Bugün ben de dahil çoğumuz mezarda ya da hapishanede değilsek, bunu 15 Temmuz gecesi FETÖ darbecilerine canları pahasına karşı koyanlara borçluyuz.
Eğer o darbe başarılı olmuş olsaydı, Türkiye, İslamcı faşist bir rejim altında kim bilir nerelere sürüklenecekti.
15 Temmuz şehitlerini bir kez daha rahmetle anıyor, o gece yaralanıp "gazi" olanlara şükran duygularımı ifade etmek istiyorum.
Dün TBMM'deki 15 Temmuz Şehitlerini Anma Programında konuşan Cumhurbaşkanı da benim gibi şükranlarını ifade etti.
Bir farkla ki ben sıradan bir vatandaşım, kendisi bir demokraside görülmemiş yetkilerle donatılmış Cumhurbaşkanı.
Yani onun konuşurken benden daha fazlasını yapıyor olmasını beklemiştim, boşuna beklemişim.
15 Temmuz darbe girişiminin ardından TBMM'de bir komisyon kuruldu ve darbeleri araştırdı.
Bu komisyonun çalışmalarından FETÖ'nün siyasi ayağının çıkacağını umuyordum, ama bırakın FETÖ'nün siyasi ayağını, komisyonun raporu bile çıkmadı.
Bu rapor bizlere açıklandığı kadarıyla sade suya tirit bir rapor olmasına rağmen yayınlanmadı.
TBMM Başkanı, raporun "resmen tamamlanmadığını, kadük olduğunu" söylemişti.
Oysa bu raporu, Komisyon Başkanı Reşat Petek'in, zamanın TBMM Başkanı İsmail Kahraman'a medya önünde teslim ettiğini dün gibi hatırlıyorum!
Komisyonu zaten doğru dürüst çalıştırmamışlardı, şimdi o raporu da yok sayıyorlar!
Şurası açık: AKP yöneticileri ve Erdoğan istiyor ki FETÖ'nün siyasi ayağının zaten bulunup, cezalandırıldığına inanalım!
Yani çok ilginç bir gizli örgüt bu: En sıradan kamu kurumunda bile örgütlenmeye çalışmışlar, kendi adamlarını üst makamlara koymaya uğraşmışlar ama iş siyasete gelince bazı partilerde, birkaç ilçe başkanı ile yetinmişler!
Bu mümkün olabilir mi?
Neredeyse bakkal çırakları için bile "cemaat abisi – ablası" tayin eden, neredeyse her meslek grubu için üst düzey "imamlar" görevlendiren bir örgüt, iş siyasete gelince en alt düzeyde örgütlenmeyle yetinmiş olabilir mi?
Kusura bakmayın ama buna inanmamız mümkün değil.
Erdoğan, zamanında FETÖ'ye yaptığı "yardım ve yataklık" suçunu affettirebilmek için "kandırıldım, milletim affetsin" diyor.
Millet, kendisini Cumhurbaşkanı seçerek affettiğini gösterdi.
O da şimdi 15 Temmuz şehit ve gazilerine borcunu ödemeli: Bu gizli örgütün, siyasetteki uzantıları nerede?
* * *
15 Temmuz'un ardından düzenlenen bir kampanya ile o gece şehit ve gazi olanlar için bir yardım kampanyası düzenlenmişti.
Kampanyada 338 milyon lira toplandı. O tarihte (ortalama döviz kuru üzerinden) 2.98 TL ile 1 ABD Doları alınabiliyordu.
Yani o gün toplanan yardım paraları ile 113 milyon ABD Doları alınabiliyordu.
Hükümet, yardımı hak sahiplerine dağıtmak istemedi ve bir vakıf kurdu.
İddiaya göre bu vakıf parayı değerlendirecek ve böylece şehit yakınları ile gaziler için düzenli bir gelir olanağı yaratılacaktı.
Daha sonra PKK'nın, Dolmabahçe'deki bombalı saldırısında ölen ve yaralananlar için bir kampanya açılmış, bu kampanyada toplanan paraların da bu vakfa devredilerek, "nemalandırılacağı" duyurulmuştu.
O gün bu amaçla toplanan yardımın tutarı 52 milyon liraydı. Yani ortalama kurdan (1 dolar = 3.64 TL.) hesapladığımızda yuvarlak hesap 15 milyon dolar.
Yani bu para, hak sahiplerine dağıtılmış ve onlar da dövize yatırıp, beklemiş olsalardı, ellerinde bugün 1 milyar 100 milyon lira civarında bir değer olacaktı.
Geçtiğimiz yıl bu paraların nasıl değerlendirildiği ile ilgili çok sordum, yanıt alamadım.
Şimdi 5. yıla giriyoruz ve bu vakfın, topladığı parayı ne yaptığının hesabını vermesi lazım.
Türkiye Şehit Yakınları ve Gaziler Dayanışma Vakfının Mütevelli Heyeti Başkanlığını Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık yürütüyor.
Yanık'ın açıklamasına göre şehit ailelerine ve gazilere ayda 1500 lira ödeniyor. Bu kurban bayramı için de 1100 lira ikramiye ödendi.
Bakan Yanık, "2020 Nisan – 2021 Temmuz döneminde 15 Temmuz şehitlerimizin ailelerine ve gazilerimize toplam 56,9 milyon lira ödeme yaptık" diyor.
Beşiktaş saldırısında şehit olanların yakınlarına ve gazilere ne ödendiğini bilmiyoruz.
Onun için vakfın başkanı olarak bakanın ayrıntılı bir açıklama yapmasında yarar var.
Ben kendisine yardımcı olmak için nasıl bir açıklama beklediğimiz ile ilgili soruları da veriyorum.
1 – Toplanan yardım paraları hangi yolla "nemalandırıldı", ne kadar getiri sağlandı?
2 – Vakfın kurulduğundan bu yana giderleri nedir?
3 – 15 Temmuz ve Beşiktaş saldırısı mağdurlarına yapılan ödemeler eşit olarak mı yapılıyor?
4 – Vakfın kuruluşundan bugüne kadar hak sahiplerine yaptığı ödemelerin toplamı nedir?
Böyle konular açıldığında bizim kamu yöneticilerimiz genellikle "ticari sır" bahanesinin arkasına saklanıp, hesap vermek istemezler.
Bu bir ticari iş değil, onun için vakfın hesapları da ticari sır sayılmaz.
Öte yandan yardımsever milletimizin, yaptığı yardımların nasıl ve nereye harcandığını, nasıl değerlendirildiğini öğrenme hakkı da olmalıdır.
Aslına bakarsanız öğrenmek istediğim şey de bu:
Bu vakıf da, çift maaşlı beleşçiler için bir arpalık olarak kullanılıyor mu, kullanılmıyor mu?
Değerli okuyucular, Kurban Bayramınızı kutlarım. Bayramdan sonra yine burada buluşmak dileğiyle yazılarıma bayram süresince ara vereceğim.