Etiyopya, son yıllarda ekonomik alanda etkileyici adımlar atmış olsa da bu iktisadi başarı ülke içinde toplumsal huzuru sağlamaya yeterli olmamış ve Etiyopya sokakları 2015 yılından bu yana çeşitli hükümet karşıtı eylemlere sahne olmuştur.
Geçtiğimiz şubat ayında, özellikle Oromo eyaletinde yoğunlaşan protestolar nedeniyle, Başbakan Hailemanam Desalegn beklenmedik bir biçimde istifa etti. Yeni liderin seçilme sürecinde şiddet olaylarının tırmanmasını önlemek üzere olağan üstü hal ilan edildi. Süreç sonunda, Etiyopya’nın fevkalade hassas etnik ve dini dengelerini rahatsız etmeyecek, meydanlara inen protestocu kitlelerle iletişim kurabilecek, iş dünyası ile işbirliğini sürdürecek tılsımlı lider bulundu. Ülke nüfusunun üçte birini oluşturmasına karşın bugüne dek yönetimde arka plana itilen Oromo halkını temsilen, bu eyaletin başkan yardımcısı, eski bilim ve teknoloji bakanı, ülkeyi yöneten 4 siyasi partinin oluşturduğu EPRDF koalisyonu üst yöneticilerinden, milletvekili Abiy Ahmed göreve getirildi.
Abiy Ahmed, kâğıt üzerinde, Etiyopya halklarının farklı etnik, dini, toplumsal kimliklerine bir arada hitap edebilecek, aynı zamanda ülke nüfusunun üçte ikisini teşkil eden Oromo ve Amhara eyaletlerinin beklentilerini karşılayan genç bir lider profili çizdiğinden başbakanlık görevine getirilmesi, Etiyopya halkı nezdinde başından itibaren kabul gördü, olumlu karşılandı.
Nisan ortasında yemin ederek göreve başlayan yeni başbakanın 2 ay içerisinde gerçekleştirdiklerine baktığımızda, çok ciddi bir reform sürecinin başlatıldığı, hukukun üstünlüğü, insan hakları ve siyasi haklar itibarıyla, 6 ay önce hayal dahi edilemeyecek adımların atıldığı dikkati çekmektedir Bu çerçevede 6 bin civarında tutuklunun serbest bırakıldığı, ülke yönetimine karşı savaşan “kurtuluş örgütleriyle” anlaşma sağlandığı, bu örgütlerin, başbakanın reform taahhütlerine inandıkları cihetle, yeni hükümetin çağrısına uyarak silahlı mücadeleye son verdikleri göze çarpmaktadır. Başbakan Abiy Ahmed’in 3-4 yıldır hapis yatan ve terör örgütü lider kadrolarına dâhil isimlerin serbest bırakılmaları konusunda reform karşıtı çevrelerin büyük direnciyle karşılaştığı, ancak istifa tehdidiyle engelleri aşabildiği anlaşılmaktadır.
Başbakan Abiy Ahmed’in açılım paketi içinde komşu ve kardeş ülke Eritre ile barış yapılması da bulunuyor. Bilindiği üzere, Etiyopya–Eritre ilişkileri son 20 yıldır olağanüstü gergin bir vaziyette devam ediyor. Etiyopya, Eritre’yi bölgede tecrit etmek üzere elinden gelen her şeyi yapıyor. Bu düşmanca politikaya cevaben, Eritre, Etiyopya yönetimine karşı savaşan silahlı örgütlere (Patriotic Ginbot 7) kucak açıyor ve destek veriyor. Bu açıdan başbakan Abiy Ahmed‘in Eritre ile barış yapma isteği tüm bölgede, hatta bölge dışında büyük yankı uyandırdı.
