Ankara'da silahlı saldırı sonucunda öldürülen eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş soruşturmasıyla ilgili olarak AKP Sözcüsü Ömer Çelik şunu söyledi:
"Bir ölüm üzerinden siyaset yapmaya kalkanlar var. Bu tutum ahlaki değildir. Sonuç olarak emniyet güçleri, bu konunun bütün boyutlarını açığa çıkartacaktır. Emniyet teşkilatı işinin başındadır. Adliye işinin başında, olay tüm boyutlarıyla aydınlatılacaktır."
Ömer Çelik üzülecek belki ama açıklamasının ciddiye alınır bir yönü yok.
Yaşadığımız onca olaydan sonra bu cinayetin de "bütün boyutlarıyla aydınlatılacağına" inanmak mümkün değil.
Çünkü ne polis artık polisliğini biliyor ne de savcılar hukuk adamı.
Onlar partili bürokratlar ve yukarıdan gelecek kaş göz işaretlerine göre hareket edecekler.
Bundan önceki benzeri siyasi amaçlı saldırılarda olduğu gibi polis alelusul bir soruşturma yapacak, savcı yalandan bir iddianame yazacak, hâkim de "böyle iddianame mi olur, şunu düzgünce araştırın" demeyecek.
Cinayetin öfkeli birtakım insanların, kendi başlarına işledikleri bir suç olduğuna inanmamızı isteyecekler.
Daha önceki olaylarda da böyle oldu.
Kemal Kılıçdaroğlu'nu linç girişiminin öfkeli bir vatandaşın marifeti olduğuna inanmamızı istediler.
Gazetecilere, İyi Partili politikacılara karşı yapılan saldırılarda da aynı şey oldu.
Olayların hiçbiri düzgün soruşturulmadı, deyim yerindeyse polis ve savcı marifetiyle örtbas edildi, gerçek suçlular korundu.
Sinan Ateş cinayetinden önce Mersin'deki saldırı ile ilgili iddianameyi Tolga Şardan, dün T24'te yazdı.
Savcı 10 kişinin, üç ayrı özel araç ile Adana'dan Mersin'e gelmesinde, otelde bir gece yatmalarında, istihbaratı toplayıp saldırıyı gerçekleştirmelerinde örgüt izi bulamamış.
Sanıkların parasal ilişkilerini, HTS kayıtlarını takip etmemiş, kimlerle ilişkili olabileceklerini önemsememiş.
Dosyayı hazırlayan polis polisliğinden utanmamış, savcı savcılığından.
Sinan Ateş cinayetinde de olayın aynen bu şekilde soruşturulacağını, gerçek suçluların, azmettiricilerin peşine düşülmeyeceğini göreceğiz.
Bu bir kehanet değil çünkü, gerçek.
Daha işin başında bunun örgütlü bir suç olarak soruşturulmaması kararını verirken sonucunu ilan etmiş oluyorlar zaten.
Daha önceki benzer saldırılardan öğrendiğimiz bir gerçek ve bunu sağlayan güç siyaset!
Ve Ömer Çelik çıkmış karşımıza "siyaset yapmayın" diyor.
Olur tabii, başka emriniz?
Karayolları Genel Müdürlüğü, "otoyol ve köprülere yılbaşında zam yapılmadığını" açıkladı.
"Bu yönde çıkan haberler tamamen asılsız" imiş.
KGM'nin bu açıklaması hem doğru hem yanlış.
Doğru, 2021 yılından bu yana köprü ve otoyol geçiş ücretlerine zam yapılmadı.
Ama yanlış, "katkı payı" diye otoyol ve köprülerin imtiyazlı müteahhitlerine bütçeden ödediğimiz ücretlere düzenli olarak zam yapılıyor.
Her yılbaşında ABD enflasyonuna göre zam yapıldığı yetmiyormuş gibi üç ayda bir kur arttıkça sözleşme ücretlerine zam yapılıyor.
Hükümet, zam yapmayarak vatandaşa iyilik yapıyormuş gibi davranıyor ama aradaki farkı bütçeden ödediği için, emekliye ve memura enflasyonun üçte biri kadar zam yapabilecek para bulabiliyor.
Sonra da çıkıp pişkin pişkin "zam yapmadık" diyorlar.
