Pasifik Okyanusu’nun güney kısmındaki sular son üç senedir ortalamadan oldukça serin. Suların ortalamadan serin olması durumuna La Nina adı veriliyor. La Nina durumunun üç yıl üst üste görülmesi ise sık rastlanan bir durum değil. Pasifik Okyanusu yeryüzündeki suların önemli bir kısmını barındırdığından bu bölgedeki ısınma ya da soğuma gezegenin neredeyse her bölgesini etkiliyor. Mesela ülkemiz normalden biraz ılık bir kış geçirirken Avrupa’nın özellikle batı kesimleri önce soğuk bir kışa merhaba diyor, ardından da şiddetli yağışlar geliyor. Hava durumu her La Nina görüldüğünde aynı görüntüyü sergilemese de kış başındaki beklentimiz bu yönde.
Ülkemiz ısınma giderlerindeki artışla başa çıkmaya çalışsa da en azından doğal gaz arzında önemli bir azalma beklemiyoruz. Oysa Avrupa Birliği bu bağlamda çok zor durumda kalacağa benziyor. Daha önce sözünü ettiğim gibi, Avrupa Birliği enerji tüketimini azaltmak ve tüketim şeklini fosil yakıtlardan elektriğe çevirmek için yıllardır çaba sarf ediyor. Ancak bugünkü durumda Avrupa’nın elektrik üretimi de ciddi miktarda fosil yakıtlara ve öncelikle de doğal gaza dayanıyor. 2005-2006 kışında Rusya ile Ukrayna arasında çıkan doğal gaz krizi Avrupa Birliği’ni Rus doğal gazı dışında kaynaklar aramaya yöneltti. Bugün kısıtlı miktarda da olsa Kuzey Afrika’dan ve Norveç’ten boru hatları ile doğal gaz sevkiyatı mümkün. Gene de Avrupa Birliği büyük ölçüde Rus devletinin doğal gaz şirketi olan Gazprom’a ve serbest piyasadan satın alınacak sıvılaştırılmış doğal gaza (LNG) bağımlı durumda.
Doğal gaz boru hattından gelen gazı hızla ülke içerisinde dağıtmak ve kullanmak oldukça kolaydır. Ancak LNG taşıyan büyük tankerlerin yanaşacağı ve sıvılaştırılmış gazın tekrar eski haline çevrilip ülke içine dağıtılacağı terminaller oldukça masraflı yatırımlardır. Bundan dolayı da bu terminaller henüz Avrupa’da yeterli yaygınlığa ulaşmış durumda değildir ve Avrupa’nın ihtiyaç duyduğu gazın ancak yarısına yakınını LNG şeklinde ithal etmek mümkündür.
LNG küresel piyasalarda satın alınabilen bir ürün olsa da henüz petrol gibi serbestçe ticareti yapılan bir ürün haline gelmemiştir. Yani, Basra Körfezi’nde yüklenen bir petrol tankeri, nereye gideceği belli olmadan denize açılabilir ve müşterisi yolda da belli olabilir. Oysa LNG için görece daha uzun süreli kontratlar gereklidir. Doğu Asya’nın LNG ticareti konusundaki altyapısı çok daha gelişmiş olduğundan Avrupa LNG pazarının nispeten yeni müşterisi konumundadır. Ayrıca Avrupalı alıcıların her zaman Rusya ile barışıp LNG’den Gazprom’a geri dönmeleri de söz konusu olabileceğinden LNG üreticilerinin tercih edilen müşterileri çoğunlukla Doğu Asya pazarında bulunmaktadır. Avrupa bu bağlamda oldukça köşeye sıkışmış durumdadır.
Avrupa’nın doğal gaz depoları şu anda yüzde 88 dolu durumdadır. Bu miktar Avrupa’nın ılık bir kış geçirdiği durumda Şubat ayına kadar yetebilir. Ancak yukarıda sözünü ettiğimiz gibi, kuvvetli bir La Nina kışında Ocak ayının başında Avrupa yakıtsız kalabilir. Bugün Rusya’ya karşı ciddi yaptırımlar uygulamaya çalışan Avrupa Birliği’nin soğuk bir kışın ortasında Gazprom ile tekrar masaya oturmak zorunda kalmasını beklemek şaşırtıcı olmaz. Her ne kadar Avrupa tasarruflarla tüketimini yüzde 10 azaltmış olsa da bu azaltım zorlu kış koşullarında yeterli olmayacaktır. Özellikle Avrupa’nın büyük ülkelerindeki iktidarların oldukça zor durumda oldukları düşünülecek olursa, halkın soğuktan donabileceği bir kışın ilkbaharında Avrupa’da değişik politik oluşumlar beklemek normal sayılmalıdır.
Napolyon ve Hitler Rusya’nın en önemli silahı olan kışa teslim olmak zorunda kalmışlardı. Bu kış Rusya’nın büyük silahı kendi topraklarını bırakıp Avrupa’yı esir almak için yola çıkabilir. Aynı sorun elbette Ukrayna’nın da başında olacaktır. Özellikle elektrik enerjisinin önemli bir kısmını sağlayan Zaporijya Nükleer Santrali Rusya’nın elinde kalacak olursa Ukrayna da kışı oldukça zor geçirebilir. Şu anda zaman Rusya’nın lehine işliyor, kışa doğru yaklaştığımızda Rusya’nın eli daha da rahatlayacaktır.
Tüm bunların ışığında Kuzey Akım 1 ve Kuzey Akım 2 doğal gaz boru hatlarına sabotajı Rusya’nın yaptığını düşünmek biraz acelecilik olabilir. Bu doğal gaz boru hatları Rusya’nın elindeki en önemli müzakere silahlarıdır. Bu silahların kullanılmaz hale gelmesi aslında en fazla Rusya’ya zarar verir. Dolayısıyla bu kış, La Nina, Avrupa Birliği, doğal gaz üreten ülkeler ve Rusya arasında çoklu bir satranç oyunu gibi geçecek. Umarım biz bu oyunun seyircilerinden biri olarak kalırız çünkü tarafların bir kısmı kışın sonunu görmeyebilir.
Levent Kurnaz kimdir?Levent Kurnaz İstanbul'da doğdu. Boğaziçi Üniversitesi'nden 1988 yılında Elektrik ve Elektronik Mühendisi olarak mezun oldu. Aynı üniversitede 1990 yılında Fizik lisans ve Elektronik Mühendisliği yüksek lisans programlarını tamamladı. ABD'deki Pittsburgh Üniversitesi'nden 1991 yılında fizik yüksek lisans, 1994 yılında doktora derecelerini aldı. 1992 yılında FCC lisansı alarak WPTS radyo istasyonunda program yapımcısı olarak çalışmaya da devam etti. 1995 - 1997 yılları arasında New Orleans'daki Tulane Üniversitesi Kimya Bölümü'nde petrol sızıntılarının temizlenmesi üzerine doktora sonrası araştırmalar yaptıktan sonra Türkiye'ye döndü. 1997 yılından bu yana Boğaziçi Üniversitesi Fizik Bölümü'nde öğretim üyesi olarak görev yapıyor. 2014 yılında kurucusu olduğu İklim Değişikliği ve Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezi'nin de halen müdürlüğü görevini yürütüyor. Temel bilimlerin değişik alanlarında yayınları olan Levent Kurnaz'ın diğer kitaplarının yanı sıra iklim değişikliği alanında yazdığı "Son Buzul Erimeden" ve sürdürülebilirlik alanında Gülin Yücel ile birlikte kaleme aldığı "Yeni Gerçeğimiz Sürdürülebilirlik" kitaplarını raflarda bulmak mümkün. |