İstanbul Anadolu 2. Sulh Ceza Hâkimliği tarafından erişim engeli getirilmiştir
Paris Uluslararası Tahkim Mahkemesi'nin kararına göre Irak merkezî yönetimine 1 milyar 500 milyon ABD doları tazminat ödeyeceğiz.
Hepsi bu kadar değil, bu tutar için ayrıca faiz de ödememiz gerekecek ancak bunu hesaplayamadım.
Çünkü bu ceza 2014 – 2018 yıllarını kapsayan bir dönem için ödenecek ve yıllara isabet eden ceza miktarını öğrenemediğim için, faizini hesaplayabilmiş değilim.
Hemen ucuz kurtulduk diye sevinmeyin, hepsi bu kadar da değil. 2018'den günümüze kadar geçen 5 yıllık süre için açılmış bir ikinci dava da devam ediyor ve ilk karara bakarsanız o davada da yüklü bir cezaya çarptırılacağımız kesin gibi. Faizleri de cabası olacak.
Yani neresinden bakarsanız bakın Türkiye, Irak Merkezî Yönetimi'ne 3 milyar 500 milyon dolar civarında bir parayı tazminat olarak ödeyecek.
Bunun nedeni Türkiye'nin, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi'ne (Kuzey Irak Kürdistanı – IKBY) merkezi yönetimden bağımsız olarak yaptığı petrol ihracatına olanak ve zemin sağlaması.
TC Enerji Bakanlığı'nın açıklamasına göre Türkiye, cezayı ödeyeceğini tahkim mahkemesine de bildirmiş bulunuyor.
Kuzey Irak Kürt Bölgesi'nden kamyonlar ya da boru hattıyla Ceyhan'a oradan da gemilerle dünya piyasalarına yapılan ihracatın "kazananları" da var elbette.
AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'a çok yakın bazı isimlerin, tankerler ve sahipleri gizlenen şirketler aracılığıyla bölgeden kaçak petrol taşımacılığı yaptıkları iddiası o günlerde çok tartışılmıştı.
Gazeteci Tolga Tanış'ın "Potus ve Beyefendi" adlı kitabında yer alan belgelere göre, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi'ndeki petrolü taşıma işini 2011'den itibaren Powertrans adlı şirket üstlenmişti.
Tanış'ın kitabında yer alan belgelerde, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın damadı Berat Albayrak da Powertrans adlı şirketin ortaklarından görünüyordu.
2016 yılında yayınlanan Wikileaks belgelerinde de bu yönde bilgiler vardı.
Ancak bu bilgilerin doğruluğu resmen kabul edilmedi, onu da belirteyim.
Povertrans'ın koordinatörü Ekrem Keleş, Albayrak'ın dayısının oğluydu. Şirketin neredeyse bütün yöneticilerinin yolu bir dönem Berat Albayrak'ın yönettiği Çalık Holding'ten geçmişti.
Powertrans 25 Mart 2011 günü kurulmuş ve 18 Temmuz 2011 tarihinde yayınlanan Bakanlar Kurulu kararıyla Kuzey Irak'tan petrol taşıma işinde "tekel" haline getirilmişti.
O günlerde Türkiye'nin "IŞİD petrolüne aracılık yapmakla" suçlandığını da hatırlayalım.
10Haber.net sitesinde yayımlanan habere göre IKBY'nin, Irak Merkezî Hükümeti'nin onayı olmadan ham petrol ihraç etmek için Norveçli DNO adlı şirkete inşa ettirdiği 120 kilometrelik boru hattı Erbil'den, Yumurtalık'a ham petrol taşıyor.
Bu borudan geçen ham petrol Irak'tan çıkışta Fishabur'da ölçüm istasyonuna geliyor. Burada Türk tarafında da bir ölçüm istasyonu bulunuyor. Merkezi hükümet görevlilerinin bulunmadığı bu ölçüm istasyonu Kuzey Irak Kürt petrolünde boru hattıyla yapılan vurgunun başlangıç noktası.
İddialara göre hattan geçen petrol miktarı düşük gösteriliyor ve Türkiye'deki son durakta da aynı işlem yapılıyor. Elde edilen kazanç da hem Türkiye'deki hem de Kuzey Irak Kürt bölgesindeki iş ortakları arasında pay ediliyor.
Gördüğünüz gibi "win – win" durumu var. Havadan para kazananlar böyle söylemeyi sevdikleri için ben de öyle yazdım, Türkçesi "kazan – kazan" demek.
Bal tutan herkesin parmağını yaladığı bir düzene işaret ediyor ancak burada sadece parmak yalanmıyor, deve, hamutuyla götürülüyor!
Bu bahiste kaybetmek ise Türk milletinin kaderi!
Iraktan petrol kaçıran Kürt yönetimi kazanıyor. Barzani familyasının cepleri doluyor.
