CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, parti toplantısındaki uzun konuşmasının yarattığı genel izlenim, Cumhurbaşkanı adaylığını ilan ettiği yönünde oldu:
“Şunu da artık bilmek zorundayım, siz gerçekten benimle birlikte misiniz? Bazılarınızın sesi çıkmıyor, bazılarınızın da isteyerek veya istemeyerek zarar verdiğini de görüyorum. Artık karar verin. Bu halk düşmanlarını beraber yenecek miyiz, yenmeyecek miyiz? Benimleyseniz, benimle olduğunuzu artık hissetmek istiyorum. Sırtımı size yaslayacağımı bilmek istiyorum.”
Hatırlarsınız, Kılıçdaroğlu daha önce de şöyle bir cümle kurmuştu:
“Vatanı satanlarla kavga edeceğiz ya bana katılın ya da şu anda yolumdan çekilin!”
Türkiye gibi, parti içi demokrasinin hiç gelişmediği bir ülkede bir genel başkanın, partililerine, milletvekillerine böyle seslenmesi yadırganacak bir durum aslında.
“Tıpış tıpış oy vereceksiniz” pozisyonunu değiştirmiş.
Kılıçdaroğlu’nun son yaptığı “çağrının” tonu, ilkine göre daha yumuşak.
İlki bir tür “kesin yol ayrımı” çağrısıydı, ikincisi “hadi artık arkama geçin” çağrısı.
İlk sert uyarı çok etkili bir sonuç yaratmamış olmalı ki Kılıçdaroğlu bu kez “benimleyseniz bunu hissettirin” diyor.
Tablonun tuhaf olduğunu söylemek zorundayım.
Kemal Kılıçdaroğlu, Altılı Masa adı verilen muhalefet cephesine aday adaylığını ilan ederken anlıyoruz ki kendi partisi içinde birileri “sessiz kalıyor” ya da “zarar veriyor”!
Konuşanlar mı zarar veriyor, konuşmayanlar mı zarar veriyor, burası biraz muğlak.
Kılıçdaroğlu, bir araya getirmek için olağanüstü çaba gösterdiği bir masa ortada dururken, bu masayı rahatsız edecek konuşmaları kastediyor olmalı.
Bugüne kadar yapılan açıklamalar, adaylık konusunun masada hiç görüşülmediği, adayı da altı liderin ortaklaşa tespit edeceği yönünde idi.
Kılıçdaroğlu, bu girişimiyle altı lidere kendi adaylığını açıklıyor.
Zaten uzun süredir de seçimden sonra yapılacaklar ile ilgili olarak “birinci tekil şahıs” konuşuyor.
Eskinin “biz” diyen CHP Genel Başkanı bir süredir “ben” zamirini kullanıyor.
Bu durumda kendisi de “konuşmuş” oluyor ama belli ki bu konuşmasının masaya zararı olmayacağı kanısında.
Kılıçdaroğlu’nun konuşmasının ardından “olağan adaylardan” iki büyük şehir belediye başkanı, destek açıklaması yaptılar.
Altılı Masa’nın ikinci büyük partisinin lideri de “şükran” açıklaması yaptı, “sülaleme vasiyet ettim” dedi.
Bu sözler, Akşener’in Kılıçdaroğlu’nun adaylığına açıktan karşı çıkmayacağını düşündürtüyor.
Türk siyasetinde, büyük sözlerin sahipleri tarafından yenildiğine de çok rastlanıyor ancak Akşener’in bu konuda samimi olduğunu düşünmemiz için çok neden var.
Bu çıkıştan sonra önümüzdeki masa toplantısından nasıl bir karar çıkacak, şu an için bir şey söylemek zor.
Ancak Ali Babacan’ın “önce yol haritası” önerisi olduğunu, ekim ayı başındaki toplantıda bu konunun görüşüleceğini de biliyoruz.
Adayın artık belirlenmesini zorlayan şey de bu yol haritası meselesi olmalı.
Cumhurbaşkanı adayı, liderlerin dışında olacaksa, bu konunun konuşulup karara bağlanacağı ve ayrıntıların görüşülmesi için harekete geçileceği bir toplantıda adayın olmaması zaten tuhaf bir durum olur.
Onun için Kılıçdaroğlu’nun adaylığını zımnen açıklaması da anlamlı hale geliyor.
Geriye kalıyor en kritik soru: Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ı Cumhurbaşkanlığı seçiminde yenebilir mi?
Şahsen bugünkü tablo itibariyle “yener” diyene de “yenemez” diyene de itibar etmem.
Kampanya başlamadan, bütün adaylar ortaya çıkmadan yapılan, yapılacak araştırmalar bir eğilimi gösterir ancak yanıltıcı da olabilir.
