Tik Tok sosyal medyanın son zamanlarda en çok konuşulan mecrası. Özetle kısa video paylaşım platformu diyebiliriz. Aslında bir müzik-eğlence aplikasyonu olarak hayatına başlayan Çin menşeli Tik Tok, inanılmaz bir hızla büyürken kendi yıldızlarını yaratıyor, belli kesimler tarafından yok sayılan, görülmeyen hayatları starlaştırıyor. Gerçek bir sosyal gözlem yapma imkanı sunan aplikasyon, diğer sosyal mecralardan farklı bir yerde. Diğerleri için büyük bir tehdit çünkü beklenmedik bir şekilde geliştiği gibi diğer mecraların ulaşamadığı kesimlere ulaşıyor. Pazarcılardan tutun da ailesi tarafından çok baskı gören ama beğenilmek isteyen ve dans etmeyi çok seven kızlar…
Burada filtreli, aşırı şık, her şeyi fazlaca kurgulanmış anlar, lüks seyahatler, parıltılı hayatlar yok. Bolca dans, bolca parodi, biraz günlük hayatta karşımıza çıkan eşyaların nasıl yapıldığı bilgileri, biraz sanat, bazen etik konuları sorgulatan hareketler, konuşmalar var. Ünlü teyzeler-amcalar yemek yapmıyor, kahkaha attırıyorlar. Görülmeyenin de görüldüğü, şans verilmeyenin de kendini gösterebildiği bir yer Tik Tok. Yurtdışında büyük markalar tarafından da kullanılıyor. Kısa süre önce Tik Tok yetkilileri ile yaptığımız sohbetlerde, platformun diğer video uygulamaları gibi kullanıcıya maddi kâr kazandıracak yapıya sahip olacağını da öğrendim. Bu da muhakkak kullanıcı sayısının daha çok artmasını sağlayacaktır. Tik Tok ekibi oldukça genç ve aldıkları sorumluluğun farkında olan bir ekip. Bu nedenle hem insan hem de makine destekli bir filtreleme sistemleri var. Şiddet, cinsel içerik gibi hassas konularda sıkı bir politika uyguluyorlar. Sosyal bilinçlendirme, farkındalık konularında yapılan kampanyaları da destekliyor ve sürekli yenilerini üretiyorlar.
California’da Tik Tok sayesinde başlayan "iyilik yapma" hareketi çok konuşulmuştu mesela. Ya da siyahi öğrencilerin okuduğu bir okulda maaşlarını alamayan öğretmenleri için öğrenciler Tik Tok sayesinde birlik olarak eylem yapmışlardı. Bunlar sadece küçük örnekler.
Platformun eleştirilebilecek her içeriğine karşın söylenmeyen ama görülen gerçeği ise her kesimden insana kendini gösterme, umut etme, yalnız olmadığını hissettirme imkânı vermesi. Bunun en güzel örneği Ampute Milli Takım oyuncusu Ömer Güleryüz’ün paylaşımları. 1.5 milyondan fazla beğeniyle videolar paylaşan Ömer, ampute çocuklara futbolcu olma umudu veriyor. Üstelik kendi çocukken böyle bir imkânın var olabileceğini düşünemiyormuş.
Türkiye’de ilk ampute futbol turnuvası 2014’te düzenlenmiş. Çok kısa süre sonra, 2017’de Türkiye'nin ev sahipliğinde düzenlenen Avrupa Ampute Futbol Federasyonu (EAFF) Avrupa Şampiyonası final maçında İngiltere'yi 2-1 yenen Türkiye, şampiyon oldu. 2018’de ise Dünya Kupası’nda ikinci oldu.
- Hikâyenden başlayalım… Doğuştan amputesin bildiğim kadarıyla.
Evet, doğuştan sol bacağım kısa.
- Futbol maceran nasıl başladı?
Çok küçük yaşlarda başladı. Daha koltuk değneklerini kullanamazken bile topun peşinden sekerek koştuğumu hatırlıyorum. 6 yaşımdan beri futbol oynuyorum. Bir gün parkta arkadaşlarla futbol oynarken bizim takımın kalecisi beni gördü. "Topa vurabilir misin" dedi. Ben de vurdum ve beğendi. Bunun üstüne Yeditepe Futbol Takımı’nda oynamaya başladım. İlk senemde milli takıma seçildim.
- Peki küçükken milli takımda olmayı hayal ediyor muydun yoksa hepsi şans mı?
Çocukken ampute futbol takımından haberim yoktu. Bilseydim çok daha küçük yaşta başlardım. 14-15 yaşına kadar sokakta oynadım. Ama hayalim hep büyük bir futbolcu olmak, büyük bir stadyumda goller atmaktı. Bu hayalim gerçek oldu.
- 2018’de İngiltere maçından sonra hayatında nasıl değişiklikler oldu?
Maddi-manevi çok büyük değişiklikler oldu. Dışarı çıktığımda yolda herkes ismen olmasa bile sima olarak tanıyordu. Bu çok güzel bir duyguydu. Eskiden ne olursa olsun engelli birini gördüklerinde yaptıkları gibi az da olsa acıyarak bakıyorlardı. İngiltere maçından sonra gururla bakmaya başladılar. İnsanların yüzünde bunu gördüm. Bu da tabii ki çok sevindirici.
