İtiraf ediyorum: Ben bir RKB’yim. Yani romantik komedi bağımlısı. Bu nedenle Stranger Things ya da diğer popüler ya da pek bilinmeyen dizileri izliyor olsam da Grey’s Anatomy gibi neredeyse Brezilya dizisi kıvamında olan işleri ve hatta dayanabildiğim ölçüde Türk romantik komedileri de gizli gizli takip ediyorum. Bu sayede yerli kanalların her geçen gün kadınlarla ilgili daha duyarlı olduğunun, dizi senaryolarının RTÜK’e gelen şikayetlere göre şekillendiğinin farkındayım. Bunlar dizilerin bir yüzü sadece. Diğer yüzü adeta bir kadınlık ve erkeklik okulu.
Anladık artık bıcır bıcır, sakar, inatçı, bakımlı, bağımsız görünen kadın kahramanlar romantik komedilerin moda olmuş baş kahramanları. Bu yeni nesil asıl kızlar tıpkı sokakta bolca karşılaştığımız kızlar gibi sürekli ağızlarında kocaman bir lokma varmış gibi bir diksiyonla ya da bebek sesiyle konuşuyorlar. Genellikle durumu çok da iyi olmayan ailelerden geliyorlar. Ama ne hikmetse hepsinin ailesi bahçeli eski İstanbul evlerinde oturuyor. İstanbul değilse de küçük yörelerde yine bahçeli, bakımlı evlerde. Yine nasıl oluyorsa bu kızlar hep iyi niyetli saf, daha önce belli ki hiçbir erkekle fiziksel yakınlaşma yaşamamış kızlar. Dizilerin kötü karakterleri olan kadınlarsa istisnasız her dizide kariyer sahibi, hali vakti yerinde kadınlar. Erkeklerle normal ilişkiler yaşıyorlar. Ve tabii ki asıl erkek bu başarılı ve her anlamda hırslı ama kötü kalpli kadınları değil; mahallenin bıcır bıcır kızını tercih ediyor.
Hakikaten mi? Verilmek istenen mesaj bu mu? Başarılı, hırslı, eğitimli kadınların hepsi işe gece dışarı gider gibi giyiniyor ve erkeklerle alabildiğine rahat ilişki yaşıyorlar, öyle mi? Ama “evlenilecek kızlar” yani dizi sonunda “mutlu son”a kavuşacak olan kahramanlarımız, ekranlarımızın tertemiz aile kızları…
Bu, romantik komedilerden çıkarmamız gereken birinci ders.
İkinci dersimiz ise “Erkek dediğin sert olur. Yumruğunu esirgemez. Kadını, gerekirse kolundan tutar çeker götürür.”
Ekranın en çok sevilen romantik komedisi Erkenci Kuş en iyi örnek bu konuda. Orman kaçkını görünümlü Can Yaman (dizideki adı Can Divit yani yerli Jason Momoa) dizi boyunca sık sık kıskançlık krizleri yaşıyor. Dizinin şaşırtıcı derecede iyi oyuncusu Demet Özdemir’i (Yani Sanem) kolundan tuttuğu gibi çekip götürmeyi, sırtına almayı kendine hak gördüğü gibi romantik bir hareket olarak gösteriyor.
Evet biraz kıskançlık güzeldir. Evet ne istediğini bilen erkek hem çekicidir hem de eritici. Ama zaten şiddet dolu bir kültüre sunulan dizilerin erkekleri böyle mi olmalı? “Sıla tokası”, “Matmazel fincanı” peşinde koşan izleyicilerin yeni nesline hitap eden bu dizileri yazanlar düşünmüyorsa oynayanlar da mı fark etmiyor kimleri nasıl etkilediklerini?
Yeni sezon dizilerinden Afili Aşk’ta da akıllara zarar başka bir mesaj var. Dizinin asıl erkeği Çağlar Ertuğrul (Kerem) dizinin asıl kızı Burcu Özberk (Ayşe) ile evlenmek istemiyor. Bunun için de aklına dahiyane bir fikir geliyor ve Ayşe’nin çok sert abilerinin karşısına gay izlenimi verecek şekilde çıkıyor.
Farklı giysilerle gittiği meyhanede kafa karıştırıcı şekillerde davranıyor. Ailenin sert abisi tabii ki durumdan rahatsız oluyor. Meyhaneden çıktıklarında abinin gözü Kerem’i hiç tutmamış olsa da olaylar değişiyor çünkü sokakta bir kadını çekiştiren erkeklerle karşılaşıyorlar ve elbette duruma müdahale ediyorlar. Kerem oynadığı rolü unutuyor, gerçek karakterine dönüyor ve adamları bir güzel dövüyor. Bu sayede sert abinin gözüne giriyor.
Ders 3: Erkek dediğin kavgadan kaçmaz, döver. Bunu yapan gerçek erkektir. Gerçek erkeklik de çok önemli bir mevzudur.
Sezonun en başarılı romantik komedisi Her Yerde Sen. Olayların akışı aynı, karakter yapıları aynı. Anlatım güzel. Şimdilik kıskançlık durumları yok ama kıza istemediği şekilde yaklaşan erkeğin cezası kesildi, kız da kolundan tutup götürüldü, o kadar.
Çok iyi olmasa da idare eder bir başka romantik komedi de Benim Tatlı Yalanım. Onda da arka hikayeler aynı. Şimdilik bir kıskançlık ya da şiddet vakası izlemedik, eli kulağındadır.
Derslerimizi iyi öğrendiysek, erkek ve kadın nasıl olur anladıysak şimdi dağılabiliriz çocuklar.
NOT: Bu dizilerde açılan kaslı erkek vücutları, 2000’lerin başına kadar “seks satar” mottosunun kadın üzerinden kullanılmasının tam tersi bedenlerde vuku bulmuş hali. Ama bu yeni bir durum değil. Biscolata erkekleri ile başlayan bu furyadan duyduğum rahatsızlığı ta 2013 yılında, Habertürk Gazetesi’nde yazmıştım. (Okumak isteyenler için linki burada: https://www.haberturk.com/yasam/haber/834021-kusursuz-erkek-problemi )