Gömleğin ilk düğmesi yanlış iliklenirse, diğer düğmeler de yanlış deliğe girer!
Atalarımızdan hangisi söyledi bilinmiyor ama, 19 yıllık AKP iktidarının genel icraatını özetleyen bir atasözü olarak siyasi tarihimizde de yer alacak.
"Tam kapanma görünümlü esnaf cezalandırma operasyonu" olarak özetleyebileceğimiz son yasaklar sırasında bunu bir kez daha milletçe idrak ettik.
Pandemi ile hiç ilgisi olmayan, laik düzeni test etme amacına yönelik "hafta sonu içki yasağını" 17 günlük "yarı açık kapanmaya" da yaymak için kullandıkları gerekçe, içki satan büfelerin kapalı olmasıydı.
Haksız rekabet yaratmasın gerekçesiyle içki satışı yasağını hafta içine de yaydılar.
Ardından başka sorular geldi tabii. Nalburlar kapalıyken, marketler de bu tür malzeme satmasın gerekçesi sonunda marketlerin "zorunlu temel ihtiyaçlar dışında ürün satmamasına" kadar geldi.
Bireylerin özgür olduğu çağdaş bir toplumda "zorunlu temel ihtiyaç maddeleri" nedir?
Bu sorunun yanıtını bireyler verebilir, devletler değil.
Özgür her bireyin kendi temel ihtiyaç algısı farklıdır, devlet bu alana girer, onu tarif etmeye kalkışırsa özgürlüklerin ruhuna müdahale etmiş olur.
Nitekim devlet, bu işe burnunu sokunca gariplikler de birbirini izlemeye başladı.
Sigara "zorunlu temel ihtiyaç maddesi" sayıldı.
Evet, hükümetimiz içilmesini her yerde yasakladığı sigaranın zorunlu temel ihtiyaç olduğuna karar verdi.
Zorunlu ihtiyaç ise neden açık havada bile içmek yasak?
Tuhaf ama gerçek:
Sağlık gerekçesiyle içki satışını yasakladılar, ama sigara zorunlu ihtiyaç maddesi!
Uygulama o kadar keyfi gerekçelerle başladı ki sonunda marketlerde kadın pedi bile satılamaz oldu.
Ardından "bir yetkili" kadın pedlerinin "lüks kozmetik olmadığına" karar verdi, "marketler satabilir" diye izin verdi.
Ama eczaneler açık!
İlaç sayılmayan kozmetik kremlerini filan eczanelerden serbestçe alabilirsiniz ama marketler satamaz!
Marketten tarak alamazsınız ama eczaneden kırışıklık önleyici krem alabilirsiniz.
Evde patlayan ampulü değiştirmek zorunlu değil keyfi bir ihtiyaç. Neden? Çünkü nalburlar kapalı, marketten satın alamazsınız!
Kırılan okuma gözlüğünüzün, uzak gözlüğünüzün yenisini alamaz ya da tamir ettiremezsiniz, çünkü hükümetimize göre zorunlu temel ihtiyaç değil.
Kitap da öyle!
Sokak kapısının bozulan kilidi de zorunlu temel ihtiyaç maddesi değil.
Bakkala giderken anahtarı içerde unutmayın sakın çilingir de sokağa çıkamıyor çünkü.
Bütün bu saçmalıklar dizisini sayfalar boyunca uzatabilirim.
Zorunlu temel ihtiyaçları, kapalı kalan işyerlerine göre tarif etmek gibi bir saçmalık da Erdoğan rejimine kısmet oldu.
Türkiye gibi bir ülkeyi, üçüncü dünya ülkeleri gibi aşıya muhtaç hâle getirmeleri de bu saçmalıklar dizisi de aynı nedenden kaynaklandı: Sözünün üzerine söz söylenemeyen tek adam rejiminden!
Erdoğan gömleğin ilk düğmesini her seferinde yanlış ilikliyor, sonra öbür düğmelere doğru ilik ara ki bulasın!
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Mısır ile ilişkilerin "dosta güven" verirken düşmanları da korkuttuğunu söyledi.
Sözlerini iktidar medyasından aktarıyorum ki beni suçlamasınlar:
"Mısır ile ilişkilerimizin gelişmekte olduğunu görüyoruz. Bu dosta güven, sevinç veriyor, bazılarını da korkutuyor ve yıldırıyor."
Buradan anlıyorum ki Mısır ile başlayan ilişkileri yumuşatma girişimleri Savunma Bakanı'nın hoşuna gitmiş.
Ve bu durum Türkiye'nin dostlarını sevindiriyor çünkü Mısır ile dost olmak Türkiye için iyi bir durum.
Ve yine bu durum Türkiye'nin düşmanlarını korkutuyor ve yıldırıyor çünkü Türkiye, Mısır ile dost olursa bölgedeki çıkarlarını daha iyi koruyabilir.
Şimdi bir bilmecem var çocuklar:
Mısır ile Türkiye'nin arasını kim, neden bozdu?
Mısır ile Türkiye'nin arasını bozan, Mısır ile Türkiye'nin dost olmasından korkan birileri olmalı.
Savunma Bakanı bunu daha açık nasıl ifade edebilsin?
Haydi bakalım, herkes kendi yanıtını versin: Türkiye'nin çıkarlarını korumasını önlemek için Mısır ile arasını bozan "bazıları" kimlerdi?