Ailenizdeki babayı bilmem ama devletlerin babalarına karşı gelinir çünkü devlet baba, halkın oyları ile, halkın tamamının faydası için çalışmak üzere seçilen kişidir. Ve birlikte aynı şarkıyı söyleyen, aynı ritmi tutan kısa-uzun, bıyıklı-bıyıksız, gözlüklü-gözlüksüz, başörtülü-rengârenk saçları güneşte parlayan, aşırı kıvrak-odun gibi, tekerlekli sandalyede-jonglörlük yapan, işsiz-start up zengini onca çeşitli insanı, onca farklı aileden, kökenden onca insanı hiçbir politik toplaşma, hiçbir dini sömürü, hiçbir siyaset bir araya getiremez.
İptal edilen konserlere, festivallere inat devam edenleri, baskıya boyun eğmeden sürekli üretmeye devam eden tüm sanatçıları sonuna kadar desteklememiz gerekli. Birbirini desteklemek direnmenin ve protestonun en iyi halidir aslında ama ülkemizde nadir rastlanan bir haldir maalesef. Hoşumuza gitmeyen, hayatımızı zorlaştıran, bizi soyup soğana çeviren, ruhumuza tecavüz eden, öldüren durumlar karşısında bile sadece biraz şikayet edip sonra "boynu bükükler"i oynamak ve alışmak kanımızda var. Çoğunlukla hakkımızı aramak aile içinde bile öğretilmediğinden, aslında tüm aileyi ilgilendirecek kararlar alınırken çocuklara hiç sorulmadığından, demokratik bir ortamda büyümediğimizden dolayı sonradan gelişemiyor o hakkını arama refleksi. "Devlet baba"ya boyun eğerek yaşıyoruz çünkü devlet baba ne derse haklıdır. Sevse de dövse de hep bizim iyiliğimiz içindir. Babaya karşı gelinir mi hiç?
Ailenizdeki babayı bilmem ama devletlerin babalarına karşı gelinir çünkü devlet baba, halkın oyları ile, halkın tamamının faydası için çalışmak üzere seçilen kişidir. Yani orada olmayı halka borçludur ve bu borç yeri geldiğinde yüzüne vurulabilir. Aynı durum halkın oyuyla seçilmiş her devlet yetkilisi için geçerli tabii.
Hiç unutamıyorum, 2005’te Güney Kore’ye gittiğimde Seoul metrosunda bir hattan diğer hatta geçerken (İstanbul’da metrobüsten metroya geçmek gibi düşünün) ekstra bilet kesilmesine karar verilince ertesi gün şehrin en işlek metro istasyonunda 1 kişi bile yoktu. Hiç-kim-se metro kullanmadı protesto olarak ve karşılığında da doğal olarak düzenleme geri çekilmişti. Gayet barışçıl, gayet anarşist, gayet akılcı bir protestoydu bu. Yakın zamanda da engelliler için metro hatlarında daha iyi olanaklar yaratılması için engelli bireyler aynı gün içinde metro hatlarını kullanmaya ve kullanırken yaşadıklarını anlatmaya davet edildi. Halkın devlete veya özel işletmelere değil, devletin ve özel işletmelerin halka ihtiyacı olduğunu bundan daha iyi anlatan az protesto vardır. Ama bizdeki sistemde halktan ziyade yabancılar (Arap kökenli turistler ve ev alarak vatandaş olanlar) için düzenlenen kolaylıklar var. O içimizdeki arabesk vatandaş çıkıp "doğduğun yer kaderindir" diyerek her şeyi sineye çeker. Hem de sine gibi güzel kelimelerin sadece bizim dilimizde olduğunun farkına varamadan. Bu ülkenin Tunceli’den Tekirdağ’a nasıl güzelliklerle dolu olduğunu göremeden. O güzelliklerin topluca katledilmesine ses çıkarmadan.
