D_Masthead_970x250

Oscarlı Oyuncu Jeff Bridges: Yaşlılığın ergenlik dönemindeyim

Disney Plus'ta yayınlanan The Old Man (Yaşlı Adam) dizisinin başrol oyuncusu Jeff Bridges, bu diziyi çekerken önce kanser olduğunu öğrendi, ardından tedavisi sırasında Covid - 19 geçirdi. Dizinin çekimlerine 2 yıl ara verildi. Buna rağmen dizide çok sağlam dövüş sahnelerinde izliyoruz kendisini. Dizinin ve bu sahnelerin detaylarını ise Zoom üzerinden gerçekleştirdiğimiz sohbette anlattı

Üstünden yıllar geçmiş ve ardından yaptığı filmlerden ödüller hatta bir Oscar (Crazy Heart) kazanmış olsa da; özdeşleştiği "o malum karakter" hâlâ çok canlı. Zaten Zoom ekranının diğer tarafında desenli gömleği ile otururken o karakteri yani The Big Lebowski'de canlandırdığı The Dude karakterini hatırlamamak imkansız! 

Ama bizi sanal da olsa bir araya getiren işi bambaşka. Disney Plus'ta geçtiğimiz haftalarda gösterime giren ve hikayesi ile konuşulan The Old Man dizisi için görüşüyoruz. Ben Londra'nın en küçük havalimanında, laptopu şarja takabileceğim bir priz bulamadığım için panikle (alan tadilatta olduğundan gerçekten priz yok, benim gibi priz arayanlar birbirlerine bakıp olumsuz işareti yapıyorlardı) duvar kenarında oturmuş, ağzım kulaklarımda ekrana bakıyorum ve "seni sağlıklı ve her zamanki gibi karizmatik görmek harika Jeff" diyorum. Çok eski bir arkadaşımmış gibi! Aynı tonda teşekkür ederken rahat koltuğunda hafifçe öne eğiliyor. 

"Sağlıklı" diye özellikle belirtiyorum çünkü 72 yaşındaki oyuncuya, The Old Man dizisinin çekimleri sırasında lenf kanseri teşhisi konuldu. Çekimlere ara verildi. Kanser tedavisi devam ederken, pandeminin en yorucu döneminde maalesef Covid - 19 - 19'a yakalandı. Oldukça ağır geçen Covid - 19 sürecinde artık yolun sonuna geldiğini düşündüğünü anlatan Bridges, o zamandan beri ciddi hafıza sorunları yaşıyormuş. Covid - 19 geçiren kişilerde çok sık görülen bu durum canını biraz sıkıyor; "Hafıza çok tuhaf bir şey ve tam da canlandırdığım karakter gibi benim de hafızamla ilgili kaygılarım var" diyor. 

The Old Man yani "Yaşlı Adam" dizisinde canlandırdığı Dan Chase, geçmişi ile yüzleşmek, hafızasının derinlerine dalmak zorunda kalan eski bir ajan. Ama dizinin adı sizi yanıltmasın. Dan Chase, öyle bildiğimiz sıradan yaşlı adamlardan değil. Yaşının yarısı kadar ajanları yere devirebilecek kadar güçlü ve iyi bir dövüşçü. 

O, kendini yaşlı değil; "yaşlı ergenliği" döneminde görüyor. "Daha önce hiç yaşamadığım bir dönemden geçiyorum. Yaşın ilerliyor ve her şeye karşı bakış açın değişiyor" diye anlatıyor 72 yaşını. "Peki seni arayıp 'The Old Man' diye bir dizide başrol oynamak ister misin diye sorduklarında, 'Nasıl yani, yaşlı adam mı' diye sordun mu, alındın mı?" diye sorunca cevabı yapıştırıyor: "Yani dizideki tek yaşlı adam ben değilim. Lithgow benden 1-2 gün daha büyük. (John Lithgow) Joel Grey de var, o da yaşlı" derken haince gülüyor. "Yani aslında bu dizi de biraz Big Lebowski gibi. O filmde ben o büyük, Big Lebowski değildim ama hikâye benim etrafımda dönüyordu. Bu dizide de ben sadece yaşlı adamlardan biriyim. Ama öne çıkıyorum!"

