Gerçek bir deha olan Ersin Han Ersin ve Marshmallow Laser Feast sanat kolektifinin iki eseri, Eskişehir Odunpazarı'nda açılan OMM'da sergileniyor ve ikisi de beyin orgazmı yaşatacak kadar başarılı!
Şimdiye kadar yaşadığınız tüm mutlu edici, rahatlatıcı, dünyayı unutturucu ya da tam tersine dünya ile buluşturucu ruhsal, fiziksel deneyimleri tek tek hatırlayın. Şimdi bu eski deneyimlerin hepsini bir kenara bırakın ve Eskişehir Odun Pazarı'nda açılan OMM- Odun Pazarı Modern Müze'nin yolunu tutun. Giriş katında önce sola sonra sağa dönün. Sıranızı bekleyin ve Marshmallow Laser Feast'in deneyim alanında VR gözlüklerinizi takın.
Önce bir sivrisinek olacaksınız. Bir sivrisineğin gözlerinden yani aslında ortalama 400 bin gözcükten oluşan bu gözlerden ormanı göreceksiniz. Hiçbir şey bildiğiniz, gördüğünüz gibi değil. Dev bir kaleydoskopun içinde gibisiniz. Hatta o kaleydoskopun içindesiniz ama insan değilsiniz. Başınızı çevirdiğiniz yöne doğru uçuyor, alçalıyor-yükseliyorsunuz. Sonra aniden bir yusufçuk tarafından yeniliyorsunuz.
Şimdi bir yusufçuksunuz. Kaleydoskop içinde olma hissi devam ediyor. Kanat çırpışlarla birlikte siz de titriyorsunuz. Sivrisinek görüşü kadar renkli değil; biraz daha yavaş ve sakin bir akışın içindesiniz. Düşünsenize ormanda gezen bir yusufçuksunuz! Ve kaderinizde bir kurbağanın yemi olmak var.
Bu kez bir kurbağa oldunuz. Suyun içindesiniz ve ormana su hizasından bakıyorsunuz. Sanki bir aynanın içinde gibisiniz. Suya konan böcekleri görüyorsunuz. Suyun akışını izliyorsunuz… Işıl ışıl, düşündüğünüzden daha karanlık, gümüş-siyah bir ormandaki aynı renklerde bir nehirde. Ömrünüz bir baykuş tarafından yenmeniz ile sona eriyor.
Baykuş olduğunuzda kanatlarınızın gücünü hissediyorsunuz, hızla ilerliyorsunuz ormanda, kendi kanat çırpışınızı duyuyorsunuz ve ormanın diğer seslerini. Görüş gücünüz o kadar yüksek ki, ormanın sonsuzluğundaki en minik bir hareketi bile izleyebilirsiniz. Başınızı hangi yöne çevirirseniz hızla o yöne uçuyorsunuz. Renkler sonbahar hissi veriyor ve sanki elinizi uzatsanız renklerin kendisine dokunacaksınız- dikkatinizi çekerim; gördüğünüz ağaçlara, yapraklara değil! Renklere dokunabilecek gibi hissederken sarsılarak kendinize geliyorsunuz.
Yaşadığınız eşsiz "braingasm" bitti. Gerçek dünyaya geri dönme vakti. Çünkü bir insan tarafından öldürüldünüz.
Hayatınızda yaşadığınız en … (buraya kendi kelimenizi yerleştirmeniz gerekli çünkü bu deneyimin herkes için olağandışı güzellikte olduğu kesin ama herkeste farklı bir his bırakıyor) deneyimin sonunda gerçek dünyaya dönmek biraz hayal kırıklığı yaratıyor, kabul ediyorum. Dünyayı sadece insan gözleri ile görmek kadar basit bir şey yokmuş bu hayatta! Oysa ben hep güzeli gördüğümü düşünür ve gördüklerim için şükrederdim. Şimdi hem eksik hissediyorum hem de artık uykularımı bölen sivrisinekleri öldüremiyorum! Nasıl öldürebilirim ki dünyayı öylesine şahane görme yeteneği olan yaratıkları?
Marshmallow Laser Feast sanat kolektifinin OMM'da sergilenen iki eserinden biri "Bir Hayvanın Gözlerinden" (In The Eyes of the Animal).