Spor Bilimleri Fakültesi’nde öğrenciydin, devam ediyor musun hâlâ?
Devam etmeye çalışıyorum. Ama ben Ankara’da oynuyorum, okul İstanbul’da. O yüzden biraz zor oluyor.
Tik Tok’ta videolar çekmeye nasıl başladın?
Çevremde herkes kullanıyordu. Ben de videoları izliyordum. Herkes çok fazla etkileşim alıyordu. Merak ettim ben de. Bir gün bir video çektim, yükleyip öyle bıraktım. Sabah bir baktım 350 bin kez izlenmiş, 20-25 bin de beğeni almış! Bunu görünce çok mutlu oldum. O yüzden de video çekmeye devam ettim.
- Nasıl yorumlar alıyorsun?
Çok güzel yorumlar geliyor, çok sevindirici şeyler. Özellikle küçük çocuklara umut veriyoruz. En çok 15-18 yaş arasındaki çocuklar yazıyor. "Abi senin paylaşımlarını görünce çok mutlu oluyoruz, biz de yapabiliriz gibi geliyor seni görünce" diyorlar. Ben de o yorumları gördükçe daha çok video çekip daha çok paylaşım yapmaya çalışıyorum.
- Sen çocukken ampute futboldan habersizmişsin ama paylaşımlar sayesinde çocuklar ve aileler böyle bir fırsat olduğunu öğreniyorlar…
Tabii ki. Şu an Tik Tok’ta ampute olup futbol hareketleri yapanların sayısı arttı. Dün birini gördüm mesela, o da yeni hesap açmış. Benim paylaşımlarımı görüp video çekmeye başlayan en az 7-8 kişi var şu anda.
- Bu sayede hayata karşı daha umutlu olabileceklerini düşünüyor musun?
Kesinlikle düşünüyorum. Bizler ampute bireyler için birer umut ışığıyız. Engelliler bazı şeyleri hayal ediyorlar ama bunların gerçek olabileceğine inanmıyorlar. Biz de hayal kurmuş ve gerçek olabileceğini düşünmemiştik ama gerçekleşti… Bizi görüp spora başlayanlar var. Herkesin yeteneği farklı, herkes sporun farklı bir alanında geliştirebilir kendini. Sadece Türkiye’de değil tüm dünyada umut oluyoruz. İtalya’da bir anne geldi ve kaptanımıza ve "Sizin sayenizde 6 yaşındaki oğlumu ampute futbola başlattım. Daha önce geleceği için endişe ediyordum" dedi. İtalya’da bizim maçımızı izlemişler ve etkilenmişler.
- Gençlere nasıl bir tavsiye verebilirsin?
Her şey gerçekten hayal etmekle başlıyor… Ardından çok da çalışman ve peşinden gitmen gerekli. Ben 10 yaşında hayal ettim, 20 yaşında gerçekleştirmeye başladım bazı şeyleri. Hayaller belki 1 belki 10 sene sonra gerçekleşir ama insanın hayali varsa çalışarak onun peşinden gitmen gerekli…
- Türkiye’de şu an ampute futbol ne durumda? Kendi liginiz var ama seyircilerin ilgisi var mı?
Ligimiz var ama ilgi çok fazla diyemem. Zaten futbola dört büyük takım haricinde öyle stadları dolduracak bir ilgi genelde yok. Milli maç, milli dava olunca iş değişiyor. Özellikle 2017 Avrupa Kupası sonrası 2018’de Dünya Kupası’na gittiğimizde çok ilgi vardı. Düşünün 2018’de biz Meksika’da oynarken, oranın saatiyle akşam 6-6.30’da oynuyoruz, burada saat sabaha karşı 4.30 oluyordu ama TRT’nin bize aktardığı kadarıyla o saatte olmasına karşın çok yüksek izlenme oranlarına ulaşılmış. İnsanlar sabah 4.30’da yataklarından kalkıp maçlarımızı izlediler. Milyonlarca insandan bahsediyoruz bize söylendiği kadarıyla…
- Dört büyük takımın size desteği nasıl? Bağlantınız var mı?
Bizi seviyorlar tabii. Şampiyon olduktan sonra hepsi bizi birer birer stadlarına davet ettiler. Kendi taraftarların önünde tur attırdılar, alkışlattırdılar. En son Fenerbahçe başkanı çağırdı bizi. 2018’de kupadan döndükten sonra. Çok ilgilenmişti. Kendi dertlerinden kurtulup bir ampute takımı kuracaklarını söylemişlerdi.
- Bir sonraki kupaya hazır mısınız?
Eylül 2020’de Polonya’da Avrupa Şampiyonası var. Ona hazırlanıyoruz. Şubat’ta Antalya’da hazırlık maçlarımız var. 8 ve 10 Şubat’ta maçlar. TRT’de izlenebilecek.
- Bol şans diliyorum!
Teşekkür ederim.