Metropoll'ün son araştırmasına göre daha önce "kararsız" olan seçmenin bir bölümü AKP'ye geri dönmüş.
Şirketin yöneticisinin, eski Hürriyet'in logosunu kullanan gazetenin maiyet yazarına verdiği bilgiye göre Erdoğan'ın son beş ayda yürüttüğü seçim ekonomisi politikası işe yaramış.
Memur ve emekli maaşlarındaki artış, asgari ücret artışı, tarım taban fiyatları, TOKİ'nin konut kampanyası ve Erdoğan'ın uluslararası arenada yarattığı "güçlü lider" algısı AKP'den kopan ancak muhalefet partilerine de yönelmeyen kararsız seçmenin 5 puanlık bir bölümünün geri dönmesine yol açmış.
Sencar, AKP ve MHP kararsızlara kaymış görünen oylarını geri alabilirse Cumhur İttifakı'nın yüzde 49'a ulaşacağını da söylüyor.
Araştırmanın tümünü görmüş değilim onun için araştırma ile ilgili bir yargı belirtmem doğru olmaz.
Ancak son maaş artışları ve taban fiyatları gibi konularda uygulanan seçim politikasının hızlı enflasyon karşısında önemli bir kazanım getirmediğini tahmin edebilirim.
Araştırma sonuçlarını beğenelim ya da beğenmeyelim, temel araştırma disiplinine sadık kalınarak yapılmış ciddi her araştırmanın bir eğilim gösterdiğini kabul etmeliyiz.
Bu da tartışmasız bir şekilde, iktidar bloğundan kopan oyların, muhalefete yönelmediği gerçeğidir.
Kendisine muhalefette bir adres bulamayan kararsız seçmenin sonunda gideceği iki yer olabilir: Sandığa küsmek ya da eskiden oy verdiği partisine dönmek.
Onun için araştırma sonuçlarının böyle görünmesinde çok da tuhaf bir durum yok.
Öte yandan muhalefetin bir çekim merkezi haline gelememiş olmasının da nedenleri de çok açık.
İktidar partisinden uzaklaşmış bulunan kararsız ya da küskün seçmeni heyecanlandıracak bir aday mı çıkardılar?
Hayır, çıkaramadılar.
Ortada uygulanırsa insanların hayatlarını güzelleştirebileceği duygusunu yaratan bir program mı var?
Hayır, yok.
Seçmenin karşısında Altılı Masa var, deyim yerindeyse meleklerin cinsiyetiyle uğraşıyorlar.
Seçmenin günlük hayatındaki sorunları çözeceğine ilişkin bir ümit ve hayal verecek, kurtuluş için bir başka yol olduğunu gösterebilecek bir program ve bu programı uygulayabileceği güvenini seçmene verecek bir aday ortaya koyabilmiş değiller.
Altılı Masa var ama aslında seçmenin karşısında olan tek tek altı parti!
Söylem bütünlükleri yok, her biri farklı bir mesaj veriyor.
Öyle olduğu için de AKP – MHP bloğundan kopan kararsızları ve küskünleri kendilerine çekemedikleri gibi kendi taraftarları arasında da bir "bu sefer kazanacağız" duygusu yaratamıyorlar.
Öte yandan şunu akılda tutmakta da yarar var:
Erdoğan'ın karizması ile yarışabilecek, etkili bir programa sahip bir ortak aday çıktığında, araştırmaların farklı sonuçlar vermeye başladığını görebiliriz.
Küskün olup sandığa gitmeyeceğini söyleyen ya da kararsız olanlar dışında, araştırmalarda AKP ve MHP seçmeniymiş gibi görünen bir kesim seçmenin de karar ve yer değiştirebilmesi mümkün.
Mesele böyle bir aday ve ortak programın bulunup, bulunmayacağında.
"Gamlı baykuş" gibi görünmek istemem ama şu anki tablo, muhalefet açısından çok da ümit var görünmüyor.
CHP'nin Borsa İstanbul'da yapılan manipülasyon amaçlı işlemlerin araştırılması için verdikleri önerge TBMM'de AKP ve MHP'lilerin oylarıyla reddedildi.
Bu cümle gördüğünüz gibi aslında artık haber değeri taşımayan bir cümle.
Tersi olsaydı, CHP'nin ya da bir başka muhalefet partisinin verdiği araştırma önergesi AKP ve MHP'lilerin oylarıyla kabul edilseydi, gazetelerde manşet, televizyonlarda son dakika haberi olurdu.