Thomas Perry'nin romanından uyarlanan The Old Man hakkında haberler ilk kez 2019'da çıkmıştı. Yapımına da aynı yıl başlansa da pandemi kurbanı olan yapımlar arasına katılmıştı. Çekimlere devam edilmeye başlandıktan çok kısa bir süre sonra, Ekim 2020'de Bridges'e "lenfoma" teşhisi konulmuştu. Kemoterapi sırasında ise Covid - 19'a yakalanmış ve kendi deyimi ile ölümün eşiğinden dönmüştü. Yaklaşık 1 sene sonra kanserde gerileme olduğu ve çekimlere devam edebileceği haberi alındı. Ama yine de özellikle başlarda, sette çok da iyi durumda değildi. Erken yoruluyordu. "Bütün o hastalık sürecinden ve 2 yıl aradan sonra sete dönmek çok tuhaftı. Sanki fazla gerçekçi bir rüya görmüştüm ve uzun bir hafta sonundan sonra sete geri dönmüştüm. Herkes aynı yerindeydi. Çok tuhaftı."

Buna rağmen dizide onu duvardan duvara atılırken, ağır yumruklarla mücadele ederken görüyoruz. Prodüksiyon ekibi Jeff için özel olarak çift dublör ayarlamıştı ama ona rağmen tüm o fiziksel sahnelerin çekilmesi "yaşlı adam"ı biraz zorlamış olmalıydı. "Bir dans ritmini tutturmak gibi dublörle dövüş sahnesi çalışmak. Farklı ve ilginç bir dinamiği var. Henry Kingi ve Tim Connolly yani dublörlerim, gerçek birer sanatçı" diye anlatıyor.

Dizinin ilginç yanlarından biri de 30 sene öncesinde yaşanan bir olayın üstünden bugünü anlatsa da günümüz tarihi ile tuhaf bir benzerlik içinde Rusya-Ukrayna meselesini hatırlatması. Jeff'in canlandırdığı Dan Chase bir açıdan bakınca savaş suçlusu, öteki açıdan bakınca kahraman… Bunu ona sorma cesaretini gösteriyorum; "Sence Dan Chase hangisi ya da bir savaşta masum bir kahramanlıktan bahsedebilir miyiz" diyorum. Manidar bir şekilde gülüyor: "Hepimiz global anksiyeteler ve kişisel çıkmazlar içinde yaşıyoruz hayatımızı artık. Bir savaşta elini kana bulamadan kahramanlık olabilir mi? Bu aslında Dan Chase'in kendi içindeki çıkmazlarından biri…"

Bunca sene ve yapım içinde çocukluğundan beri ilk kez bir dizide oynuyor büyük oyuncu. "Yıllar önce TV ve sinema arasında büyük bir fark vardı. Kalite farkı, süre farkı, izleyici farkı… Babam çok kaliteli TV dizilerinde yer almıştı. Canını dişine katarak çalışmıştı. Ben de aynısını sinema filmlerinde yaptım ama dizilerle ilgili hep bir duraksamam vardı. Ya çok aceleye getirilirse çekimler, ya iyi olmazsa… Sonra muhteşem diziler izlemeye başladık. O zaman sanırım ben de içinde olmayı deneyebilirim dedim. Hayatım boyunca deneme-yanılma ilerlemeyi tercih ettim. Bu da öyle oldu."

