Alanyaspor futbol kelimesini, topa sahip olmak olarak tercüme eden bir takım. İlk alamet-i farikaları bu. Topla oynama yüzdesinde maç başına ortalama yüzde 62'yle lig lideri olmaları da bu özelliklerinin yansıması. İkinci temel özellikleri de etkili yaptıkları ön alan presi. Ancak bunu geçiş oyunuyla hemen gol bulmak için yapıyor değiller. Amaçları büyük ölçüde topun hâkimiyetini ele geçirmek, bunun için ön alanda baskı yapıyorlar.
Bu saptamayla aslında Alanyaspor'un gri alanına da girmiş olduk. Zira Alanyaspor'un iki de onları zayıf kılan özelliği var. İlki, rakipleri baskı yapınca savunma kurgularındaki kara delikler oluşmaya başlıyor. Rakip baskısıyla karşılaşınca hem takım olarak savunmada yerleşim hatası yapmaya başlıyorlar, hem de basit hatalarla top kaptırdıkları oyun içi sekanslar yaşıyorlar. Başka bir sorunları daha var: Takımın boyunu kısa tutmak için arkalarında geniş alanlar bırakıyorlar.
Galatasaray'a gelince, top hâkimiyeti onun da alamet-i farikası. Maç başı yüzde 59 topa sahip olan Galatasaray Alanyaspor'un ardından lig ikincisi. Galatasaray'ın Alanyaspor'la benzer bir başka özelliği de ön alanda yaptığı pres. Ancak bu bir benzerlikten öte bir farklılık aslında: Galatasaray Alanyaspor'un tersine, doğrudan ve hızlı oynamak için ön alan baskısı yapıyor. Amacı set oyunu oynamak için topa sahip olmak değil, Galatasaray rakip kaleye en hızlı biçimde gitmek için topu istiyor ve alıyor.
Bu açıdan bakıldığında Galatasaray'la Alanyaspor'un ortak gibi görünen özellikleri, aslında ayrıştığı yönler. Dolayısıyla Galatasaray bir anlamda Alanyaspor'un antitezi. Okan Buruk'un da Alanyaspor'u devirmek için Galatasaray'ın bu özelliğini daha çok ön plana çıkarmak istediği anlaşılıyor. Doğrudan ve hızlı oyunu futbol felsefesi olarak benimseyen Okan Buruk maç stratejisini Galatasaray'ın yapacağı ön alan baskısı üzerine kurguladı, böylece Alanyaspor'u baskı altında tutarak yerleşim ve pas hatalarına sürüklemek istedi.
Kayserispor'a karşı geçen hafta kanatlarında Yunus Akgün ve Mertens, ofansif orta sahada Juan Mata, santrforda ise Icardi'ye yer vererek maça başlayan Galatasaray'ın ön alan presi yapamadığını görmüştük. Alanyaspor karşısında bunu tersine çevirmek isteyen Okan Buruk forvet hattında revizyona gitti; Alanyaspor'un arkada bıraktığı boşluklardan yararlanmak için kanatlara iki koşucu yerleştirdi: Milot Rashica ve Kerem Aktürkoğlu, santrfora oyun bilgisi oldukça yüksek, koşu düzeyi ise fena olmayan Mauro Icardi'yi, onun arkasına da çevikliğe sahip seri stil Dries Mertens'i. Maç başladıktan sonrasını biliyoruz. İlk yarıda oyun ve skor olarak Alanyaspor'u geride bırakan Galatasaray, ikinci yarıda bir yandan topu dolaştıran ve bunu gerçekleştirmek için saha içinde iyi yayılan bir takıma karşı bir kişi eksik kalmanın bedelini ödedi, bir yandan sahip olduğu futbol felsefesinin yan ürünü olan zayıflıkların.
Bu yazıda iki şey göstermeye çalışacağım. İlki doğrudan rakip kaleye inmek üzere kurgulanmış olan Galatasaray'ın oyununda ön alan presinin ne kadar yaşamsal olduğunu. İkincisi ise topa sahip olmada lig ikincisi olan Galatasaray'ın aslında topa sahip olma oyununda hiç hünerli olmadığını.
