Okan Buruk’un ilk 11 tercihi Galatasaray’ın tek maçlık eleme karşılaşmasında yenilerek Türkiye Kupası dışında kalmasına yol açtı. Muhtemelen ligin son dönemine elindeki kadrodan daha fazla yararlanmak için rotasyona giden Okan Buruk’un bu hamlesi nedeniyle gömlek, yanlış düğmeden iliklenmeye başladı ve bu yanlışlık sonraki hamlelerin de boşa çıkmasına yol açtı
Okan Buruk’un maçtan önce düşüncesi ligde son dönemece girilirken rotasyondaki oyuncu sayısını artırmak ve genişleyecek olan kadro kalitesiyle rakiplerine üstünlük sağlamaktı. Bu amaçla rotasyonlu bir kadroyla başladı maça: Victor Nelsson yerine Kaan Ayhan, Sergio Oliveira yerine Fredrik Midtsjø, Milot Rashica yerine de Nicólo Zaniolo ilk 11’deydi. (Adana Demirspor maçında oyuna sol bekte başlayan Sam Adekugbe yerine de Kâzımcan Karataş vardı.)
Muhtemelen Okan Buruk’un kafasında maçı 60-70’inci dakikaya kadar en kötü berabere tutmak, sonra yapılacak oyuncu değişiklikleriyle sonuca gitmek vardı. Ancak bu plan işlemedi. Tek maçlık bir eleme karşılaşmasında gerçekçi yaklaşım yerine fütüristik düşünceler ağırlık kazanınca dengesiz bir takım ortaya çıktı.
Bu yazıda söz konusu dengesizlikleri birkaç maddede özetleyeceğim:
- Galatasaray’ın temel bir hücum anlayışı ve hücum yerleşimi var. Bu anlayış üç şeye dayanıyor. İlki ön alanda rakibe yapılan baskı. İkincisi rakibi genişletmek amacıyla kanat beklerinin çizgiye basması. Üçüncüsü de kanatlarda oynayan forvet oyuncularının merkeze devrilerek ön alan hareketliliğini sağlamak konusunda Mauro Icardi ve Dries Mertens’i desteklemeleri.
- Ön alan baskısı konusunda Galatasaray haftalardır irtifa kaybediyor. Şöyle; özellikle ligde Alanyaspor maçında derli toplu biçimde gördüğümüz ön alan baskısı iki hafta sonraki Başakşehir deplasmanında zirveye çıkmıştı. Galatasaray sonraki dönemde o zirveye bir daha yaklaşamadığı gibi son haftalarda görülen fizik kalite düşüşü nedeniyle o oyundan oldukça uzaklaşmış durumda.
- Bunun elbette beşli başlı nedenleri Icardi, Mertens, Zaniolo ve Midtsjø’nün fizik kalitelerinin istenilen seviyenin altında olması. Bu şu açıdan önemli; ön alan baskısında sadece bir oyuncunun takım arkadaşlarıyla eş zamanlı hareket etmemesi bile diğer futbolcuların yaptığı baskının etkisiz kalmasına yol açarken dört futbolcunun baskı yapacak fizik kaliteye sahip olmaması denklemi başından bozuyor. Dolayısıyla yenilginin ilk nedeni için yetersiz ön alan baskısını yazabiliriz.
- Zaniolo’nun ilk 11’e dahil edilmesinin Galatasaray’ın hücum şablonunda ciddi zaaflara yol açtığı çok açık. İlk olarak Zaniolo oyunun savunma yönünde neredeyse hiç yok. Bu da arkasındaki kanat beki Sacha Boey’nin hücum katkısını aşağıya çekiyor. Bunun dışında Zaniolo ile Boey arasında Galatasaray’ın hücum setlerini ve kanat organizasyonunu işletmek açısından ciddi bir uyumsuzluk da var. Zira Zaniolo Galatasaray’ın hücum setlerini değil, kendi setlerini oynuyor. Ayrıca Galatasaray topu paylaşan, ama bunu hızlı paslaşarak yapan bir takım. Zaniolo bu yapıyı da olumsuz etkiliyor. Top ona gelince takımın akışkanlığı ciddi biçimde yavaşlıyor. Son olarak Zaniolo kanat hücumlarında merkez devrilerek ön alan hareketliliği anlamında da takıma katkı veremiyor.
- Dolayısıyla şunu demek hiç yanlış olmayacak: Zaniolo’nun takıma kazandırılması konusunda hiç acele etmemek gerekiyor. Çünkü acele etmek ve işbirlikleri şimdiye dek birçok maçta sınanmış ve sınıfı geçmiş Boey-Rashica ikilisini bozmak Galatasaray’a hiçbir şey kazandırmadı. Başka bir deyişle Galatasaray geleceği, yani Zaniolo’yu kazanmak için elindeki ideal oyundan çok şey kaybetti.
