Türkiye Futbol Federasyonu (TFF), Süper Lig kulüplerinin harcama limitlerini belirleyip, ilan etti.
Futbol Federasyonu’nun siyasetten bağımsız hareket edemediğini, her adımının iktidar tarafından planlandığını biliyoruz.
Ve öyle görünüyor ki zamanında Fethullahçıların yapamadığını, şimdi Federasyon aracılığıyla yapmak peşindeler.
UEFA’nın "finansal fair play" ilkeleri yerine, TFF kendi ilkelerinin uygulanması kararı almıştı. Böylece Türk futbolu kurtulacaktı!
Buna niye gerek duyuldu, niye Avrupa’daki başka ülkelerin federasyonları böyle bir işin peşine düşmediler?
Sayısı üç – beşi geçmeyen ülkelerde kulüpler Türkiye’dekilerden daha iyi yönetiliyor olabilir ama hepsinin de sütten çıkma ak kaşık olmadığı bir sır değil.
TFF’nin yapmak istediği şey çok açıktı.
Bankalar ile en geç beş yıl içinde uygulanamaz hale gelecek yapılandırma anlaşmalarını imzalayacak kulüpleri, kayyumun kucağına atmak, sonra da uygun para verene kulüpleri devretmek!
Bankalar ile Federasyon’un kulüplere dayattığı "yeniden yapılandırmaya" Fenerbahçe’nin itiraz etmesinin nedeni buydu.
Beşinci yıl borç anaparasının yüzde 80’ini ödemek zorundan kalacak hangi Süper Lig kulübü ayakta kalabilir?
Bu açık plana itiraz eden iki kulüp, Fenerbahçe ve Kasımpaşa’nın düşük limitler ile cezalandırılmasının anlamı budur.
Kasımpaşa, Süper Lig’in kârlı tek kulübü ama en az limit de ona tanınıyor.
Galatarasay’a geçtiğimiz yılki Şampiyonlar Ligi gelirleri nedeniyle en lüksek limit tanınıyor ve bazı saflar da buna seviniyor.
Bu Galatasaray’a kurulmuş çok açık bir tuzak ve bunu nasıl olup da göremiyorlar?
Bu yıl Şampiyonlar Ligi geliri elde edemeyecek Galatasaray’ı, gelecek sezon, bilemedin öteki sezon bir kayyıma teslim etmelerinin önüne ne geçecek, gerçekten merak ediyorum.
Önceki gün açıklanan limitlere dönersek Fenerbahçe’nin bırakın transfer yapmayı, mevcut kadrosunun üçte ikisini göndermesi gerekiyor.
Buna uymaz ise Fenerbahçe’yi bekleyen ceza lige eksi puanla başlamak.
Yeni transferini de Federasyon’a tescil ettirmesi mümkün değil.
Fenerbahçe’ye iki seçenek bırakılmış bulunuyor: Kırk katır mı, kırk satır mı?
Ya bankalarla anlaşma tuzağına düş ya da ligi oyna küme düş.
Ali Koç yönetimine önerim, Fenerbahçe’nin bu oyunun bir parçası olmayacağını olanca açıklığıyla vakit geçirmeden açıklamalarıdır.
Fethullahın kumpaslarına teslim olmayan bir kulübün ve taraftarlarının, Federasyon’da siyasetin oyuncağı olmuş çapsızların oyunlarına da teslim olmayacağını dost, düşman herkes bilmelidir.
Bırakın bu ligi oynamak istedikleri kulüplerle oynasınlar.
Fenerbahçe’nin olmadığı bir ligi, hangi yayıncıya, kaça satarlar, onu da kendileri düşünsünler.
* Futbol Federasyonu, Süper Lig kulüplerinin transfer harcama limitlerini açıkladı.
Peşin olarak söyleyeyim ki bu limitlerle iddialı kadrolar kurabilecek transfer filan yapılamaz.
Ve bu limitlerle Galatarasay’dan başka bir kulüp de transfer yapamaz.
Geçen sezonun ara transfer döneminde bu limitler vesilesiyle ve Damat Bakan’ın teşvikiyle Trabzonspor’a sağlanan avantajı da dikkate almak gerek tabii.
Trabzonspor, şu anda Süper Lig kulüpleri arasında en az transfere ihtiyaç duyan takım durumunda.
Mükemmele yakın bir kadroları var ve kendilerine tanınan limitler içinde kalarak eksikliklerini kolayca tamamlayabilirler.
* "Trabzonspor, önümüzdeki sezonun şampiyonluk için tek adayıdır" gibi iddialı bir cümle kuracağım.
Böyle düşünmemin Damat Bakan ile filan ilgisi yok.
21 takımlı, milli maçlar ve Avrupa Kupaları için sıkıştırılmış bir fikstürle oynanacak ligde, Avrupa Kupaları’nda olmamak çok büyük bir avantaj.
Ve Trabzonspor bu kez yarı yolda hoca değiştirmek gibi bir hata yapmaz ise şampiyon olabilir.
* 21 takımlı Süper Lig’in bir sonucu da kulüplerin yayın havuzundan alacakları payın düşmesi olacak.
Yayın havuzundan gelecek parayı azaltacak tek faktör de bu değil elbette. Yayın hakları, artık eskisi kadar para etmiyor ve etmeyecek.
Bu eksikliği kapatacak bonkör bir devlet de artık yok çünkü Hazine tam takır, kuru bakır.
Şampiyonluk yarışı içinde sonuna kadar kalmayı başarabilen büyük takımlar eksikliği belki gişe geliri ile telafi etme olanağını bulabilirler ancak zaten ortalama 3 – 4 bin kişiye oynayan Anadolu takımlarının bütçelerinde bir delik daha oluşacak.
* Futbol Federasyonu, yükselme grubunda final oynayan ve Birinci Lig normal sezonunu üçüncü bitiren Demirspor’un Süper lige alınmasını isteyen Adana Büyükşehir Belediye Başkanı’na çok kızdı.
Meğerse onlara kimse emir filan veremezmiş!
Federasyon’un bu açıklamasını okuduğum günden beri gülmeme engel olamıyorum.
Oysa Demirspor da lige alınmış olsaydı, 22 takıma çıkacak ligde hiçbir şey değişmeyecekti.
Hem de her hafta bir takımın maçsız geçmesi gibi bir saçmalık yaşanmayacaktı.
* "Pandemi sürecinin" Kayserispor, Malatyaspor ve Ankaragücü’nü etkilerken nasıl olup da diğer liglerdeki takımları etkilemediğini hâlâ anlayabilmiş değilim.
Bu konuda yalnız olmadığımı da biliyorum.
Futbol Federasyonu bir açıklasa da öğrensek : Nasıl oluyor da oluyor?