Şu çok açık. Galatasaray bu sezon en etkili olduğu ve üçte birini bir kişi eksik olmasına rağmen rakibini hem oyun, hem de skor olarak alt ettiği bir ilk yarı geçirdi. Bundaki temel etki Galatasaray'ın oldukça etkili biçimde yaptığı ön alan baskısıydı. (Galatasaray, ön alan baskısı konusunda en verimli maçını Adana Demirspor karşısında oynamıştı. Ancak Alanyaspor karşısında bunun da oldukça üzerine çıktığı için skor üretebildi.)
Şimdi Galatasaray'ın etkili ön alan baskısıyla kazandığı topları nasıl değerlendirdiğine ilişkin birkaç örnek vereceğim.
Dakika 01.30. Bu sekansta tüm takım rakip yarı alanda ve Galatasaray bütün dönen topları toplayarak sürekli atak tazeliyor. Alanyaspor önce Kâzımcan Karataş'ın solda yaptığı ortayı uzaklaştırıyor. Dönen sahipsiz topu Mertens kapıyor ve Sergio Oliveria'ya oynuyor. O da ceza sahasında koşu gösteren Rashica'ya yüksek top atıyor. Bu top Alanyaspor stoperi Furkan Bayır tarafından uzaklaştırılıyor. Dönen topu Victor Nelsson kafayla soldaki Karataş'a veriyor, o da yine kafayla Mertens'e. Mertens rakibinden kurtulup soldan ceza sahasına giren Aktürkoğlu'na oynuyor. O da bir çalımla çizgiye yönelerek topu Icardi'yle buluşturmaya çalışıyor. Bu topa Alanyaspor sol beki müdahale ediyor, dönen topu Mertens kaleye vuruyor. Top yerdeki Icardi'ye çarparak filelere gidiyor. Ancak top yerde yatan Icardi'yle temas ettiği için ofsayt kararı çıkıyor.
Bu atakta şunu yeniden görüyoruz: Galatasaray'ın yaptığı ön alan baskısının amacı bir an önce kaleye gitmek. Bu kapsamda Galatasaray'ın yaptığı tüm paslaşmalar da bu amaca yönelik. Dolayısıyla Galatasaray set hücumu oynamak için pas yapmıyor.
İkinci örnek; dakika 10.22. Alanyaspor orta saha çizgisine yakın bölümden taç atışı kullanırken Rashica araya girerek Galatasaray'ı hızla atağa çıkarıyor. Rashica topa bir kere dokunduğunda Icardi'nin öne fırladığını görüyor ve hemen ona oynamak istiyor. Ancak vermek istediği uzun pas Alanyaspor stoperi tarafından çeliniyor ve sahipsiz topa dönüşüyor. Topun düştüğü bölgede üç Galatasaraylı var: Sağdan sola doğru sırayla Mertens, Sergio Oliveira ve Aktürkoğlu. Onların da hemen önlerinde Icardi. Topu Oliveira kapıyor. Mertens ve Aktürkoğlu ise öne doğru koşularını sürdürüyorlar. Bu sırada bir Okan Buruk klasiği olarak Aktürkoğlu en soldan sağa devriliyor. Icardi de merkezden sola. Dolayısıyla bu hızlı hücum klasik bir Galatasaray setine dönüşüyor.
Oliveira topu, aşağıdaki fotoğrafta da görüldüğü gibi sola devrilerek kendini boşa çıkaran Icardi'ye veriyor. Ancak Icardi'nin patlama gücü olmadığı için ileriye gitmesi çok mümkün değil. Bu nedenle pozisyonu okumayı tercih ediyor ve ayak dışıyla topu havadan koşusunu sürdüren Mertens'in önüne indiriyor, o da ayağını uzatarak Türkiye'deki ilk golünü atıyor.
Bu hücumda Mertens ve Aktürkoğlu'nun topun Oliveira tarafından kontrol edilmesinden sonra hiç ara vermeden rakip ceza sahasına doğru koşularını sürdürmeleri, bize Okan Buruk'un Galatasaray'ı en kısa sürede ve en hızlı biçimde rakip kaleye gitmek için formatladığı gösteriyor. Gol de bu hız ve doğrudanlık içinde üretiliyor. Elbette işin içinde akıl da (pozisyonu süzen Icardi'nin Mertens'e pası) var, ama refleks, yani formatlanmış olma hali daha ön planda.
