İktidar gündemi başka yere çekmek, farklı konuları konuşturmak, tartıştırmak istiyor ama memleketin derdi başka.
İktidar kanadı, özellikle küçük ortak beka sorununu dilinden eksik etmiyor , "Beka meselemiz" deyince akan suların durmasını istiyor. Çoğu meseleyi bekamız olarak sunuyor.
Bugün ben de onların diliyle konuşayım. Bugünün beka meselesi ne PKK terörüdür, ne FETÖ'dür, ne başka bir şeydir.
Nedir?
Ekonomik krizle birlikte her geçen gün artan ve önüne geçilmesi uzun süre imkansız hale gelen işsizliktir.
Dikkat ederseniz bu mesele çoğu kanalın tartışma programlarının gündemine girmiyor / giremiyor. Büyük yoksulluk, büyük umutsuzluk, gençlerin hayal kırıklığı, kimsenin yarınını görememesi, yılgınlık, bitkinlik…
Beka sorunumuz haline geldi.
Sabah akşam beka diyenlere sesleniyorum; günümüzün asıl beka sorunu bu!
"Ooo, Türkiye kaç kriz gördü, kaç defa dibe vurdu çıktı" demeyin. Bu çok farklı. Çünkü krizin üzerine Koronavirüs salgını geldi. İktidar tuş oldu; resmen havlu attı.
Yüksek kur, yüksek faiz, yüksek enflasyon üçlüsüne yakalandı. Bir ara "Dış güçlerin saldırısı, üst akılın oyunu, dik duran Türkiye'yi dize getirme hamleleri" diyerek maçı idare ediyordu ama maçın idare edilecek hâli kalmadı.
18 Mart'ta Merkez Bankası Para Kurulu toplanacak. Faizi artırsa piyasa duracak, artırmasa dolar / Euro yükselecek enflasyona baskısı artacak. Enflasyon zaten yüzde 17'lere yelken açtı, daha da azacak.
Çıkış yolu yok!
Yok diyorum çünkü mesele ekonomik değil, siyasi. Çözüm ekonomi kurmaylarında veya ekonomi biliminde değil, siyasette.
Çıkış yolu yok derken bu iktidar, bu yönetim için yok. Sokaklar çetelere teslim edilmiş. Daha öncekileri tek tek saymayayım. Halk TV 'de yorum yapan Levent Gültekin'e yapılan saldırıyı gözünüzün önüne getirin.
Resmen linç girişimiydi…
Gazetecilerin fikirleri nedeniyle şiddette maruz kaldığı ülkeye yabancı sermaye gelir mi, yabancı parasını yatırır mı? Ülkenin ana muhalefet liderine de linç girişimi oldu, linç etmek isteyenler ağır cezada yargılanmıyor.
Neden?
Nedeni belli, iktidar basit bir saldırı olarak görülmesini istedi de ondan.
Fiiliyat buysa siz istediğiniz kadar süslü cümlelerle reform paketi açıklayın, yabancı gelmez. Yabancı gelmeyince para girişi olmaz, para girişi olmayınca ülke kendi içinde kıvranıp durur.
Enflasyon yükselir, kur artar, para değersizleşir, yoksulluk yaygınlaşır, işsizlik sıradanlaşır, şiddet artar, öfke kabarır, gençler yarınlardan umudunu keser.
Olan gençlere olur.
Bir ülke için asıl beka meselesi budur.
Ve daha kötüsü iktidar bu durumdan çıkmak için otoriter / baskıcı yönetim yoluna girerse (Türkiye'nin içinde bulunduğu durum budur) hayat daha da çekilmez hale gelir.
Çıkış yolu yok, dedim ama bu iktidar için yok. İktidar bir gecede izlediği politikanın tam tersini yapmayacağına göre yapsa bile inandırıcılık sorunu yaşayacağına göre onun için yok.
Ama ülke için var.
Çıkış yolu belli, oklar orayı gösteriyor: Rejimin / sistemin ve iktidarın değişmesi.