Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, New York'ta PBS kanalında soruları yanıtladı.
PBS, kâr amacı gütmeyen, kamu çıkarı gözeten bir televizyon yayıncısı. Türkiye'de, Susam Sokağı'nın yapımcısı kanal olarak da biliniyor.
Erdoğan, "Putin yanlış hesap yaptığının farkında mı?" şeklindeki bir soruya yanıt verirken şunu söylüyor:
"Hiçbir lider attığı adımdan sonra 'Ben yanlış yaptım.' demez. Bunu görmek lazım. Tabii bunu söylerken aynı şeyi Ukrayna için de düşünmek lazım. Acaba Sayın Zelenski böyle bir adımı atarken 'Ben yanlış yaptım.' diye düşünüyor mu veya düşündü mü? Tabii liderler girdikleri bir yoldan geri dönüşleri çok zor olan insanlardır."
Sonra da sözlerini şöyle tamamlıyor:
"5 milyona yakın göçmen şu anda Ukrayna'dan çıkmış vaziyette. Tabii bu konuda bir liderin bu işe dayanması, yani 35-36 milyon nüfusu olan Ukrayna'dan bu kadar insanın çıkmış olması kolay bir iş değil. Bir liderin de bunu anlatması kolay bir iş değil. Ama liderler bu konuda kolay kolay pişmanlık duymuyor."
Bu sözlerini okuyunca ani bir aydınlanma yaşadığımı söylemeliyim.
Bunca yıldır Erdoğan'a "bu hatadan dön, şurada yanlış yaptın düzelt" diye akıllar fikirler veriyorum ama hiç tınmıyordu.
Meğerse nedeni buymuş, "liderlerin ben yanlış yaptım dememesi gerektiğine" inanıyormuş.
İlk düğmeyi yanlış iliklediğinde istediğin kadar uyar, fark etmiyor, yanlış olduğunu görse dahi öbür düğmeleri de yanlış iliğe geçirmeye ısrarla devam ediyor.
Yaptıklarından da "kolay kolay pişman olmadığını" anlıyoruz.
Şimdi Erdoğan'a "Sayın Cumhurbaşkanı, liderlik konusundaki bilgileriniz de sorunlu, gerçek bir lider böyle davranmaz" dememizin de bir anlamı olmayacak.
Çünkü "kolay kolay ben yanlış biliyormuşum" demeyeceğini baştan söylüyor.
Anlayacağınız sorunumuz çok ciddi!
Yanlış adım atmış dahi olsa geri adım atmamayı marifet ve "liderlik yapmak" zanneden bir yöneticimiz var!
Kendisini iktisatçı zannetmeye başladığında memleketin ekonomisi ne haldeydi, bugün ne halde.
Bunca gerçek iktisatçının uyarısına rağmen bildiği yoldan dönmemesinin nedeni de aslında iktisadi konularda bir şey biliyor olması değil, liderlik konusunda hiçbir şey bilmiyor olmasıymış!
Yapacak bir şey yok artık önümüzdeki seçime kadar başımıza geleni çekmeye devam edeceğiz demek ki.
Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci, din istismarında çıtayı biraz daha yükseltti.
Ağrı'da AKP'liler ile yaptığı toplantıda şunu söylüyor:
"Seçimlerin hepsi kritikti, bunların hepsi önemliydi ama bu seçim çok daha önemli. Hepimiz öbür dünyaya gideceğiz. O tarafa gittiğimizde soracaklar. İnsanlık adına bu memleketin, milletin değil, tüm mazlum milletlerin selameti adına atmanız gereken hangi adımı attınız? Hamdolsun bunun verilecek cevabı var."
Bu sözlerden anlıyoruz ki bu seçimde oyunu Erdoğan'a ve AKP'ye verenler, öbür dünyaya gittiklerinde sorgudan rahatça "geçer not" alabilecekler.
Kafama "acaba MHP'ye oy verenler de bu cennet promosyonundan yararlanabilirler mi" diye takıldı ama baktım, bununla ilgili bir ipucu yok.
"Kıyas" usulü ile yorumlarsak sanırım tam not almasalar bile MHP'liler de bu promosyondan yararlanabilecekler.
Aslına bakarsanız biraz cimri davranmış, niye doğrudan cennet vaat etmemiş, bilemedim.
Ve şunu gerçekten merak ettim: Bu yaptığı, memleketin Müslümanlarını bidon kafalı zannetmek değilse nedir?
Türkiyeli Müslümanlar bu tür palavralara inanacak kadar saflar mı?