Onların iş yaptığı Türk şirketinin hepsi "gizli" sahipleri kazanıyor. Çuvalla götürüyorlar bile denilebilir.
Biz sıradan vatandaşlar ise kaybediyoruz.
Bu beyler ticaret yapabilsinler diye vergilerimizden oluşan 3,5 milyar dolardan fazla bir parayı, ceza diye Irak Merkezi Yönetimi'ne ödeyeceğiz.
3,5 milyar dolar deyip geçmeyiniz.
Bu parayla, TOKİ'nin son deprem konutu ihalelerinde oluşan ballı fiyatlarla 33 binden fazla konut inşa edebilirdik.
Bu parayla olası İstanbul depreminde yıkılacağı tahmin edilen 90 bin binayı yıkıp yeniden yapabilir, 200 binden fazla binayı depreme dayanıklı hale getirebilirdik.
Millî Eğitim Bakanlığı'nın "Okul ve kurumların tahmini yapım maliyetleri" çizelgesine göre 6 bine yakın 40 derslikli okul yapabilirdik.
Sağlık Bakanlığının yaptırdığı 10 şehir hastanesinin maliyetinin 17 milyar lira olacağı açıklanmıştı. Bu ceza tutarıyla yaklaşık 35 şehir hastanesi inşa edilebilirdi.
Herkes kazandı, Türk milleti kaybetti.
Şimdi anladınız mı iktidarı kaybetmemek için Hizbullah ile aynı yatağa girmeye bile neden razı olduklarını!
Mehmet Y. Yılmaz kimdir?Mehmet Yakup Yılmaz, 1956 yılında Malatya'da doğdu. İlkokulu Antalya Devrim İlkokulu'nda, orta okul ve liseyi parasız yatılı olarak Denizli Lisesi'nde okuduktan sonra Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İktisat ve Maliye Bölümü'nden 1977 yılında mezun oldu Gazeteciliğe SBF öğrencisi iken 1975 yılında Ankara'da Mehmet Ali Kışlalı yönetimindeki Yankı Dergisi'nde başladı. Derginin Yazı İşleri Müdürlüğü görevini de bir süre yürüttü. 12 Eylül 1980 darbesi öncesinde Türk İş'e bağlı Yol İş Federasyonu ve YSE - İş sendikalarında basın müşaviri olarak görev yaptı, sendika gazete ve dergilerini yayınladı Askerlik görevini Kara Harp Okulu'nda tamamladıktan sonra İstanbul Gelişim Yayınları'nda mesleğe döndü. Gelişim Yayınları'nda Erkekçe ve Bilim dergilerinin Genel Yayın Müdürü Yardımcılığı ve ardından Gelişim TV Dergisi Genel Yayın Yönetmenliği görevlerinde bulundu 1985 yılında Hürriyet'e geçti ve Hürriyet Dergi Grubu'nu kurdu. Tempo, Blue Jean, Playmen gibi dergileri yayınladı. Daha sonra Dönemli Yayıncılık Genel Müdürlüğü görevine getirildi. Ercan Arıklı ile birlikte Dönemli Yayıncılık'ın 1 Numara Yayıncılık'a dönüşmesi sırasında Genel Müdürlük görevini üstlendi. Aktüel, Cosmopolitan, Penthouse, Oya gibi dergilerin kurucu genel yayın müdürü oldu. Bugüne kadar 30'u aşkın derginin kuruculuğunu yaptı. 1995 yılı başında Posta gazetesini yayınladı. Aynı yılın sonunda Fanatik gazetesini, 1996 yılı sonunda da Radikal gazetesini kurdu, genel yayın müdürlüğünü yürüttü. 2000 yılında Milliyet Gazetesi Genel Yayın Müdürlüğü görevine getirildi. Bu görevi 5,5 yıl sürdürdükten sonra Doğan Burda Dergi Grubu'nun CEO'luğu görevini üstlendi. 2005 yılından 2018 Eylül ayına kadar Hürriyet gazetesinde köşe yazarlığı yaptı. Ekim 2018'den itibaren T24'te yazmaya başladı. Gazete köşe yazılarından derlenen "Kırmızıyı Seçtim, Aşk Mavinin Altındaydı", "Benden Selam Söyleyin Bütün Aşklarıma", "Aşktan Sonra Hayat Var Mı", "Şaşırma Duygumu Kaybettim, Hükümsüzdür" isimli kitapları yayımlandı. "Aşk Herşeyi Affeder mi" isimli uzun hikâyesi de kitap olarak yayınlandı. "Türkiye medyasında en çok yayın başlatan gazeteci" olan Mehmet Y. Yılmaz, güncel politik gelişmelerin yanı sıra, deneme tarzındaki yazıları ile futbol üzerine yaptığı yorumlarıyla da biliniyor. |