Hatırlanacağı üzere, ülkelerini Askeri diktatör Mengistu’nun zulmünden kurtarmak için, Eritreli gerillalarla yan yana savaşan Etiyopyalı özgürlük savaşçıları, 1991 yılında askeri rejimi devirerek zafere ulaşmışlardı. Eritre Kurtuluş Cephesi lideri Isaias Afwerki’nin bağımsızlığı tercih etmesi üzerine Eritre 1993 yılında Etiyopya’dan koparak bağımsızlığını ilan etti. Bu gelişme üzerine denizle bağlantısı kesilen Etiyopya ile Eritre ilişkileri giderek gerginleşti ve iki ülke 1998 yılında sınır bölgesinde yer alan Badme şehrinin kontrolü için iki yıl boyunca savaştılar. 70 bin kişinin ölümüne yol açan savaş ancak 2000 yılında imzalanan Cezayir Anlaşması ile durdurulabildi. Görevlendirilen hakem heyetinin Badme’yi Eritre’ye bırakmasına karşın Etiyopya bu karara uymayı reddetti. Bu nedenle iki ülke arasında sınır bölgesinde, karşılıklı silahlı tacizler süregeldi. Aradan geçen yıllarda, Etiyopya, Eritre’yi düşman ülke kabul ederek bölgede yalnızlaştırdı. Büyük komşusu Etiyopya ile savaş halinde bulunması, 5 milyon nüfuslu Eritre’nin 100 bin kişilik bir orduyu her an hazır tutmasını gerektirdiğinden, ülkenin kaynaklarını kuruttu, gelişmeyi engelledi, sosyal dengelerini bozdu. Eritre dünyaya kapalı, basını sansürlü, yaygın fakirliğin ve her türlü baskının hâkim olduğu ve genç nüfusun ülke dışına kaçtığı bir diktatörlüğe dönüştü.
Böylesine gergin ilişkiler içinde bulunan iki komşunun artık barış yapmaları amacıyla, Etiyopya başbakanı Abiy Ahmed’in haziran ayı başlarında Eritre’ye yönelttiği çağrıyla Cezayir Anlaşması’na uyacağını duyurması dünya basınında manşet oldu. Bölge ülkeleri ve Batılı ülkeler Etiyopya‘nın bu adımını takdirle karşıladıklarını duyurdular. Eritre lideri Afewerki, Etiyopya’nın girişimini olumlu karşıladığını ve konuyu derinlemesine görüşmek üzere Addis Ababa’ya heyet göndereceğini açıkladı. Ve nihayet geçtiğimiz hafta yetkili Eritre heyeti 20 yıl aradan sonra ilk kez Etiyopya’nın başkentine hareket etti, taraflar arasında barış görüşmeleri başladı. Abiy Ahmed’in 70 günde gerçekleştirdiği inanılmaz adımlar ile Eritre sorununu çözmek üzere Cezayir Anlaşması’nı uygulayacağına dair beyanlarını dikkate aldığımızda, iki kardeş ve komşu ülkenin kısa sürede sorunlarını aşacağına inanıyoruz. Bu barışın Eritre açısından ilave neticelere yol açarak, mevcut katı rejimin liberalleşmesi, baskıların azalması, özellikle yıllar süren askerlik görevinden kaçmak üzere ülkelerini terk eden Eritreli gençlerin göç etmekten vazgeçmeleri gibi gelişmelere kapı aralamasını temenni ediyoruz.
Afrika’nın Nijerya’dan sonra en kalabalık ülkesi, Afrika Boynuzu’nun kilit oyuncusu Etiyopya’nın, yeni lideri ile başlattığı olağan dışı reform açılımı ile Eritre barışını engellemek üzere, özellikle Tigray bölgesinde güçlü olan “derin devlet” çevrelerinin (ülkeyi 27 yıl yöneten Tigray Halk Kurtuluş Cephesi elitleri) çeşitli yöntemlerle Abiy Ahmed’i durdurmak isteyecekleri aşikârdır. Genç lidere geçen hafta başkent Addis Ababa’da düzenlediği açık hava mitingi sırasında yöneltilen el bombası saldırısı şaşırtıcı olmamıştır. Temennimiz Abiy Ahmed’in çizdiği yolda yürümeye devam edebilmesidir. Etiyopya’nın reform ve barış programının başarıya ulaşması sadece bu ülke için değil, tüm bölge ülkeleri için büyük bir kazanç teşkil edecektir.