ekonomik sıçrama gerçekleştiren ancak otoriter yönetimiyle eleştirilere de hedef olan Paul Kagame’nin Afrika Birliği Başkanlığına bu örgütte reformlar gerçekleştirmek üzere seçildiğini unutmayalım.
Birleşmiş Milletler’in “Binyıl Kalkınma Hedefleri” ile Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’nın (UNDP) öncülük ettiği “Küresel Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri” gibi başarılı örneklerden hareket eden Afrika Birliği, 50 yıl içinde Afrika’nın ulaşması arzu edilen pembe tabloyu “Gündem 2063” adıyla, 2015 yılında hedef olarak kabul ve ilan etti. Adı her ne kadar 'Birlik' olsa da, henüz bu vasıfları taşımayan Afrika Birliği’nin söz konusu hedefler doğrultusunda 'reforme edilmesi projesi', 2016 Temmuz ayında ülkesinde gerçekleştirdiği reformlardan ötürü “reform şampiyonu” unvanını kazanan Paul Kagame’ye tevdi edildi. Reform çalışmalarını kendine özgü bağımsız yöntemlerle ilerletmeye gayret eden Paul Kagame’nin ülkesi Ruanda 2018 yılı Ocak ayında Afrika Birliği dönem başkanlığına getirilince, Kagame tüm yıl boyunca reformlar paketinin tamamlanması ve Birliğin onayından geçmesi için çaba harcadı. Bilançosunu, düşündüklerini kısmen başardığı, bazı hedeflerinde ise taviz vermek zorunda kaldığı şeklinde özetlemek mümkün. Gerçekleştirdikleri başlıklar halinde şöyle:
Geriye doğru bakıldığında, Kagame’nin, Afrika Birliğini şikayetlere konu hantal yapısını değiştirerek “Gündem 2063” hedeflerine ulaştırabilecek kurumsal kapasiteye yükseltme çabalarında elde ettiği başarının yarı yarıya olduğu söylenebilecektir. Reformlara baştan itibaren soğuk bakan güçlü üyelerden Güney Afrika ile bu ülkenin ağırlığının hissedildiği 14 üyeli bölgesel örgüt SADC’in (Southern African Development Community) reformlara yönelik muhalif tutumlarının bu sonuçlarda etkisi bulunduğu iddia edilmektedir.
Özetle, 12 milyon nüfuslu küçük ülke Ruanda’nın lideri Paul Kagame için, bugüne kadarki Afrika Birliği dönem başkanları arasında en aktif olanıdır denilmesinin abartma olmayacağını düşünmekteyiz.
Mısır’ın başkanlığı süresince, Paul Kagame’nin bitiremediği reformların yavaş yavaş ilerleyeceği, yeni reform projelerinin ise gündeme gelmeyeceği tahmin edilmektedir. Günümüzde, Mısır’ın öncelikleri, Nil suları, terörle mücadele, göçmen sorunları ve güvenlik konuları olduğundan Kahire’nin bu dönemde, daha ziyade, Afrika Boynuzu, Sahel bölgesi ve Libya’daki gerginliklere eğilmesi beklenilmektedir. Bu bölgelerde çatışmaların çözümü, çatışma sonrası kalkınma projeleri ve Afrika’nın ekonomik bütünleşmesi konularına ağırlık verileceğini açıklamıştır. Mısır, son yıllarda, Afrika’daki iş ve yatırım imkanlarının farkına varmış, Afrika’ya ihracatın ve yatırımın batı ülkelerine kıyasla daha kolay olduğunu görmüştür. Mısır’ın menfaatleri Afrika’ya yönelmesini, kıtadan dostlar edinmesini zorunlu kılmaktadır. Bugün Somali, Eritre ve Etiyopya ile ilişkilerde Mısır küçük Körfez ülkelerinin dahi gerisinde kalmıştır. Kahire’nin dönem başkanlığını bu açıdan değerlendirmesi menfaati icabıdır.
Bugünkü yapısı, imkan ve kabiliyetleri ile Afrika Birliği'nin, çeşitli Afrika ülkelerinde halen mevcut terör, güvenlik, iç çatışma, siyasi karmaşa, siyasi istikrarsızlık ve demokrasi ihlalleri sorunlarını tamamen çözmesi mümkün değildir. (Somali ve Libya’da silahlı çatışmalar yıllardır devam etmektedir; Güney Sudan ve Merkezi Afrika Cumhuriyeti’nde 4-5 yıldır devam eden çatışmalar durmuş gözükse barış ve istikrar yakın değildir; Sahel bölgesinde cihatçı terör örgütleri durdurulamamıştır; Sudan, Zimbabve ve Kamerun’da halk sokaklardadır, protestolar devam etmektedir; Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nde tartışmalı seçimler ertesinde ciddi tedirginlik mevcuttur…) Afrika'nın asırlık sorunlarının 5-10 yılda çözümlenmesini beklemek gerçekçi olmaz. Ancak Afrika ülkelerinde, bu sorunların kıta dışı güçler tarafından değil de, Afrika Birliği vasıtasıyla veya kıtadaki bölgesel ekonomik örgütler eliyle çözülmesi bilinci giderek güçlenmektedir. Afrika Birliği'nin, kıtadaki bölgesel ekonomik örgütlerle işbirliği halinde, “Gündem 2063” hedeflerine ulaşması ve kıtanın sorunlarına kıta içinden çözümler getirmesi açısından Paul Kagame’nin ivme kazandırdığı reform sürecinin sürdürülmesi yegane seçenek gibi durmaktadır.