“Cehenneme giden yol iyi niyet taşlarıyla döşenmiştir” demiş vakti zamanında Karl Marx. Bisiklet sporunun en önemli etkinliklerinden biri olan Paris-Roubaix yarışının posterine bakınca geliyor bu söz aklıma. Paris’ten bugün yola çıkacak 200 bisikletçi için bir kısmı “özenle” hazırlanan kesme taşlardan oluşmuş 257 kilometre uzunluğundaki yol, yarış posterinde de vurgulandığı gibi adetâ bir cehennem. 112.kez düzenlenen yarış insan dayanıklılığına olduğu kadar bisiklet tasarımına da bir övgü niteliği taşıyor ve . 257 kilometrelik parkuru tamamlamak isteyen yarışmacıların elinde fiziksel ve zihinsel dayanıklılıklarının haricinde sadece iki tekerlek üzerine kurulmuş bir tasarım var.
Bahar klasiklerinin en önemli yarışı olan Paris – Roubaix yarışından önce geçen hafta sonu bir benzeri yarışmayı izleme şansını yakaladık. 6 Nisan Pazar günü yapılan Flaman Turu’nda (Ronde van Vlaanderen) bisikletçiler 6 saati aşkın bir sürede yaklaşık 260 kilometrelik bir yolu pedalladılar. İsviçre Saati ya da Spartaküs adıyla anılan İtalyan asıllı İsviçreli bisikletçi Fabian Cancellara 200 bisikletçiden sadece 102’sinin tamamlayabildiği bu yarışı son metrelerde yaptığı atakla kazanabildi.
Peki nedir bu yarışların önemi?
Bisiklette kabaca iki tur yarış söz konusu: Yol yarışları ve dağ bisikleti yarışları. Yol yarışlarında düzgün asfalt yollarda yokuş aşağı inerken bisikletçilerin saatte 90 km hızı geçtiğine tanık olabilirken düz asfalt yolda yağmur, rüzgar durumuna göre saatte ortalama 40 km hızla yarıştıklarını görüyoruz. Bisikletçiler 200-300 km aralığı uzunluktaki bu parkurlarda dikkatleriyle, enerjilerini korumalarıyla, dayanıklılıklarıyla ve tabii ki uyguladıkları stratejilerin gösterdiği üzere zekâlarıyla yarışları kazanabiliyorlar. Bugün yapılan Paris-Roubaix ve geçen hafta yapılan Flaman Turu (Ronde van Vlaanderen) yarışlarında “küçük” eklemeler, bisikletçilerin yolculuğunu cehenneme çevirebilirken yarışı tamamlayanları ise Spartaküs, Terminatör gibi isimlerle anılır hale geliyor.
Geçen hafta yapılan Flaman Turu’nda Sarper Günsal’ın da ifade ettiği üzere kısa ama kesme ve bozuk taşlardan yapılması nedeniyle bisikletçiler için “işkence” haline gelen yollar, yarışların seyir zevkini “sadist” bir şekilde üst seviyeye çıkartabiliyor. Altındaki 7-8 kiloluk asfaltta hızlı gitmeye uygun ince tekerlekli bisikletiyle, 1.90’lık bir adamın ve 199 rakibinin kan ter içerisinde kesme taşlar üzerinde ayakta kalma mücadelesini izleyebiliyoruz.
Ülkemizde günlük yaşam içerisinde bisiklet sürme naifliğini gösterenler olarak bu tip “iyi niyet” ürünü sürprizlerle karşılaşıyoruz. Medya tarafından ilginç lakaplarla anılmayan biz bisikletçiler Metallica’nın “Hero of The Day” şarkısına nazire yaparcasına hayatta kalma ve bisiklet keyfini yaşama çabası içerisindeyiz. Bisiklet yollarında park eden arabalar, mazgal yönü ve aralıklarının uygun olmaması, bisiklet yollarının yaya yollarının bölünmesiyle yapılması veya hiç yapılmaması, yollarda alakasız yerlerde oluşan çukurlar, araçların kullandığınız araca bakarak size sinek muamelesi yapması gibi ufak tefek sürprizler bisiklet keyfinin hamak keyfi ile bungee jumping yapmak arasındaki skalada gidip gelmesine neden olabiliyor.
Bisiklet yarışları farklı ülkelere, kültürlere televizyon başından yaptığımız yolculuklar aynı zamanda. Paris-Roubaix yarışıyla Fransız doğasını izlerken, bir yandan acaba yanımızda yöremizde bu tip güzellikler var mıdır diye aklımızdan geçireceğiz, öte yandan acaba bisikletle kaç km gidebilirim ve aynı performansı gösterebilir miyim sorularını sorarken kimimiz göbeğini kaşıyacak kimimiz bisikletçilerle beraber heyecan içerisinde ter atacak.
Yazıyı Haşmet Babaoğlu’nun bisiklet hakkında sözleriyle bitirelim: “Otomobilleri sevmeniz için onlara bir öykü katmanız gerekiyor. Oysa bisikletler sanki kendi öykülerini üzerlerinde taşıyorlar. Bisiklet içimizdeki nostaljiyi kurcalıyor. Sadece çocukluğa özlem mi bu? Hayır! Modern koşuşturma içinde kaybettiğimiz ne varsa ona duyduğumuz özlem! Cennetin ulaşım aracı: bisiklet!”
Bu kadar söze rağmen hâlâ evinizde televizyon başında durmayı tercih ediyorsanız Eurosport’ta Caner Eler ve arkadaşlarının keyifli sunumlarıyla sizi Paris-Roubaix yarışını izlemeye davet ediyorum. Yarışmanın favorileri Spartaküs adıyla anılan İsviçreli bisikletçi Fabian Cancellara, Tornado adıyla anılan Belçikalı bisikletçi Tom Boonen ve Terminatör adıyla anılan Slovak bisikletçi Peter Sagan. İnsan iradesine ve tasarımı bisikletin dayanıklılığına övgü niteliği taşıyan bu yarışmayı kaçırmayın. Cehennem yolu cennetin ulaşım aracıyla aşılacak çünkü.