Golde top, Galatasaray'ın hücum bölgesinde oynayan dört oyuncudan üçünün ayağına değiyor. (Aşırı detay, ama bence önemli; golde topa ayağı değen üç oyuncu antrenmanlarda açma germeden sonra yapılan rondo, ya da beşe iki olarak adlandırılan topla çalışmalarda aynı grupta yer alıyor.) Topa ayağı değmeyen tek oyuncu olan Kerem Aktürkoğlu de önce sağ öne, sonra da kaleye paralel sola yaptığı koşuyla rakip defansın dengesini bozuyor ve Mertens'e koridor açıyor. Bu arada yukarıdaki fotoğrafta yer almayan Galatasaray'ın sol beki Kâzımcan Karataş'ın gol vuruşu yapılırken rakip ceza sahası çizgisine bastığını da söylememiz gerekiyor.
Nasıl ki bu gol rakibe yapılan baskıyla geldiyse, ikinci gol de yine Okan Buruk'un oyun planı doğrultusunda yapılan an alan baskısıyla oluştu.
Üçüncü örnek; dakika 20.55. Alanyaspor aut atışı kullanıyor. Galatasaray'ın bu sırada yaptığı baskıyı, aşağıdaki fotoğraftan net biçimde analiz edebiliyoruz.
Bu aslında Alanyaspor'un ayağa pasla geriden çıkma seti. Bu sette Alanyaspor Furkan Bayık- Alex Rúnarsson-Efkan Bekiroğlu-Leroy Fer-Kadim Rhassoul-Yusuf Özdemir paslaşmalarıyla baskıyı kırmaya çalışacak. B planı ise kalecinin yeniden Furkan Bayır'a oynayarak onun üzerinden çıkmayı denemek. Alanyaspor'un geriden ayağa topla çıkma seti Bayık'ın kalecisine verdiği pasla başlıyor. Burada Icardi Furkan Bayır kanalını kapatıyor. Alanyaspor kalecisi Rúnarsson, Lucas Torreira'nın kontrol ettiği Efkan Bekiroğlu'na oynuyor. Torreira'nın kısa alanda hızlanmasıyla Bekiroğlu pas hatası yapıyor. Leroy Fer'i kontrol eden Oliveira araya girerek topu kafayla Icardi'ye indiriyor, o da sağıyla topu kontrol ettikten sonra soluyla köşeye vuruyor.
Burada golü getiren iki faktör var. İlki Galatasaray'ın merkez orta sahasında oynayan iki oyuncunun, Torreira ve Oliveira'nın ön alan baskısında yer almaları, özellikle de Torreira'nın. İkinci faktör ise Oliveira ve Icardi'nin panik yapmadan yeteneklerini sahaya dökmeleri. Oliveira topu kafayla sakin biçimde Icardi'nin önüne bırakıyor, o ise doğru ve etkili vuruş yapabilmek için topu sol ayağına çekiyor.
Galatasaray iki farkla öne geçtikten sonra iştahını kaybetmedi. Aslında 10 kişi kaldığında bile. Oyunu soğutmak yerine yine golü aradı.
Dördüncü örnek; dakika 36.38. Ön alan baskısıyla topu kapan Oliveira topu Sacha Boey'nin atılmasından sonra sağ beke geçen Aktürkoğlu'na veriyor. O da Nelsson'a. Top Nelsson'dan Muslera'ya geliyor. O da orta sahadaki Mertens'e yerden oynuyor. Mertens tek pasla Icardi'yi görerek Alanyaspor orta sahasını oyundan düşürüyor. Icardi Mertens'i, o da savunma gerisine sağdan koşu gösteren Rashica'yı görüyor, o da ceza sahasına giriyor.
Ancak o dakikaya kadar sağ kanatta etkili bir futbol oynayan ve her pozisyonda pas vermeyi tercih eden Rashica burada, şimdiye kadar Yunus Akgün'de çok gördüğümüz bir şey yapıyor ve kaleye etkisiz bir şut gönderiyor. Oysa burada Rashica'nın önünde birçok seçenek vardı: Boş durumda koşarak gelen Mertens'in önüne topu yuvarlamak, Aktürkoğlu'yla paslaşarak tehlikeyi büyütmek veya en solda boş durumda olan Karataş'a oynamak (aşağıdaki fotoğraf).
