Bu hafta yeni bir yazı dizisine başlıyoruz. Araya başka konular girse de iklim değişikliğini sulandırmaya...
Bu hafta yeni bir yazı dizisine başlıyoruz. Araya başka konular girse de iklim değişikliğini sulandırmaya çalışıp suçu bizlerden başka kaynaklara atmaya çalışanların argümanlarını ele almaya çalışacağız her hafta. Bu hafta en önemli argümanla başlayacağız: İklim değişikliğinin sebebi güneşteki değişikliklerdir. Bu konuya cevap verirken size öncelikle basit bir grafik göstereceğiz. Bu grafikte son 160 sene içerisinde dünyanın ortalama sıcaklığındaki değişimi (kırmızı), karbondioksit miktarındaki artışı (mavi) ve güneşten dünyaya ulaşan enerji miktarındaki değişimi (sarı) görebiliriz. Son kırk yıl için karbondioksit miktarındaki artışın sıcaklıktaki artışa ne derece paralel olduğunu şu an için görmemezlikten gelip sadece güneşten gelen enerji miktarındaki değişimle dünyanın sıcaklığındaki değişime bakacak olursak, 1900-1950 yılları arasında dünyada görülen ısınmanın sebebinin güneş mi yoksa karbondioksit artışı mı olduğu tartışılabilir. Bu zaman süresince gerek dünyaya ulaşan enerji gerekse de dünyanın sıcaklığı artmıştır. Ancak 1960 yılından sonra güneşin verdiği enerjideki artış durmuş hatta son 30 yıl içerisinde hafifçe azalmıştır. Buna karşılık dünyanın ortalama sıcaklığı artmaya devam etmektedir. Başka hiçbir kanıta bakmasak bile bu grafik dünyada son 30 senede görülen ısınmanın güneşle alakası olmadığını görmemiz için yeterlidir.
Güneşten dünyaya ulaşan enerji miktarı 1978 yılından bu yana uydular aracılığıyla ölçülüyor. Aynı uydular dünyanın yaydığı enerjiyi de ölçme kapasitesine sahipler. Bu ölçümlerin bize gösterdiği, bu ölçümlerin yapılmaya başlandığı günden bu yana güneşten gelen enerjinin neredeyse sabit kaldığı ya da hafifçe azaldığı ama buna kıyasla dünyadan gelen enerjinin çok daha fazla azaldığı yönünde. Dünyanın sıcaklığının sabit kalabilmesi için dünyaya güneşten gelen enerji ile dünyanın uzaya yaydığı enerjinin aynı olması gerekiyor. Eğer dünyaya gelen enerji sabit kalır dünyanın yaydığı enerji azalacak olursa bu aradaki enerji farkının dünyayı ısıtacağı anlamına gelmektedir ki son yarım yüzyılda dünyanın ortalama sıcaklığında görülen 0,4 derecelik artış da bunun bir göstergesidir. Küresel iklim değişikliğinin olmadığını ya da sebebinin insanlık olmadığını iddia edenler bu noktada kaçak oynamaya başlıyorlar: “Ama güneşten sadece görünen ışık gelmiyor ki, aynı zamanda morötesi ve manyetik alan da geliyor, bunlardaki değişiklikler de dünyanın ısınmasına yol açar” diyorlar. Yukarıda dikkat ederseniz görünen ışık ya da morötesi diye bir ayırım yapmadan enerji demeye çalıştık, bunun temel sebebi ölçümü yapan aletlerin sadece görünen ışık değil morötesi de dahil olmak üzere tüm enerjiyi hesaba katıyor olmasıdır. Güneşin manyetik alanındaki değişiklikler de dünyaya gelen kozmik ışınların miktarında fark yaratabilir. Dünyada alt seviyelerdeki bulut oluşumunda etkisi olan kozmik ışınlar da dünyanın ısınmasına sebep olabilir. Alt seviyelerdeki bulutlar kalın ve beyaz olduğu için güneş ışınlarını yansıtır ve dünyayı serinletir, bu bulut miktarındaki azalma da paralel şekilde dünyayı ısıtacaktır. Bunun için dört şeyin aynı anda gözlemlenmesi gerekiyor:
1. Güneşin manyetik alanında uzun vadeli artış
2. Dünyaya ulaşan kozmik ışınlarda uzun vadeli azalma
3. Kozmik ışınların alt seviyelerdeki bulutlara etkisi
4. Alt seviyedeki bulut miktarında uzun vadeli azalma Yapılan ölçümler bu dört noktanın tamamında dünyanın ısınmasına sebep olacak bir farklılık göstermemektedir. Sonuç olarak direkt olarak ölçtüğümüz ya da dolaylı olarak etkilerini gözlemlediğimiz olayların hiçbiri dünyanın sıcaklığında son elli senede gördüğümüz artışı açıklamakta yeterli olmamaktadır. Sona tek bir nokta kalıyor, onun da değerlendirmesini size bırakıyoruz: Üstteki grafiğe baktığınızda iklim değişikliğinin sebebinin karbondioksit miktarındaki artış mı yoksa daha bilmediğimiz ya da anlamadığımız ve hatta ölçemediğimiz bir şekilde güneşte olan değişiklikler mi olduğunu düşünürsünüz?