Bütün demokratik devletlerin korumakla zorunlu olduğu asgari insan haklarını tanımlayan Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi gereğince "Bütün insanlar özgür, onur ve haklar bakımından eşit doğarlar... Herkes ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasal veya başka bir görüş, ulusal veya sosyal köken, mülkiyet, doğuş veya herhangi başka bir ayrım gözetmeksizin bu Bildirge ile ilan olunan bütün haklardan ve bütün özgürlüklerden yararlanabilir."
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'ın eşcinsellik, nikahsız beraberlik ve HIV taşıyıcıları için sarf ettiği sözler; bu toplumsal gruplarla ilgili ayrımcılık içermekte ve kötülüklerin kaynağı olarak hedef gösterdiğinden, nefret söylemi niteliğindedir. Adalet Bakanı ve Cumhurbaşkanı tarafından, Ali Erbaş'ın beyanları savunulmuş ve eleştiri yönelten barolar suçlanmıştır.
İktidar yetkililerinin bu beyanları, yargıya talimat niteliğindedir. Nitekim, Ankara ve Diyarbakır Baroları hakkında, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'ın bu sözlerini, Anayasa ve uluslararası sözleşmeler bağlamında eleştiren açıklamaları nedeniyle soruşturma başlatılmıştır.
Hatırlatmak isteriz ki; Ali Erbaş, söz konusu ifadeleri Diyanet İşleri Başkanı sıfatıyla, bir kamusal gücü kullanarak sarf etmiştir. Bu yanıyla devleti bağlayıcı niteliktedir. Cumhurbaşkanı ve Adalet Bakanının aynı söylemi savunmuş olması, temel insan haklarını olduğu kadar, demokratik devletin en önemli temellerinden biri olan laiklik ilkesini de ağır bir şekilde ihlal etmiştir.
Baroların, Avukatlık Kanunu 76. maddesi uyarınca, insan haklarını ve hukuk devleti ilkesini korumak için her türlü girişimde bulunmaları hem yetkileri, hem de sorumluluklarıdır. Her kurumu bağlayıcı nitelikteki Anayasa'nın 2, 10 ve 136. maddeleri, AİHS 13. maddesi ve İstanbul Sözleşmesi gereğince, hangi nedenle olursa olsun, devleti temsil eden hiç kimse, kamu gücünü kullanırken; dinsel nedenlerle belirli toplumsal kesimleri suçlayamaz, hedef gösteremez. Baroların bunu hatırlatması görevleri gereğidir.
Bağımsız yargının kurucu unsuru olan bağımsız savunma makamının örgütü konumundaki barolara açılan soruşturmalar, baroların bağımsızlığına ve dolayısı ile yargı bağımsızlığına da müdahaledir; kabul edilemez. TBB başkanının ise, Ankara Barosu'nu itham eden cümleler kurması, avukatlık ve demokratik değerlerle en küçük bir bağının kalmadığını gösteren yeni bir adım olmuştur.
İnsan haklarını ve anayasal ilkeleri her koşul altında savunan barolarla dayanışma içinde olacağımızı kamuoyuna duyuruyoruz.
Siyasi iktidarın avukatlık mesleğine ve barolara müdahalesine izin vermeyeceğiz. Hukuksuz soruşturmalara karşı Baroların yanındayız.
Avukat Hakları Grubu, Avukat Hareketi, Avukatlar Sendikası, Çağdaş Avukatlar Grubu (ÇAG), ÇHD İstanbul şubesi, Demokrasi İçin Hukukçular, Hukukta Sol Tavır Derneği, Katılımcı Avukatlar (KAV), Kartal Hukukçular Derneği, ÖHD İstanbul Şubesi, Özgürlükçü Demokrat Avukatlar (ÖDAV), Sosyal Hukuk