Bundan tam 18 ay önce yani 29 Mayıs 2018'de Gazi Üniversitesi Tekstil Tasarımı Bölümü 2. sınıf öğrencisi Şule Çet, Çankaya'da bulunan bir plazanın 20. katından 'düşerek' hayatını kaybetti. Kayıtlara 'intihar' olarak geçecek olan olay Şule'nin arkadaşlarının Evrensel gazetesine gönderdiği bir mektupla başka bir hâl aldı. Arkadaşları, Şule'nin intihar ettiği bilgisinin doğru olmadığını söyleyerek, cinayet şüphesine dikkat çekiyorlar ve şöyle diyorlardı: "Biz arkadaşları olarak gittikçe artan kadın cinayetlerine bir yenisinin eklenmesi ve bu kişinin Şule olmasından dolayı derin bir üzüntü içindeyiz. Lütfen sesimizi duyun."
Şule Çet 20. kattan atlamamıştı, Şule'yi canavarca itmişlerdi. İki erkek ve eril anlayışa karşı Şule'nin arkadaşlarının, babasının inadı, inanılmaz çabası tam 1,5 yıl sürdü. Bu inada kadın örgütleri eklendi. Arkadaşları ve ailesi önce dava açılması için uğraştı. Aylarca Adli Tıp Raporu beklendi. 3 kez savcı değişti. Dava durduruldu. O inatçı arkadaşlar pes etmedi. Gece gündüz, sabah akşam herkese ulaşmaya çalıştı. Şule sadece arkadaşlarının ya da ailesinin değil milyonların kardeşi, kızı, arkadaşı oldu. Çünkü arkadaşları bize Şule'yi kardeş yaptı. Arkadaşları bize Şule'yi anlattı. Şule'nin sesi oldu. Onun atılırken duyuramadığı çığlığı oldu. Tüm ülkeye yayıldı. Şule için adalet talebi yurdun dört bir yanına yayıldı. Sadece arkadaşlarının tanıdığı, ailesinin sarıp kokladığı genç kadın hepimizin evine misafir oldu. Hepimizin derdi, tasası oldu. Arkasına eril yargıyı alan iki erkek aylar boyunca "Biz bir şey yapmadık" dedi.
18 ay boyunca o iki erkek 'masum' olduğunu iddia etti. Statülerini, ne kadar iyi insanlar olduklarını anlatıp durdu.
O iki erkeğin avukatı, Şule'nin özel hayatını didik didik etti. 23 yaşındaki genç bir kadın için bel altı söylenecek ne kadar söz varsa söylendi.
"O saatte orada ne işi vardı?"
"Kadın mı kız mı?"
"İçkili miymiş?"
"Üstünde ne vardı?
"Erkek arkadaşı eve gelir miydi?"
Alt alta yazılan, bir insana sorulmasının akıldan geçirilmesi bile yüz kızarmaya neden olacak bütün sorular, algı yönetme çabaları duruşma salonunda yer aldı. 'İyi aile çocukları olan iki erkek' karşısında çalışmak zorunda olan öğrenci bir kadının ölüsünün bile kazanma şansı zordu. Hem de çok zordu. Arkadaşları yılmadı, kadınlar yılmadı. Hem de haklarında açılmak istenen soruşturmalara, sanık avukatlarının ithamlarına, suçlamalarına rağmen…
Onlar bize Şule'yi kardeş yaptılar… Çünkü Şule tüm kadınların hikayesinin bir parçasıydı… Öldürülen tüm kadınların iziydi Şule… Yaşayan tüm kadınların başına gelmesi muhtemel bir cinayetin kurbanı.
4 Aralık günü Şule'nin ailesi ve arkadaşları için takvime duruşma gününden başka bir not düşüldü. Çağatay Aksu'ya cinayetten müebbet hapis, tecavüzden 10 yıl hapis; Berk Akand'a, 18 yıl 9 ay hapis cezası verildi. Şule'nin tüm hayatını didik didik edip dalga geçer gibi savunmalar yapan sanıklara verilen 'iyi hal' uygulanması mahkemenin ayıbı olmakla birlikte bu dava inadın, ısrarın ve cesaretin kazandığının resmidir.
Sevinçten ağladık biz… Gizli gizli ağladık. Açık açık ağladık… Çünkü bir kız kardeşimizin katilinin cezalandırılmasına çok az tanık oluyoruz. Aynı gün Şule ile aynı yaşta başka bir kadının cenazesi kaldırıldığı için acımızdan ağladık. Ceren Özdemir evinin önünde bıçaklanarak öldürüldü. Katili dışarıda…2019 yılında 400'ün üzerinde kadın öldürüldüğü için öfkemizden ağlıyoruz… Şule için sağlanan adaleti öldürülen tüm kadınlar için istiyoruz… Birlikte olduğumuzda, yan yana durduğumuzda, soluk verdiğimizde bunu yapabileceğimizi gördük. Bir tek kadının daha ölmesine, tek bir kadının katilinin rahat rahat dolaşmasına tahammülümüz yok!
Aylar boyu bıkmadan usanmadan inatla paylaşımlar ve çağrılar yapan "Şule Çet İçin Adalet" sosyal medya hesabı dava sonucunda şunları yazdı: "1,5 yıldır verdiğimiz mücadele ile Şule'nin huzurla uyumasını başardık. Bu başarı hepimizin başarısıdır. Şule için en ufak katkısı olan herkese teşekkür ederiz. Hepinizin güzel yüreklerinden, güzel kalplerinizden öperiz."
Asıl biz sizin kalbinizden öperiz… İyi ki vardınız, iyi ki varsınız…