"Bu da geçecek" diyerek yüz yıllık bir söylemi tekrarlarken ve her seferinde olduğu gibi “gelen gideni aratmasın” diye umarken, elden sadece birbirimize destek olmak ve kalan son yeşil alanlara, son festivallere, son şarkılara, müzisyenlere, sanatçılara, organizatörlere ve herkese, her şeye karşın üretmeye, yaratmaya devam edenlere omuz vermek geliyor. Çünkü aslında müziğin sesini kısmakta, festivalleri iptal etmekte çok çok çok haklılar. Hiçbir politik toplaşma, hiçbir dini sömürü, hiçbir siyaseten yapılan güzellik bir müzik festivalindeki, büyük bir konserdeki birlik duygusunu yaratamaz. Birlikte aynı şarkıyı söyleyen, aynı ritmi tutan kısa-uzun, bıyıklı-bıyıksız, gözlüklü-gözlüksüz, başörtülü-rengârenk saçları güneşte parlayan, aşırı kıvrak-odun gibi, çok içen-hiç içmeyen, yalnız-hep kalabalık, tekerlekli sandalyede-jonglörlük yapan, işsiz-start up zengini onca çeşitli insanı, onca farklı aileden, kökenden insanı başka hiçbir şey için öylesine barış ve birlik içinde bir araya getiremez.
En güzeli de ne biliyor musunuz? Festivaller yasaklandıkça evde müziğin sesi daha çok açılır, aynı şarkıyı sevenler sokakta, orda-burda birbirini daha fazla bulur, birlikte daha fazla şarkı söylenir. (Ya da ben öyle inanmak istiyorum)
“O zaman -daha fazla- şarkı söylemek lazım” diyerek bu hafta sonu ve yakında gerçekleşecek konserleri, festivalleri derleyebildiğim kadar derliyorum bu sayfaya. Biletleri, davetiyeleri, yazamadığım diğer işleri takip etmesi sizden. Burada eksik kalanları Instagram’da paylaşmaya, davetiye yakalayabildiklerimi de yine storylerden vermeye devam edeceğim. Zaman birlikte şarkı söylemek zamanı! Sesine güvenmeyen benim gibi mırıldanarak eşlik edebilir, bağırmak ya da slogan atmak şart değil ki sesini duyurmak için…
Her sene düzenlenen festival bu sene çıtayı yükselterek 2 gün boyunca sahnesindeki isimlerle mest ediyor. KÖFN, Jakuzi, Aybüke Albere, Melis Güven, Mert Demir, Palmiyeler, Selin Geçit, Serel Yereli ve daha fazla sanatçının performans sergileyeceği İstanbul Cocktail Festival'de, Blok.Mekan, Korto Roof, Moretenders' Cocktail Crib, Yuka Beach Bar ve Türkiye'nin önde gelen kokteyl barları en lezzetli içeriklerini festivalcilere sunacak. İkinci akşamın ağır topu Kenan Doğulu! 5. Yılını kutlayan festival, Küçükçiftlik Park’ta uzun giriş kuyruklarına yol açacak gibi görünüyor.
Bu hafta sonunun en heyecan verici ismi. Pardon, bu yazın hatta bu senenin. Açıklandığı günden beri izdiham yaratan konser, İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nın 50’nci yılını kutlamaları kapsamında düzenleniyor. Go Ons, We Are The Walkers ve Audi Türkiye’nin katkılarıyla Parkorman’da gerçekleşecek. Nick Cave & The Bad Seeds konseri öncesinde, Barcelona’da Primavera Sound’un yıldızları arasında gösterilen alternatif rock grubu Black Country, New Road sahnede olacak. Bu konser sonrası uzun süre kendimize gelemeyeceğimiz kesin!
Tomorrowland, Sea Dance gibi dünyanın en büyük festivallerinin headliner isimlerinden Belçikalı DJ-yapımcı Lost Frequencies ve daha birçok isim 19 Ağustos’ta Urla, İzmir’deydi. Urla sadece gastronomi merkezi olmaktan çıkarak yeni müzik alanı ile gençleri de ağırlayacak gibi görünüyor. 35 bin metrekarelik alana sahip Ionia Arena’nın etkinlik haberlerini takipte kalın.