Eski Hürriyet'in logosunu kullanan gazetede Turan Yılmaz'ın haberinin başlığı şöyleydi:
"6'lı masada hızlandırılmış aday takvimi!"
Bir yıldır döne döne bunu yazdığım için heyecanla haberi okudum.
Olay şöyle cereyan edecekmiş:
Bu ay içinde Altılı Masa iki toplantı yapacak, ay sonunda İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in ev sahipliğinde yapılacak toplantıda "aday için çalışmalara başlanması kararı" alınacakmış.
"Altılı Masa kaynakları" şöyle anlatıyor:
"Adayın ismi değil ancak nasıl belirleneceğine ilişkin yöntem üzerinde çalışmalara başlanır. Her şey yolunda giderse Şubat ayında da aday açıklanabilir."
Bunu okuyunca ferahladım doğrusu, "geç olsun da güç olmasın" diyerek!
Şubat ayına gelindiğinde seçime dört buçuk ay kalmış olacak.
Aceleye ne gerek var ki?
Mehmet Y. Yılmaz kimdir?Mehmet Yakup Yılmaz, 1956 yılında Malatya'da doğdu. İlkokulu Antalya Devrim İlkokulu'nda, orta okul ve liseyi parasız yatılı olarak Denizli Lisesi'nde okuduktan sonra Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İktisat ve Maliye Bölümü'nden 1977 yılında mezun oldu Gazeteciliğe SBF öğrencisi iken 1975 yılında Ankara'da Mehmet Ali Kışlalı yönetimindeki Yankı Dergisi'nde başladı. Derginin Yazı İşleri Müdürlüğü görevini de bir süre yürüttü. 12 Eylül 1980 darbesi öncesinde Türk İş'e bağlı Yol İş Federasyonu ve YSE - İş sendikalarında basın müşaviri olarak görev yaptı, sendika gazete ve dergilerini yayınladı Askerlik görevini Kara Harp Okulu'nda tamamladıktan sonra İstanbul Gelişim Yayınları'nda mesleğe döndü. Gelişim Yayınları'nda Erkekçe ve Bilim dergilerinin Genel Yayın Müdürü Yardımcılığı ve ardından Gelişim TV Dergisi Genel Yayın Yönetmenliği görevlerinde bulundu 1985 yılında Hürriyet'e geçti ve Hürriyet Dergi Grubu'nu kurdu. Tempo, Blue Jean, Playmen gibi dergileri yayınladı. Daha sonra Dönemli Yayıncılık Genel Müdürlüğü görevine getirildi. Ercan Arıklı ile birlikte Dönemli Yayıncılık'ın 1 Numara Yayıncılık'a dönüşmesi sırasında Genel Müdürlük görevini üstlendi. Aktüel, Cosmopolitan, Penthouse, Oya gibi dergilerin kurucu genel yayın müdürü oldu. Bugüne kadar 30'u aşkın derginin kuruculuğunu yaptı. 1995 yılı başında Posta gazetesini yayınladı. Aynı yılın sonunda Fanatik gazetesini, 1996 yılı sonunda da Radikal gazetesini kurdu, genel yayın müdürlüğünü yürüttü. 2000 yılında Milliyet Gazetesi Genel Yayın Müdürlüğü görevine getirildi. Bu görevi 5,5 yıl sürdürdükten sonra Doğan Burda Dergi Grububu'nun CEO'luğu görevini üstlendi. 2005 yılından 2018 Eylül ayına kadar Hürriyet gazetesinde köşe yazarlığı yaptı. Ekim 2018'den itibaren T24'te yazmaya başladı. Gazete köşe yazılarından derlenen "Kırmızıyı Seçtim, Aşk Mavinin Altındaydı", "Benden Selam Söyleyin Bütün Aşklarıma", "Aşktan Sonra Hayat Var Mı", "Şaşırma Duygumu Kaybettim, Hükümsüzdür" isimli kitapları yayımlandı. "Aşk Herşeyi Affeder mi" isimli uzun hikâyesi de kitap olarak yayınlandı. "Türkiye medyasında en çok yayın başlatan gazeteci" olan Mehmet Y. Yılmaz, güncel politik gelişmelerin yanı sıra, deneme tarzındaki yazıları ile futbol üzerine yaptığı yorumlarıyla da biliniyor. |