Yani öbür dünyaya gittiğinde bu seçimde kime oy verdiğinin sorulacağına ve "Erdoğan – AKP" yanıtını verirlerse öbür dünyada huzura kavuşacaklarına gerçekten inanırlar mı?
Dünya Ekonomik Forumu'nun 34 ülkede yaptırdığı bir araştırmaya göre halkımız iklim değişikliklerini çok ciddiye alıyor.
Halkımız, iklim değişikliklerinin hayatı kötü etkilediğine inanıyor ve iklim değişikliklerine duyarlılık açısından 34 ülke arasında ikinciyiz!
Halkımızın yüzde 64'ü, gelecek 25 yılda iklim değişikliği nedeniyle evlerinden ayrılmak zorunda kalabileceklerini düşünüyor. Bu konuda da Hindistan'ın ardından ikinci sıradayız.
Ve bu tablo, aynı zamanda siyasetin ülkenin gerçeklerinden ne kadar uzakta yapıldığını da gösteriyor.
Halkının üçte ikisi, görünür bir gelecekte iklim değişikliği nedeniyle evini terk edebileceğinden endişeli ve bununla ilgili ne bugünkü iktidarın ne de muhalefetin bir vaadi, çözüm önerisi vs. var.
Mehmet Y. Yılmaz kimdir? Mehmet Yakup Yılmaz, 1956 yılında Malatya'da doğdu. İlkokulu Antalya Devrim İlkokulu'nda, orta okul ve liseyi parasız yatılı olarak Denizli Lisesi'nde okuduktan sonra Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İktisat ve Maliye Bölümü'nden 1977 yılında mezun oldu Gazeteciliğe SBF öğrencisi iken 1975 yılında Ankara'da Mehmet Ali Kışlalı yönetimindeki Yankı Dergisi'nde başladı. Derginin Yazı İşleri Müdürlüğü görevini de bir süre yürüttü. 12 Eylül 1980 darbesi öncesinde Türk İş'e bağlı Yol İş Federasyonu ve YSE - İş sendikalarında basın müşaviri olarak görev yaptı, sendika gazete ve dergilerini yayınladı Askerlik görevini Kara Harp Okulu'nda tamamladıktan sonra İstanbul Gelişim Yayınları'nda mesleğe döndü. Gelişim Yayınları'nda Erkekçe ve Bilim dergilerinin Genel Yayın Müdürü Yardımcılığı ve ardından Gelişim TV Dergisi Genel Yayın Yönetmenliği görevlerinde bulundu 1985 yılında Hürriyet'e geçti ve Hürriyet Dergi Grubu'nu kurdu. Tempo, Blue Jean, Playmen gibi dergileri yayınladı. Daha sonra Dönemli Yayıncılık Genel Müdürlüğü görevine getirildi. Ercan Arıklı ile birlikte Dönemli Yayıncılık'ın 1 Numara Yayıncılık'a dönüşmesi sırasında Genel Müdürlük görevini üstlendi. Aktüel, Cosmopolitan, Penthouse, Oya gibi dergilerin kurucu genel yayın müdürü oldu. Bugüne kadar 30'u aşkın derginin kuruculuğunu yaptı. 1995 yılı başında Posta gazetesini yayınladı. Aynı yılın sonunda Fanatik gazetesini, 1996 yılı sonunda da Radikal gazetesini kurdu, genel yayın müdürlüğünü yürüttü. 2000 yılında Milliyet Gazetesi Genel Yayın Müdürlüğü görevine getirildi. Bu görevi 5,5 yıl sürdürdükten sonra Doğan Burda Dergi Grububu'nun CEO'luğu görevini üstlendi. 2005 yılından 2018 Eylül ayına kadar Hürriyet gazetesinde köşe yazarlığı yaptı. Ekim 2018'den itibaren T24'te yazmaya başladı. Gazete köşe yazılarından derlenen "Kırmızıyı Seçtim, Aşk Mavinin Altındaydı", "Benden Selam Söyleyin Bütün Aşklarıma", "Aşktan Sonra Hayat Var Mı", "Şaşırma Duygumu Kaybettim, Hükümsüzdür" isimli kitapları yayımlandı. "Aşk Herşeyi Affeder mi" isimli uzun hikâyesi de kitap olarak yayınlandı. "Türkiye medyasında en çok yayın başlatan gazeteci" olan Mehmet Y. Yılmaz, güncel politik gelişmelerin yanı sıra, deneme tarzındaki yazıları ile futbol üzerine yaptığı yorumlarıyla da biliniyor. |