İkinci eser yani "Ağaca Övgü" (Tree Hugging) ise sizi 5 bin yaşındaki bir "bristlecone pine" ağacının ya da 3 bin 500 yaşındaki bir sekoya ağacının içine koyuyor. Gözünüzde VR gözlükleri, ellerinizde sensörler ile ağacın içinde ilerleyen bir su damlasını takip ediyorsunuz. Hatta ellerinizdeki sensörler ile hareket yönünü de değiştirebiliyorsunuz.
Siz hiç 5 bin yaşında oldunuz mu? Zamanı bir ağacın kabuğu gibi nasıl hissedebileceğinizi düşündünüz mü? 6,5 dakikalık bu sanal gerçeklik deneyiminden çıkarken bunları düşünüyor olabilirsiniz. Ya da benim gibi kendinizi bir orman perisi zannedip kıkırdayarak gözünüzde gözlüklerle dışardan bakanlar için delice göründüğünüzü umursamadan dans edebilir ve 6,5 dakikanın bu kadar çabuk bitmiş olmasına içerleyebilirsiniz. Ağaca sarılıp bırakmak istemediğimi söyleyecektim ama gerçeğe dönmem gerekiyordu. Tek sorun şu: Hangi gerçeğe?
Şu anda ağaçların arasında, cır cır böceklerinin sesleri eşliğinde bunları yazarken masaya düşen kuru yaprağa bambaşka bir şekilde bakıyorum. Her zaman çok saygı duyduğum ve hepimizden daha akıllı olduğunu düşündüğüm ağaçlara daha da çok saygı duyuyorum.
Dijital sanatın ne derece sanat ne derece bilim ve teknoloji ürünü olduğunu tartışmak için artık çok geç. Özellikle de doğayla koptuğumuzu düşündüğümüz ve bunun suçunu teknolojiye attığımız bir dönemde bizi yine doğayla birleştirecek olanın "dijital sanat" olması bir tesadüf değil.
Vodafone Red'in hem OMM hem de Contemporary İstanbul'da dijital sanata destek vermesi de tesadüf değil. Çünkü Türk sanatçılar -biraz şaşırtıcı bir şekilde- dijital sanat alanında öncü durumdalar. Dijital sanat denince tüm dünyada ilk akla gelen isimlerden biri Refik Anadol. Amerika'da yaşayan bir Türk sanatçı. Haar inisiyatifini kuran New York ve Londra'da yaşayan sanatçılar Arda Yalkın ve Hande Şekerciler ise dijital video, 3D modelleme gibi teknikler ekledikleri heykelleri ile algılarla oynuyorlar.
Az evvel okuduğunuz iki eserin "Bir Hayvanın Gözlerinden" ve "Ağaca Övgü"nün arkasındaki deha ise Londra'da yaşayan Ersin Han Ersin. Doğayı ve sanatı ve teknolojiyi bir araya getirmeyi araya getiren ve bunu yaparken de 6 duyumuzun ötesine geçmeyi başaran Ersin Han Ersin ve ekibinin işleri sadece bir başlangıç. Başka hayvanların gözünden orman, yok olmaya yüz tutmuş ağaçların dijital envanteri gibi çalışmaları da var yolda. Bunların dışında reklam çalışmaları da yapıyorlar. Tüm bunları Ersin Han Ersin'den dinleyeceğiniz bir röportaj önümüzdeki haftalarda burada olacak. O yüzden şimdilik işin arka planını ya da detaylarını değil de; DTM İletişim'in davetlisi olarak katıldığım OMM açılışında deneyimlediğim ve hatırladıkça gülümsememi sağlayan deneyimi anlatmak istedim.
Ve sanırım kelimelerin güçsüz kaldığını hissettiğim nadir yazılardan oldu bu! Üstelik çevremde dönen sivrisineği öldürmemek için nefesimi tutarak yazmaya çalışıyorum!
Bir balinanın gözünden okyanusları görmek hayali ile ve "sanal gerçekliğin" bağımlılık yapabilecek kadar güzel olmasının yarattığı çelişkiler içinde susmam gerekli şimdi. Çünkü gidip bir ağaca sarılacağım ve bir sincap ya da bir ağaçkakan olduğumu hayal edeceğim! Sanal gerçeklik kadar güzel olan tek şey, hâlâ daha doğa.