Cumhurbaşkanı'nın 180 derece fikir değiştirmesini, oyuna gelmem yaklaşımından, en önde saf tutmasına geçişini, Ayasofya'nın apar topar (perdeler gerilerek) camiye çevrilmesini, açılışın gövde gösterisine dönüştürülmesini, Diyanet İşleri Başkanı'nın kılıçla hutbe vermesini, isim vermeden sinsice Atatürk'ü lanetlemesini nasıl yorumlamalıyız?
a. Bir taşla birden fazla kuş vurulmak istendi.b. Üzüm yemekle birlikte bağcı da dövülmek istendi.c. CHP, din tartışması üzerinden, cami üzerinden mindere çekilmek istendi.d. Hepsi.
Cevap açık ve net: Hepsi.
Açıklayalım.
AKP'nin, bu sayede üzerine ölü toprağı serpilen tabanının silkinmesini sağlamak, seçmeninde heyecan dalgası yaratmak istediği yadsınamaz gerçek.
Fırsat bu fırsat denilerek siyasal İslamcılar'a selam da çakıldı.
Bu yapılırken aynı zamanda Avrupa'ya da "Bize sırt çevirirseniz, Covid - 19 kapsamında güvenli olmayan ülkeler listesine koyarsanız karşılığını bulursunuz" mesajı verildi.
Diyanet İşleri Başkanı'nın elde kılıç kürsüye çıkmasının bir anlamı da buydu.
Gelenekmiş, görenekmiş... Geçiniz bunları, 2020 yılının temmuz ayında verilen o fotoğraf boş değildi.
Böylece tek taşla birden fazla kuş vurulmak istendi.
Bu şekilde üzüm yenilirken, Danıştay'ın 1934 tarihli Bakanlar Kurulu kararını hukuka aykırı bularak iptal etmesiyle, Cumhurbaşkanı'nın o kararı tarihe ihanet olarak yorumlamasıyla, Diyanet işleri Başkanı'nın hutbede; "Fatih Sultan Mehmet Ayasofya'yı cami olması için vakfetti. Bizim inancımızda vakıf malı dokunulmazdır, dokunanı yakar! Vakfedenin şartını çiğneyen lanete uğrar" sözleriyle bağcı da dövülmüş oldu.
B şıkkı da yerine getirildi.
Bir başka amaç da CHP'nin tahrik edilmesi, provoke edilmesi sahaya çekilmesi, AKP'nin istediği minderde güreşe tutuşmasının sağlanmasıydı.
Yani C şıkkı.
Ekonomi minderi işini gelmezdi.
İşsizlik /istihdam minderi işine gelmezdi.
Dış politika minderi işine gelmezdi.
Hatta spor minderi bile, futbol minderi bile işine gelmezdi AKP'nin.
Bu sebeple CHP'yi İslam/cami/mümin minderine çekmek istedi. Ayasofya'nın yeniden camiye dönüştürülmesi üzerinden büyük bir tartışma açmaya niyetlendi. Çünkü Ayasofya'yı müzeye çeviren Atatürk ve CHP kadrolarıydı.
CHP tuzağa düşmedi.
Ayasofya'yı cami yapamazsınız, Atatürk'ün aldığı kararı çiğneyemezsiniz diye ortaya çıkmadı. Sakin davrandı, "siyasi tercih" olarak yorumladı. Bırakın sert sözleri karşı bile çıkmadı.
Bu olmayınca tahrik başladı, provokatif eylem ve sözler birbirini izledi. Diyanet İşleri Başkanı başroldeydi. Zaten uzun süredir AKP'nin üyesiymiş gibi, yöneticisiymiş gibi davranıyor.
Cuma hutbelerinde üstü örtülü AKP'nin görüşlerini dillendiriyor. AKP propagandası yaptırıyor!
Atatürk'ü ima ederek lanete uğrar demesi açık provokasyondu.
CHP bu oyuna gelmedi. Tahriklere kapılmadı.
Avrupa da Ayasofya'nın açılmasını dert etmeyince beklenen olmadı. Oysa AKP'nin hayali başkaydı. Ayasofya üzerinden gündem oluşturmak ve sürdürmek niyetindeydi.
Ayasofya üzerinde içte ve dışta keskin tartışma yaratmayı umuyordu.
Olmadı.
Oysa bu uğurda Covid - 19'la mücadeleye bile ara vermeyi göze almıştı.
Oysa bu uğurda virüsün yayılma tehlikesine rağmen 350 - 400 bin kişinin Sultanahmet meydanına doluşmasına ses çıkarmamıştı.
Ama beklentiler boşa çıktı. Ayasofya balonu elde patladı.