Dünkü yazıda "Dip dalga seçim diye bastırıyor... Dip dalga değişim istiyor" dedim, anında tepki geldi.
Dediler ki, "Sözcü gazetesini gördün mü, CHP Lideri Kılıçdaroğlu'nun demecini okudun mu? O bile erken seçim istemiyor. İşsizliğin felaket boyutlara ulaştığı dönemde seçimi dillendirmenin doğru olmadığını söylüyor..."
"Olabilir" dedim.. Ben; "çıkış yolu bulamayanlar, Türkiye'nin iyiye gitmediğini düşünenler, değişimin şart olduğunu savunanlar seçim istiyor" dedim.
Meseleyi bir de şöyle anlatayım. Devasa Türkiye gemisi dünya denizinin ortasında hareketsiz duruyor. Motorları istop etmiş, yavaş yavaş sürükleniyor, deniz patlarsa, fırtına çıkarsa akıntıya kapılıp savrulacak. Motorun çalışması lazım, motorun çalışması için motora güç verilmesi lazım. Motorun ateşlenmesi lazım.
Enerjiyi verecek olan, motorları yeniden devreye sokacak olan seçimin verdiği güçtür. Siyasal iktidarlar ya yerlerini koruyarak bu güçü sağlarlar, ya da anahtarı başkasına teslim ederler. Her iki durumda da geminin motoru çalışmaya , pervaneleri dönmeye başlar.
Türkiye'nin ihtiyacı olan bu. Bir yıl içinde neredeyse 10'a yakın reform paketi açıklandı, birinin ciddi katkısı oldu mu? 10 paket daha açıklansa fayda sağlar mı?
Hayır, olmaz diyorsanız demek ki başka şey lazım. O şey ne?
Demokratik ülkelerde seçim.
* * *
Gelelim Kılıçdaroğlu'nun sözlerine.. Bence, Kılıçdaroğlu siyaseten seçim istemiyor. Seçim istedi, dolar bu sebeple fırladı, enflasyon bu yüzden azdı, faizler seçimi duyunca coştu dedirtmemek için "erken seçim gündemimizde yok" diyor. İktidar, faturayı kendisine çıkarmasın diye.
Demecinin devamını okuyalım.
"Tek adam rejimi uygulaması Türkiye'ye hiç fayda getirmedi" demiş.
"Ne söyledilerse 180 derece farklı çıktı" demiş.
"Türkiye hanedan yönetimine döndü" demiş.
"Bu rejim Türkiye'yi dünya sıralamasında geriye düşürdü , ekonomik, siyasi, demokrasi, basın özgürlüğü, kadın -erkek özgürlüğü açısından geriye düşürdü" demiş.
"Tek adam rejiminden süratle çıkmamız gerekiyor" demiş.
"Bu çıkışı demokratik yollarla yapacağız" demiş.
Demokratik yol dediği ne?
Seçim.
Kılıçdaroğlu'nun hem tek adam yönetimi nedeniyle bu haldeyiz, ekonomiyi yönetemiyorlar, aldıkları kararlar yanlış diyecek.. Hem de ekonomi düzelene, işsizlik sorunu çözülene kadar tek adam iktidarı kalsın diyecek hali yok.
Tersini düşünüyorsa çelişki içindedir. Gerçekten bu iktidarla düzlüğe çıktıktan sonra seçime gitmemiz gerektiğini savunuyorsa sözleri arasında tutarsızlık var. Çünkü "Freni patlamış bir kamyonda 82 milyon yokuş aşağı gidiyoruz" diyen kendisi. Hal buysa, frene kim basacak, kamyonu kim durduracak?
Bence Kılıçdaroğlu siyaset yapmış. Erken seçim gündemimizde değil diyerek, parti olarak talep etmeyeceklerini, bastırmayacaklarını söylüyor. Seçimi gizli gizli istiyor!..
Peki, seçim gündemde yoksa, seçim Türkiye'nin ihtiyacı değilse, liderlerin dilinden neden seçim sözcüğü hiç düşmüyor?
Cumhurbaşkanı 2023 hazırlığından söz etti. CHP Lideri erken seçimin gündemlerinde olmadığını söyledi. MHP Lideri Bahçeli Türkiye'nin seçime ihtiyacı olmadığını savundu.
Demem şu, bu bayramda bile siyasetin dilinde seçim vardı. Çünkü onlar da dipten gelen seçim baskısını, dipten gelen değişim talebini görüyor.
Bu dalganın önünde durmak zor.
Birinci sorum şu; AKP iktidarı Cumhurbaşkanı seçimini neden 16 ay önceye aldı, neden baskın seçime gitti?
İkinci sorum da şu; Seçimi siyasetçiler mi belirler mecbur mu kalırlar?