TBMM Başkanı Mustafa Şentop'un, TBMM Genel Kurulu'ndaki oylamada "mızıkçılık çıkarması" beni hiç şaşırtmadı.
Genel Kurul'da reddedilmiş bir kanun teklifinin artık bu yasama döneminde yeniden Meclis'e getirilmesi mümkün olmadığı için ya bir yol bulacaktı, ya da bir yol inşa edecekti.
Belli ki Saray'dan sıkı bir fırça geldi, o da yeni bir yol inşa etme telaşına girdi!
AKP zihniyetinin, seçimli demokrasiyle, oy ile falan ilişkisini tamamen kestiğinin bir örneğini daha vermiş oldu.
Zaten Enis Berberoğlu ve Ömer Faruk Gergerlioğlu'nun milletvekilliklerinin düşürülmesindeki cansiperane mücadelesi de aynı zihniyetin bir sonucudur.
Bir benzeri tutumu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimini çalmaya çalışmaları sırasında da görmüştük.
Konuyla ilgili olarak CHP Grup Başkan Vekili Özgür Özel'in, bence gereksiz sertlikteki eleştirisini yanıtlarken söylediği şu sözleri not ettim:
"Ben Meclis Başkanı olarak daha fazla seviyeyi düşürmek istemem ama bu işi çok daha iyi yapabileceğimi de ifade etmek isterim. Pişman ederim."
"Daha fazla seviyeyi düşürmek istemem" derken, seviyenin düşmüş olduğunu kabul ediyor olmalı.
Ve "Bu işi çok daha iyi yaparım" diyor!
TBMM Başkanı seviyeyi kimsenin başaramayacağı kadar alçak seviyelere düşürebilme potansiyeline sahip ki bu konuda rakip kabul etmiyor!
Çok ilginç bir durum!
Ne yapabilir acaba? Dilini mi çıkaracak mesela?
Nanik mi yapacak?
Yoksa direk belden aşağı argoya sarılacak da bu konudaki kültürü o kadar geniş ve derin ki kimse ona yanıt veremeyecek, çene yarıştırdığına pişman olacak!
Ve bu bey, TBMM Başkanı, hukuk profesörü!
Ne diyeyim, Allah müstahakını versin!
Anayasa Mahkemesi'nin, HDP'nin kapatılması istemiyle açılan davanın iddianamesini Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na göndermesine MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli çok kızdı.
O kızınca frene nerede basacağı kolayca belli olmuyor; "Anayasa Mahkemesi de kapatılmalıdır" dedi.
İlk bakışta fena bir fikir gibi görünmüyor.
Ve Bahçeli söylediğine göre "yerli ve milli bir çözüm" de olmalı bu.
Normal olanı giderek unuttuğumuz bir ülkede yaşadığımız için de bu çözüm önerisi makul görünüyor.
Çünkü normal olarak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın yazdığı iddianame, bir mahkemeden "yüz geri" edilmemiş olmalıydı.
Türkiye'nin en üst yargı mercii Yargıtay'ın Başsavcılığı bu, boru değil.
Okudunuz mu bilmiyorum, T24'te tam metnine ulaşabilirsiniz, iddianame, iddia ettiği şeyler ile ilgili derli toplu bir kanıt içermiyor.
Tamam, HDP'yi kapattırmak istiyorsunuz onu anlıyoruz ama "partinin yetkili organlarının eylemleriyle Anayasa'nın 68 ve 69. maddesinde düzenlenen 'odak olma' fiili arasında gerekli ilişkilendirmeleri" yapma gereğini bile duymamışsınız.
Normal olarak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı dediğiniz insan, bu ülkede yaşayan herkesin çok ciddiye alması gereken bir insan olmalıydı.
Hukuk bilgisiyle, duruşuyla özellikle de genç hukukçulara örnek olması gereken bir karakter!
Ama heyhat!
Doğru dürüst bir iddianame bile yazamamış.
Yazamamış olması, bilgisizliğinden kaynaklanmıyor, buna eminim.
Bu iddianameyi bir siyasi emir ile yazmış olmasından kaynaklanıyor, bundan da eminim.
Ve yine normal olarak bu kadar önemli makamdaki bir savcı, AYM'nin iddianamesini "Al bunu, biraz daha çalış, öyle gel" diye iade etmesini de gururuna yedirememiş olmalıydı.
Tamam bizler Türk'üz, Japon değiliz ama hiç olmazsa bir istifa, savcının bulunduğu makamın saygınlığını kurtarmasına yardımcı olurdu gibi geliyor bana.
Onun için Bahçeli'nin çıkışı çok yerinde.
Baktı ki Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı makamı bu işten zarar görecek, neşteri sorunun kaynağına vuruverdi!
Devlet Bahçeli'nin, "AYM kapatılsın" önerisi, aslına bakarsanız büyük ortağıyla birlikte kurmak istedikleri, şimdilik kısmi provasıyla yetindikleri rejim için olmaz ise olmaz bir durum.
Anayasası askıya alınacak bir ülkenin Anayasa Mahkemesi'ne niye ihtiyaç olsun?
Zaten elimizde artık orası burası delik deşik edilmiş bir metin var sadece.
Belli ki son bir hamleyle bunu da çöpe atacaklar.
Yalnız o güne kadar gerçek bir tehlike var, Bahçeli'yi uyarmak isterim.
HDP iddianamesi de bize gösterdi ki savcılar, politikacıların demeçleri üzerinden hareketle iddianame yazıp, dava açabiliyorlar.
Bahçeli'nin demeçlerini eline alan bir savcı da gayet kolay bir şekilde Anayasa'yı tağyir, tebdil ve ilgaya yönelik çalışmaların odağı olduğu için MHP'ye kapatma davası açabilir. Bu iddianameye, organize suç örgütü liderleriyle yakın ilişkisini de kanıt olarak koyabilir.
HDP'ye bu şekilde kapatma davası açılabiliyorsa, MHP'nin başı kel mi, ona da böyle bir dava açılabilir.