Röportajımız sadece Jeff ve benim olduğum özel bir röportaj değildi. Dünyanın farklı yerlerinden 6 gazeteci aynı Zoom görüşmesindeydik ve Meksikalı gazeteci benim hazırladığım sorulardan birinin aynısını benden önce sordu:

"Dizideki ana rol arkadaşların köpekler. Nasıldı onlarla çalışmak?" "O kadar iyiydi ki sonunda ben de bir yavru evlat edindim! Siz 2 köpek izlediniz ama sette aslında 5-6 köpek vardı. Her biri kendi özel yeteneğine uygun sahneyi canlandırıyordu. Diğer oyuncularla olduğu gibi köpeklerle de deneme çekimleri yaptım. Freya adlı köpek favorimdi. Hastalandığımda bana Freya ile eğitimcisi bana bir battaniye hediye ettiler. Zor zamanlarda battaniyeye bakıp, Freya'yla tekrar görüşeceğimizi düşündüm, mutlu oldum."

Peki şimdi sırada ne var Jeff Bridges için? "Şu an konuşamayacağımız bazı yeni işler var. Yavaş yavaş artık emekliye ayrılırım diye düşünüyordum ama beynim bunu kabul etmiyor. Sürekli şöyle bir şey yapsam iyi olur gibi yeni düşünceler üretiyor. Arkadaşlarımla müzik yapmaya başladım mesela… Hayatta kalmaya dair tüm stratejilerimin coştuğunu görüyorum. Sevgi, keyif alma gibi duygularım da arttı. Ailemin, çocuklarımın, kardeşlerimin, arkadaşlarımın beni ne kadar sevdiğini fark ettim. Ölümle yüzleşmeden önce bunun bu derece farkında değildim."

"Hayatın geçiciliğini takdir etmiyordum eskiden. Oysa bu bize çok şey öğretiyor. Muhteşem bir şey aslında. Yani kim 'Bana biraz kanser, kemo ve kemo sırasında tatlı olarak Covid ver' diye dua eder ki? Oysa hayat sana sürekli bunlar gibi zorluklar veriyor ve bunlar aslında hediye. Bunu fark etmiyoruz. Bazen sana fazla ağır geliyor, hazır hissetmiyorsun. Ama eninde sonunda hayat devam ediyor tüm geçiciliği ile. Doktorlarım 'Savaşmak zorundasın Jeff' diyorlardı ve ne dediklerini anlamıyordum o zaman. Hepimiz eninde sonunda tahtalıköyü boylayacağız ve ben de zamanım geldi zannediyordum. Hayatta kalma ve mücadele modu kolay kolay gelmiyor. Gelince de hırslı bir mücadele başlıyor. Zaten ben genelde bir şeye başlamakta zorlanırım, direnirim. Evliliğimde de böyle olmuştu ama 45 yılı devirdik. Halbuki ilk görüşte aşktı! Yine de yelkenleri suya salmamak için çok direnmiştim. Çok şükür ki eşim inatçı bir adam olduğum için beni bırakıp gitmemişti."

Söz buraya gelmişken soruyorum: "O zaman mutlu ve uzun bir evliliğin sırrı nedir, sabırlı bir eş dışında?" Jeff yine Lebowskivari bir cevap veriyor: "Boşanmamak!" Sonra gülerek ekliyor, "Zorlukları daha derin ve yakın bir ilişki için fırsat olarak kullanmalısın. Birbirine yaslanmalısın. O zaman yaşadığın zaman uzuyor, sevgin büyüyor."

Yaşlı bir adamdan aşk dersleri ile bitiyor röportajımız. Kırmızı gömleği içinde neşeyle el sallarken yorgun olduğu belli. Keşke her yaşlı adam böyle güler yüzlü ve bilge olsa!

BAŞKA NELER İZLEMELİ? Eğer The Old Man dizisini çoktan izleyip bitirdiyseniz hemen The Bear dizisine başlayın. Pişman olmayacaksınız. Marvel evrenini seviyorsanız Wanda Vision'ı ya da Loki'yi izlememiş olamazsınız ama yine de hatırlatayım. Eğer belgesel dizileri izlemeyi seviyorsanız The World According to Jeff Goldblum da seveceğiniz bir yapım. 

İlgili İçerikler