"Süper insan" olmanın ultra güçlü kaslara, duvarları aşan X-rayli gözlere sahip olmak, saatlerce nefesini su altında tutabilmek, beyninin 100'de 100'e yakınını kullanabilmek olduğunu sanıyorsanız, çok üzgünüm, yanılıyorsunuz.
Hiç bitmeyen kişisel gelişim trendlerinin en sonuncuları olarak Ikigai, Mindfulness, "kendini sevme" "içindeki çocuğu iyileştirme" gibi (bunların doğru yöntemlerle, düzenli ve uzun süreli uygulanması durumunda çok şaşırtıcı olumlu etkileri olduğu inkar edilemez) derslerinde insanlığın büyük kısmı olarak bir hayli ilerledik. 80'lerden beri kendine güven, özsaygı, iyi hitabet gibi kişisel gelişim kitapları meşhurdu. Ebeveynlerimiz bu kitaplarla kendilerini geliştirirken; biz yoga, meditasyon, empati, kendini sevme, kendine şefkat kavramlarıyla sınandık. Bizden sonrakilerin payına düşen ise "iyilik" kavramı.
İnsanoğlu artık "iyi insan" olmayı öğreniyor. Böyle böyle nihayet gerçekten -ve yeniden- İNSAN olmayı da öğrenecek ve süper insan mertebesine ulaşacağız elbet. Ancak oraya varmadan önce "selfie" çağında "self"ten yani kişinin kendisinden ötesini düşünmeye davet eden bu iyilik trendini algılamamız ve atlatmamız gerekli.
"İyilik trendi"nin hala farkında değilseniz, biraz geride kalmışsınız… Bu trend 4-5 sene önce tohumları atılan bir hareket aslında. "Zaten bildiğimiz, ananemizde, kültürümüzde, tüm dünyadaki ortak kavramların kökeninde olan, ilkokulda çoğumuza "iyilik yap iyilik bul/kim kazanmış kötülükten" şarkısıyla bize ezberletilen bir duygu ya da karakter biçimi nasıl trend olur" demeyin. Bal gibi de olur.
Üstelik bu benim iddia ettiğim bir şey değil; 2019 ve sonrası için açıklanan trend raporlarında mevcut olan, yazılmış, belirlenmiş, üstüne konuşulmuş bir moda akımı adeta. Moda size yakışanı giymektir denir ya; insana da en çok iyilik yakışır zaten değil mi? İşte o hiç de öyle değil!
Özellikle California'da sosyal medyada bir akım haline gelen ve ihtiyaç sahibi kişilerin yardımına koşma, tanımadığınız kişilerin günlerini güzelleştirecek küçük sürprizler yapma (mesela kahve ısmarlama) ya da zaten normal olan yaşlıların kalabalık caddelerde karşıdan karşıya geçmesine yardım etme gibi hareketlerin artık hashtagleri, challengeları hatta kendine özel bir günü bile var. Duymadınız mı; 11 Kasım Dünya İyilik Günü idi. Ciddiyim.
Tiktok'ta, Instagram'da akım haline gelen haftalık belli miktarda iyilik yapma müsabakalarının çığırından çıkması, yapılan iyiliğin "like artırıcı" olarak kullanılması yüzünden bu trend tüm dünyaya yayılmadan bitme tehlikesi ile karşı karşıya diyor kimi trend belirleyiciler. Haklılar, iyiliğin de kendi kuralları var. Göze sokulmadan yapılmalı, iyilik yapayım derken başkasını küçük duruma düşürmemeli hatta "bir elin verdiğini diğeri görmemeli". Ama bu akımın gençlere öğrettikleri çok olabilir, yani öyle tek kalemde çizip atmayalım.
Trendin sosyal medyanın ünlü çocuklarından mı başladığı; dünyanın en başarılı televizyon programcılarından olan Ellen DeGeneres'in her programını "be kind" (iyi olun) diyerek bitirmesi ile mi yayıldığı, dünyadaki politik düzenin faşizmin eline geçmesine tepki mi olduğu yoksa büyüklerin kendini yeterince geliştirip şimdi de bilgilerini başkalarıyla mı paylaşmaya başladıkları belli değil.
Belli olan şey, hem diğer insanlara hem dünyaya hem de kendine karşı daha iyi, daha duyarlı, daha şefkatli, daha anlayışlı, daha affedici olmak yeni standartlarımız.
Amerika bu konuda o kadar dikkatli ki; California Üniversitesi'nde (UCLA) bir İyilik Enstitüsü (UCLA Bedari Kindness Institute) bile açıldı. Bedari Vakfı'nın 20 milyonluk bağışı ile kurulan enstitü, iyilik yapma ve bunu yayma araçlarını geliştirecek, öğretecek online programlar, konuşmalar düzenliyor. Bir de UCLA Mindful diye aplikasyonları var.
UCLA Sosyal Bilimler Fakültesi dekanı Darnell Hunt, Los Angeles Times gazetesine verdiği demeçte "Günümüz dünya politikasında, vahşetin ve sevgisizliğin artışına karşı enstitümüz bir kür olacak" demiş. Hadi bakalım.
İyilik, karşılıksız yapılan ve başkasının faydasına olan davranış demek. İyi olmak için Holokost sırasında Yahudilere yardım eden Yahudi olmayanlar kadar cesur olmak şart değil. Sadece karşındakini iyi hissettirecek güzel bir kompliman, küçük bir jest yapmak da sırf başkasının anlık bile olsa gülümsemesini sağladığınız için iyilik demek.
Fakat ne kadar karşılıksız olsa da uzmanlara göre yapan kişi de bundan faydalanıyor çünkü meditasyon gibi araçlar sayesinde farkındalığı gelişen, empati yapabilen bireylerin genlerinde de değişimler oluyor. Bu değişime bağlı olarak inflamasyon azalıyor, kalp rahatsızlığı riski düşüyor, belli kanser türlerine ve bulaşıcı hastalıklara karşı bağışıklık güçleniyor. (Kaynak)
Bu trendin ebeveynlik ve çocuk kitaplarına yansımış olması da hem kendine hem de dünyaya dair farkındalığı yüksek çocukların yetişebileceğini gösteriyor. Dünya için birer Superman umudu yaratan bu çocuklara yönelik kitapların çoğu kendindeki ve başkalarındaki farklılıkları sevmek, farklı olanı düşman gibi görmemek, empati kurmayı ve sevmeyi bilmek temalı. Hatta Huffington Post'un bu konuda 35 kitaplık bir önerisi bile var; şurada okuyabilirsiniz.
Bu yazı haftaya devam edecek ama haftayı beklemeden, trendin California'da kalmadığını da söylemek lazım. İstanbul'da kendini Robin Hood olarak tanıtan ve ihtiyaç sahibi ailelere gizlice para yardımı yapan, bakkal borçlarını kapatan kişi, akımın Türkiye'de en cömert öncüsü ve tüm ülkeye örnek insan olarak tanıtılmalı! Kendisi en son Kasım başında Tuzla'da ortaya çıktı ve yine borç kapattı. Çok yaşa İstanbullu Robin Hood!
NOT: İstanbullu Robin Hood hakkındaki haberleri okumadıysanız çok şey kaçırıyorsunuz! Robin Hood + İstanbul + borç kelimeleri ile Google'da arama yaparsanız bolca sonuç bulacaksınız!