2009 Aralık ayında, ayazın insanın yüzünü adeta kılıç gibi kestiği kasvetli bir Frankfurt günü… Intercontinental Oteli balo salonunun girişinde "InterWhisky" yazıyor. Almanya'yı damakta fethetmiş barmen dostlar Fatih Akerdem ve Ahmet Ayberk'le birlikte döner kapıdan içeri süzülüyoruz. Etraf bir viskisever için cennet gibi. Onlarca stantta dünyanın en güzel viskileri, 15, 20, 25 yıllıkları… Henüz öğle saatleri olduğundan ortalık nispeten sakin ama bir köşe çok hareketli. İskoçya'nın yükselen maltlarından Bruichladdich'in standında Alman ithalatçısı kahkahalarla gülüyor. Eline en iddialı rezervlerinden Port Charlotte'u alıyor ve etrafını çevreleyenlerin alkışları arasında şişenin ağzına bir prezervatif geçiriyor. "Mevzu"yu sonra anlıyoruz: Dünyanın en çok okunan viski yazarı durumundaki Jim Murray, her yıl yayımladığı ve binlerce viskiye not verdiği Whisky Bible kitabında çok beğendiği 61.6 derecelik viskiyi biraz farklı cümlelerle övmüş: "Ohhhhh… Ahhhh… Mmmmm… Yessss… Oh my god…" Bu nidalarla viskinin içene adeta bir lezzet orgazmı yaşattığını söylemek istemiş.
Geçtiğimiz hafta aynı kitabın yeni basımında tam 34 tane benzer cinsiyetçi çağrışımlı ifade kullanan, beğendiği bir viski için "Bir seks tutkununun grup seks yaparken aldığı hazdaki gibi", bir başkası için de "Eğer bu bir kadın olsaydı onunla sabah öğle akşam sevişirdim. Tabii zamanım ve enerjim yeterse…" diyen Jim Murray, bu kez çizgiyi aştı ve eski bir barmaid olan viski yazarı Becky Paskin'in açtığı kampanya ile bir protesto seline uğradı. Tepkiler çığ gibi büyüdü, dev viski holdingleri bile Murray'i kınadı. Bazı firmalar "Seneye o kitapta yer almayacağız" dedi, bazı kitapçılar kitabı satmama kararı aldı.
Murray'i kınayan viski devlerinin açıklamalarında, "Kadınların da erkekler kadar viskinin tadını çıkarmaya başladıkları bir dönemde onları viskiden uzaklaştıracak bu tür 'seksist' söylemler kabul edilemez" deniliyor.
Gerçekten de bir zamanların erkek içkisi, maço imajlı ve sert viski son yıllarda üretim tekniklerindeki reformların da etkisiyle hiç olmadığı kadar yumuşak, imajıyla da "üniseks" bir içki haline geldi. Pek çok viskiyi artık kadınlar damıtıyor, onlar harmanlıyor. Türkiye gibi bir ülkede bile viski şirketlerinin pazarlama bölümlerinde ağırlıkla kadınlar görev yapıyor. Viskiciler kadınların hoşuna gidecek jestlerde bulunuyor, Johnnie Walker mesela 8 Mart Dünya Kadınlar Günü onuruna Jane Walker diye bir viski çıkarıyor. Her şişenin kârından birer doları New York'taki Central Park'a dikilecek ünlü kadın heykelleri için bağışlamayı da ihmal etmiyor.
ABD'nin erotik dergilerinden Hawk'ta bir zamanlar yer alan "Jack Daniel's Tokyo'dan Bronx'a bütün sert çocukların içkisidir. Hele köşeli şişesini bir bar kavgasında adamın boynuna gömdün mü, yerden kalkması zordur" gibi viski övgülerine artık pek rastlanmıyor. O yüzden Murray'in tadım notları gibi kaba ve cinsiyetçi ifadeler, eskiden eşlerinin ve babalarının içkisi olan viskiyle barışan kadınları viskiden soğutma tehlikesi yaratıyor.
Bunlar amiyâne tabirle Murray'in kırdığı ilk cevizler de değil. Dünyanın ilk popüler viski yazarı Michael Jackson'ın 2007'deki ölümünün ardından tahta geçen Jim Murray, Complete Book of Whisky, Whisky Art, Irish Whiskey Almanac gibi değerli kitapları olsa da viskilere 100 üzerinden puanlarla reyting vermeye başladığı 2003 yılından beri şirazeyi biraz kaçırmış durumda. Amerikalı viski üreticileri bile İskoçların lezzet üstünlüğünü kabul ederken, bir radyo programında "Şu sıralar dünyanın en iyi viskileri İskoçya'da değil, Kentucky'de yapılıyor" demesi de bunlardan biri.
Bu tip çıkışlarının dışında tadım notları da abartılı, yer yer tüm dünyada efsane olan, madalya üzerine madalya alan köklü viskilere çok kötü puanlar veriyor, üreticisinin bile arkasında fazla durmadığı yeni rezervleri ise yılın viskisi ilan ediveriyor. 6 yıldır her ay bir tadım toplantısında buluşan Gusto Viski Kulübü'müzde Murray'in "Dünyanın en iyisi" dedikleri sık sık tadılıyor, çoğu düzgün viskiler olsa da bu sıfatlarına göre hayal kırıklığı yaratıyor.
Tutarsızlıklarından biri de 2008'de üretimden kalkan Türk viskisi Ankara ile ilgili. Whisky Bible'ın 2007 edisyonunda Ankara Viskisi'ni "Ciddiye alınması gereken güzel bir viski" diye övüyor, öte yandan hayli düşük bir puan, 80 veriyor.
Murray viskinin İskoçya'nın egemenliğinden çıkıp Avustralya'dan Hollanda'ya dünyanın dört yanında üretildiği bir dönemde, bunların tümünü sürekli tatmak gibi ağır bir işi, hem de tek başına üstleniyor. Her yıl 4 bin 500 örneği tadıyor, bunları kitabında derliyor. Belki de burnu ve damağı yoruluyor, sağduyusu aşınıyor. Buna bir de gençliğindeki futbol muhabirliğinden kalma sivri uslûbu, ilgi çekmeyi sevmesi ve reyting kaygısı da eklenince, ortayla böyle skandallar çıkıyor.
Tadımları geniş bir jürinin yaptığı, en iyi içkilere madalyaların verildiği profesyonel yarışmalarda puanlar dilim dilimdir. 20 puan görünüme, 20 puan kokunun gücüne, 20 puan kokunun kalitesine, 20 puan da damaktaki tada verilir mesela… Son 20 puan ise "genel izlenim" başlıklıdır ve ürünün madalya alıp alamayacağı buranın puanıyla belli olur. Son darbeyi vuran bu notlarda, tüm önceki unsurların bir denge yaratıp yaratmadığına bakılır. Güzel görünen, hoş ve yoğun aromalı, damakta da zengin bir içki birbirini tamamlayan bu özelliklerinin yarattığı armoni ile madalyayı alıverir… Kısacası, sihirli kelime "denge"dir.
Yüzbinlerce okurunu ve viski endüstrisini küstüren Jim Murray de notunu işte buradan, denge yoksunluğundan kaybetti…