Bu atakta Galatasaray orta sahadan kalecisine dönüp onun üzerinden ileriye oynayarak sekiz pasla rakip ceza sahasına girdi. Galatasaray 14 saniye içinde gerçekleşen bu atakta Rashica'yı pozisyona soktuğunda ceza sahasında dörde üç çoğunluk sağlamıştı.
Beşinci örnek. Bir dakika sonra Galatasaray yine rakibe yaptığı baskıyla topu kazandı ve bir şans daha üretti. Dakika 37.48. Alanyaspor stoperi Rhassoul'un baskı altındaki pas hatasını Rashica değerlendiriyor. Etrafında döndükten sonra savunma arkasına sağdan boş koşu gösteren Mertens'e görüyor.
Ceza sahasına giren Mertens koşusunu keserek kaleye şut atıyor, ancak Rúnarsson topu kornere gönderiyor. Burada Mertens'in yaşından kaynaklı fizik kalite sorunu ortaya çıkıyor ve bu nedenle daha uzaktan bir şutu yeğlemek zorunda kalıyor. Zira Mertens topla koşusunu sürdürerek daha kuvvetli bir şut atabilirdi, ayrıca sağındaki Icardi'ye pas vermek için daha uygun bir açıyı da arayabilirdi. Ama bunları yapmadı, ya da yapamadı diyelim.
10 kişi oynayan Galatasaray rakibe yaptığı ön alan baskısı sayesinde bir fırsat daha yarattı. Altıncı örnek; dakika 44.44. Oliveria vücudunu koyarak Leroy Fer'in top kaybı yapmasını sağlıyor. Boşta kalan topu kazanan Rashica, Alanyaspor ceza yayı üzerindeki Torreira'ya, o da hemen sol tarafa oynuyor, Icardi ayağını açarak Mertens'in topla buluşmasını sağlıyor (aşağıdaki fotoğraf).
Napoli dönemindeki Mertens olsa bu pozisyonda patlama gücünü kullanarak bir anda rakip kaleciyle karşı karşıya kalırdı. Ancak burada bir anda etrafı üç Alanyasporlu futbolcuyla çevriliyor. Yine de kaleye şutunu atabiliyor, ama Rúnarsson bunu da kurtarıyor.
Görüldüğü gibi Galatasaray 10 kişiyle oynadığı zaman diliminde bile golü düşünen taraftı. Yaklaşık 15 dakika süren bu sekansta Galatasaray ön alanda yaptığı baskıyla rakibini top kaybına iten taraftı. Ancak yakaladığı bu üç fırsattan gol çıkaramadı. İkinci yarı ise roller değişti. İlk yarıda rakip kaleye bir şut çekebilen Alanyaspor önce oyunu aldı, sonra da skoru.
Toparlayacak olursak.
Sol beke önce Berkan Kutlu geçti. Olmayacağı belliydi, olmadı da. Ardından Emin Bayram stopere alınıp Abdülkerim Bardakçı sol beke kaydırıldı. Bu kez de stoper hattında paylaşım hataları baş göstermeye başladı. Okan Buruk son olarak üçlü defansa dönüp sol beke Kerem Aktürkoğlu'nu geçirdi. Ancak bu hamle de, Alanyaspor kendi sağ kanadından ürettiği ikinci golün önüne geçemedi.
Dünkü maç Galatasaray'la Alanyaspor'un sadece ön alan baskısı yapma ve topa sahip olmada değil, farklı nedenlerle olsa da takım savunmalarının rakipten baskı yenen sekanslarda sorun yaşamaları bakımından da benzer olduğunu ortaya koydu. Alanyaspor topa sahip olamadığı için savunma sorunları yaşarken Galatasaray da ön alan baskısı yapamadığı için savunma sorunları yaşıyor.
Galatasaray an alan baskısını işlettiği durumlarda birçok takıma beklemediği yenilgiler yaşatır. Ama bunu yapamadığı durumlarda beklemediği kayıplar da yaşar. Galatasaray'ın yarıştan kopmaması için hücum amaçlı olmayan takım savunmasını ve kontrol futbolunu geliştirmesi gerekli. Zira bazı anlarda topa sahip olmak, rakibin elinden hücum silahını almak anlamına geldiği için en iyi savunmadır.