Oysa Meclis'in kanun çıkarma görevinin yanında önemli görevlerinden biri de bu tür araştırma ve soruşturmalardır.
Demokrasilerde Meclis'ler bu görevi yerine getirirler ki yürütmeyi denetlemek mümkün olsun.
Sadece denetim için değil, yasama görevinin eksiksiz yerine getirilmesi için de bu tür araştırmaların faydası vardır.
Çünkü araştırmanın sonucunda Meclis, yeni kanun çıkarmak ya da eskilerde düzeltme yapmak yoluna da gidebilir.
Böylece bizzat TBMM üyelerinin eliyle, TBMM işlevsiz hale getiriliyor.
Böyle bir araştırma önergesinin reddedilmesinin ardında ne yatıyor olabilir?
Yanıtı belli aslında: Halkın bazı gerçekleri öğrenmesini engelleyebilmek.
Araştırmanın ucu iktidar çevrelerindeki önemli insanlara uzayabilir.
Savcılar emirlerinde, hakimleri istedikleri gibi kontrol edebiliyorlar ama yine de o isimlerin yargılanmasını göze alabilmeleri mümkün değil.
Araştırma ve soruşturma önergeleri bu nedenle reddediliyor:
Kurulan soygun düzeninin sessizce sürdürülebilmesini sağlayabilmek için!
Mehmet Y. Yılmaz kimdir? Mehmet Yakup Yılmaz, 1956 yılında Malatya'da doğdu. İlkokulu Antalya Devrim İlkokulu'nda, orta okul ve liseyi parasız yatılı olarak Denizli Lisesi'nde okuduktan sonra Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İktisat ve Maliye Bölümü'nden 1977 yılında mezun oldu Gazeteciliğe SBF öğrencisi iken 1975 yılında Ankara'da Mehmet Ali Kışlalı yönetimindeki Yankı Dergisi'nde başladı. Derginin Yazı İşleri Müdürlüğü görevini de bir süre yürüttü. 12 Eylül 1980 darbesi öncesinde Türk İş'e bağlı Yol İş Federasyonu ve YSE - İş sendikalarında basın müşaviri olarak görev yaptı, sendika gazete ve dergilerini yayınladı Askerlik görevini Kara Harp Okulu'nda tamamladıktan sonra İstanbul Gelişim Yayınları'nda mesleğe döndü. Gelişim Yayınları'nda Erkekçe ve Bilim dergilerinin Genel Yayın Müdürü Yardımcılığı ve ardından Gelişim TV Dergisi Genel Yayın Yönetmenliği görevlerinde bulundu 1985 yılında Hürriyet'e geçti ve Hürriyet Dergi Grubu'nu kurdu. Tempo, Blue Jean, Playmen gibi dergileri yayınladı. Daha sonra Dönemli Yayıncılık Genel Müdürlüğü görevine getirildi. Ercan Arıklı ile birlikte Dönemli Yayıncılık'ın 1 Numara Yayıncılık'a dönüşmesi sırasında Genel Müdürlük görevini üstlendi. Aktüel, Cosmopolitan, Penthouse, Oya gibi dergilerin kurucu genel yayın müdürü oldu. Bugüne kadar 30'u aşkın derginin kuruculuğunu yaptı. 1995 yılı başında Posta gazetesini yayınladı. Aynı yılın sonunda Fanatik gazetesini, 1996 yılı sonunda da Radikal gazetesini kurdu, genel yayın müdürlüğünü yürüttü. 2000 yılında Milliyet Gazetesi Genel Yayın Müdürlüğü görevine getirildi. Bu görevi 5,5 yıl sürdürdükten sonra Doğan Burda Dergi Grububu'nun CEO'luğu görevini üstlendi. 2005 yılından 2018 Eylül ayına kadar Hürriyet gazetesinde köşe yazarlığı yaptı. Ekim 2018'den itibaren T24'te yazmaya başladı. Gazete köşe yazılarından derlenen "Kırmızıyı Seçtim, Aşk Mavinin Altındaydı", "Benden Selam Söyleyin Bütün Aşklarıma", "Aşktan Sonra Hayat Var Mı", "Şaşırma Duygumu Kaybettim, Hükümsüzdür" isimli kitapları yayımlandı. "Aşk Herşeyi Affeder mi" isimli uzun hikâyesi de kitap olarak yayınlandı. "Türkiye medyasında en çok yayın başlatan gazeteci" olan Mehmet Y. Yılmaz, güncel politik gelişmelerin yanı sıra, deneme tarzındaki yazıları ile futbol üzerine yaptığı yorumlarıyla da biliniyor. |