Televizyon kanalları, gazeteler, internet portalları ve bilimum medya organları, konu, komşu, hısım, akraba, eş dost çeşitli biçimlerde Can Dündar’a adliye önünde yapılan saldırının ardından Dilek Dündar’ı konuşuyor.
Dilek Dündar ne yaptı?
Bir insanı “katil” olmaktan kurtardı mesela.
“Kendilerine kiralık katil tuttular”, “Böyle şey olmaz”, “Gerçekten ateş edilseydi ölürdü”, “Bunların hepsi bir oyun” vb gibi alçak iddia ve saldırıların dışında hepimiz bir kadının katile meydan okumasına şahit olduk. Elinde sadece telefon vardı.
Saldırganın elinde bir silah vardı, silahın içi mermi dolu. Dilek Dündar’ın kalbi vardı… Eli silahlı bir insanın üzerine atlayıp yakasına yapışacak kadar cesareti olması için bir insanın kocaman bir kalbi olması gerekir. O da Dilek Dündar’da varmış hepimiz gördük.
Şimdi herkes onu konuşuyor. Şimdi herkes Dilek Dündar’ı düşünüyor. Ve şimdi herkes onun yerine kendini koyuyor. “Ben olsaydım yapar mıydım, yapabilir miydim?” diye soruyor. Bu sorunun yanında bir büyük sevgi, saygı ve şükran duyuyor herkes. Saldırganın adı Murat Şahin birkaç güne kalmaz adı sanı unutulur. Can Dündar’a adliye önünde saldıran biri vardı, kimdi o denir? Ama Dilek Dündar’ın adını kimse unutmayacak.
Dilek Dündar’ın yaptıklarının hepsi refleks olabilir. Bir anlık şaşkınlıkla yapılmış olabilir. Ne yaptığını, nasıl yaptığını tam olarak kendisi de hatırlamıyor olabilir. Ve bu da çok normaldir. Hiç kimse eğer koruma değilse kendisine ya da yakınındaki birine bir silah doğrultulduğunda ne yapacağının, nasıl davranacağının provasını daha önceden yapmaz. Ve refleks dediğimiz şey kalbimizin, aklımızın bize yaptırdığı ilk şeydir. Yani temiz bir kalbiniz, sağlam bir vicdanınız yoksa kimse için silahlı bir adamın önüne atlamazsınız.
Dilek Dündar saldırganın yakasına yapışarak bize meydan okumayı gösterdi.
Kadınların kaç çocuk yapacağına, nerede ne zaman güleceğine, saat kaça kadar sokakta kalacağına, nerede, ne zaman çalışacağına, ne kadar güleceğine, kiminle nerede olacağına karar verilerek evlere hapsedilmeye çalışıldığı ülkemde zulmün yakasına yapışacak ve boyun eğmeyecek kadınlar olduğunu gösterdi.
Bir kadının sevdikleri için nasıl gözünü karartabileceğini ne kadar cesur ve soğukkanlı olabileceğini gösterdi.
Bir kalbin bir silahtan ne kadar güçlü olduğunu cesaret için mermiye değil yüreğe ihtiyaç olduğunu gösterdi.
Dilek Dündar bize bu ülkenin bizi öldürmek isteyenlerin değil bizim ülkemiz olduğunu gösterdi.
Dilek Dündar’ın saldırganın yakasına yapışması “Kanlarımızla duş” yapmak isteyenlere, ipimizi çekmek isteyenlere, sesimizi kesmek isteyenlere” yanıttır. Bizi yenemezsiniz. Çünkü Dilek Dündar’dan daha çok var… Yakanıza yapışacak ve bu ülkeyi ölüm ülkesi haline getirmenize izin vermeyeceğiz. Yakanızdan düşmeyeceğiz…