19-21 Ağustos arasındaki Jack Wolfskin sponsorluğundaki festival Seyrek Plajı’nda (Kocaeli) gerçekleşiyor. Sufle, Nova Norda, Gökhan Türkmen gibi isimler sahne alıyor.
https://wolfestival.com/program/
Ülkenin en popüler festivali diyebilir miyiz? Minicik Bozcaada’yı kalabalıktan Eminönü’ne çeviren bu popülerlik bir yana, 6. Senesini kutlayan festival aslında çok başarılı. 26-27-28 Ağustos’ta Keşif temalı programıyla ziyaretçileriyle buluşmaya hazırlanıyor.
Paribu ana sponsorluğunda gerçekleşen Bozcaada Caz Festivali, bu yıl da toplumsal cinsiyet eşitliği, ekolojik dönüşüm, ve erişilebilirlik başlıklarındaki savunuculuk alanları üzerinde duruyor ve Kendine Has, Volkswagen, Jack Lives Here, Metro Türkiye, The ORGANICS by Red Bull destekleriyle de adanın yerel ve kültürel tarihi, gastronomi, girişimcilik, sanat ve iyi olma hâli (wellbeing) dahil olmak üzere farklı ilgi alanlarına hitap eden bir program seçkisi sunuyor. Kuş yuvası yapımından mobil fotoğrafçılık eğitimine kadar herkese hitap eden atölyeler ve etkinliklerle dolu festivalin biletleri Passo’da.
Gitmişken tatilinizi uzatın ya da çoğunluktan ayrılıp tatilinizi 1-4 Eylül’de planlayın. 1 Eylül’de başlayacak Bozcaada Tiyatro Festivali’ne de dahil olabilirsiniz. Bozcaada Tiyatro Festivali 1-4 Eylül tarihleri arasında Bozcaada Ayazma Manastırı’nın eşsiz ortamında katılımcıları ağırlamaya hazırlanıyor. "Harika Şeyler Listesi", "Istırap Korosu", "Kreutzer Sonat", "Sanki Hiç Unutmayacakmış Gibi" festivalin kaçırılmayacak oyunlarının sadece bir kaçı. Festival boyunca konserler ve atölyeler de gün batımları gibi Bozcaada’nın güzelliklerine eşlik edecek. 1 Eylül’de başlayıp dört güne yayılacak ve Bozcaada’nın unutulmaz günbatımının eşlik edeceği Lemur Company Camp; K Bozcaada ortaklığı ile bu yıl ilki hayata geçirilen Bozcaada Tiyatro Festivali’nin Co-sponsorları Kendine Has ve Fit Brokoli, destek sponsorları Aytemiz, GTR Müzik, Ronada Music ve Macro Center, ulaşım sponsoru Kia, medya sponsoru Kafa Dergi ve Kafa Radyo oldu.
Biletler biletlerine Biletinial.com adresinde.
Henüz erken ama 4 Eylül’ü kaydedin şimdiden. Küçükçi̇ftli̇k Bahçe’de Olduğu Gibi sunumuyla gerçekleşecek konserde, pek sevdiğimiz Lalalar grubunun ön grubu Badmenfell.
10 Eylül’ü not edin! Hep birlikte Yussef Dayes dinleyeceğiz! Jam’s Session, şehrin yeni festivali ve tek “of!” dedirten ismi Dayes değil. Akustik enstrümanlarını elektronik ritimlerle birleştirerek tekno müzikte devrim yaratan Hamburg merkezli tekno bando takımı MEUTE; renkli parçalarıyla festival sahnesine Glasgow’dan misafir olacak olan şarkıcı, söz yazarı ve flütist Alex Amor ve farklı müzik türlerini bir araya getirerek kendine özgü evrenini dinleyicileriyle paylaşan M.I.L.K. festivali şimdiden favorilerimiz arasına soktu.
Maximum Uniq Açıkhava’daki festivalin biletleri Passo’da.