Bizim memlekette araştırmaların manipülasyon için çarpıtıldığına da çok tanık olduğumuzu hatırlatayım.
Onun için bugünden sonuç açıklayana inanmam.
Erdoğan 26 milyon oy alarak seçilmişti.
59 milyon seçmenin, geçerli oy kullanan 49 milyon 600 bininin yüzde 52.54’üne karşılık geliyordu.
2023 seçimlerinde yaklaşık 64 milyon seçmen olacak.
Katılımın ve geçerli oyların geçen seçimdeki gibi gerçekleşeceğini varsayarsak 54 milyon oy kullanılacak, yaklaşık 53 milyon oyun yarısından bir adet fazlasını alan seçimi ilk turda kazanacak.
Altılı Masa’nın yanıt bulması lazım gelen üç soru burada yatıyor:
1 – HDP’nin ayrı bir aday ile seçime girmesi ya da üç ve daha fazla ciddi adayın seçimde yarışmasının sonucu, seçimin ikinci tura kalmasına yol açar mı?
2 – Seçim ikinci tura kalırsa, Erdoğan’dan 1 fazla oy alacak aday kim olabilir?
3 – Seçim ikinci tura kalırsa, ilk turda kararsız ya da Erdoğan’a kızgın olduğu için sandığa gitmeyen seçmen, tutum değiştirir mi?
Mehmet Y. Yılmaz kimdir? Mehmet Yakup Yılmaz, 1956 yılında Malatya'da doğdu. İlkokulu Antalya Devrim İlkokulu'nda, orta okul ve liseyi parasız yatılı olarak Denizli Lisesi'nde okuduktan sonra Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İktisat ve Maliye Bölümü'nden 1977 yılında mezun oldu Gazeteciliğe SBF öğrencisi iken 1975 yılında Ankara'da Mehmet Ali Kışlalı yönetimindeki Yankı Dergisi'nde başladı. Derginin Yazı İşleri Müdürlüğü görevini de bir süre yürüttü. 12 Eylül 1980 darbesi öncesinde Türk İş'e bağlı Yol İş Federasyonu ve YSE - İş sendikalarında basın müşaviri olarak görev yaptı, sendika gazete ve dergilerini yayınladı Askerlik görevini Kara Harp Okulu'nda tamamladıktan sonra İstanbul Gelişim Yayınları'nda mesleğe döndü. Gelişim Yayınları'nda Erkekçe ve Bilim dergilerinin Genel Yayın Müdürü Yardımcılığı ve ardından Gelişim TV Dergisi Genel Yayın Yönetmenliği görevlerinde bulundu 1985 yılında Hürriyet'e geçti ve Hürriyet Dergi Grubu'nu kurdu. Tempo, Blue Jean, Playmen gibi dergileri yayınladı. Daha sonra Dönemli Yayıncılık Genel Müdürlüğü görevine getirildi. Ercan Arıklı ile birlikte Dönemli Yayıncılık'ın 1 Numara Yayıncılık'a dönüşmesi sırasında Genel Müdürlük görevini üstlendi. Aktüel, Cosmopolitan, Penthouse, Oya gibi dergilerin kurucu genel yayın müdürü oldu. Bugüne kadar 30'u aşkın derginin kuruculuğunu yaptı. 1995 yılı başında Posta gazetesini yayınladı. Aynı yılın sonunda Fanatik gazetesini, 1996 yılı sonunda da Radikal gazetesini kurdu, genel yayın müdürlüğünü yürüttü. 2000 yılında Milliyet Gazetesi Genel Yayın Müdürlüğü görevine getirildi. Bu görevi 5,5 yıl sürdürdükten sonra Doğan Burda Dergi Grububu'nun CEO'luğu görevini üstlendi. 2005 yılından 2018 Eylül ayına kadar Hürriyet gazetesinde köşe yazarlığı yaptı. Ekim 2018'den itibaren T24'te yazmaya başladı. Gazete köşe yazılarından derlenen "Kırmızıyı Seçtim, Aşk Mavinin Altındaydı", "Benden Selam Söyleyin Bütün Aşklarıma", "Aşktan Sonra Hayat Var Mı", "Şaşırma Duygumu Kaybettim, Hükümsüzdür" isimli kitapları yayımlandı. "Aşk Herşeyi Affeder mi" isimli uzun hikâyesi de kitap olarak yayınlandı. "Türkiye medyasında en çok yayın başlatan gazeteci" olan Mehmet Y. Yılmaz, güncel politik gelişmelerin yanı sıra, deneme tarzındaki yazıları ile futbol üzerine yaptığı yorumlarıyla da biliniyor. |