- Midtsjø tercihine gelince. Okan Buruk’un onu dün, Adana Demirspor’a karşı kilidi açan golünü ödüllendirmek amaçlı oynattığını düşünmüyorum. Muhtemelen ilk amacı onun maç kondisyonunu artırmaktı. Bu nedenle ilk 11’de başladığı kanısındayım. Ama bu hamle de olmadı. Bunun iki nedeni var. İlki Galatasaray’ın oyun şablonunda futbol liderliğini orta sahada sekiz numara oynayan futbolcu, Oliveira üstleniyor. Oliveira bunu taktik bilgisi, futbol aklı ve yetenekleriyle gerçekleştiriyor. Midstjø’nün ise sahada Oliveira’ya benzer bir liderlik üstlenmesi yetenek paketi itibariyle mümkün değil. Dolayısıyla Midtsjø tercihi Galatasaray’ı saha içinde futbol aklı bakımından oldukça eksik bırakıyor.
- Kanımca Midtsjø oyunun gitgelli oynandığı zaman dilimleri için değil, Galatasaray’ın baskı yaparak rakibini kendi sahasından çıkarmadığı zaman dilimleri için daha ideal bir oyuncu. Oynadığı alan genişleyince Midtsjø yetenek seti itibariyle çok yetersiz kalıyor.
- Bunun dışında Sergio Oliveira’nın ilginç bir özelliği var. Oyuna sonradan girdiği maçlarda gösterdiği performansla, ilk 11 başladığı karşılaşmalarda gösterdiği performans arasında çok büyük bir fark var. Buna örnek olarak ligde deplasmandaki Adana Demirspor ve Kayserispor karşılaşmalarını örnek olarak verebilirim. Adana Demirspor deplasmanında son 11 dakikada oyuna dahil olmuş, ama hiçbir şey yapamamıştı. Benzer biçimde Kayserispor deplasmanında da ikinci yarıda oyuna girmiş, ama çok etkili olamamıştı. Bu açıdan Galatasaray’ın Oliveira’nın ilk 11 başlamadığı dört karşılaşmanın ikisinde yenilmesi, birinde berabere kalması rastlantısal bir sonuç olmamalı.
- Elemeli bir karşılaşmada bozulmaması gereken bir diğer ikilinin de Victor Nelsson Abdülkerim Bardakçı stoper hattı düşüncesindeyim. Nedeni basit; bu iki futbolcu ideale yakın bir tandem oluşturuyorlar. Birbirleriyle oldukça uyumlular. Kaan Ayhan - Abdülkerim Bardakçı ikilisi için ise bunu demenin bir hayli uzağındayız. Zira Kaan Ayhan dörtlü defansta önemli yerleşim hataları yapabilen bir stoper. Ayrıca bir takımla bütünleşebilen bir futbol anlayışına da sahip değil. Bu nedenle onun yer aldığı tandem hatları oldukça sorunlu bir yapı arz edebiliyor. Bu açıdan Galatasaray’ın Kaan Ayhan’ın ilk 11 başladığı iki maçı da kaybetmiş olması sürpriz değil.
- Galatasaray da bir hücum takımı gibi görünse de aslında oldukça başarılı bir savunma takımı. Galatasaray takım savunmasını iyi uyguladığı, bu nedenle az gol yediği ve yediğinden de çoğunlukla sadece bir fazla gol attığından dolayı ligdeki 26 maçta 20 galibiyet elde etti ve bu sayede de lig lideri.
- Primum non nocere. (Hastaya) “önce zarar verme” anlamına gelen bu Latince özdeyiş, antik dönemden beri tıbbın temel ilkeleri arasında kabul edilir. Okan Buruk dünkü ilk 11’yle “takım savunmasına önce zarar verme” ilkesinin dışına çıktı. Ve bu nedenle kalesinde bu sezon ilk kez üç gol birden gördü.
- Son olarak şunu söylemek istiyorum. Yanlış kadroyla maça başlamak gömleği yanlış düğmeden başlayarak iliklemekten farklı değildi. Bu yanlışlık maç içinde düzeltilemedi, böylece Galatasaray Türkiye Kupası’ndan elendi.
Melih Şabanoğlu kimdir? Melih Şabanoğlu, Galatasaray Lisesi ve İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunu. Okur, yazar, merak eder. Çocukluktan itibaren her yaş döneminde ve değişik sektörlerde çalışırken spor ve futbol, amatör tutkusu oldu hep. Futbolun matematiğini anlamaya çalıştı. Sabahtan akşama dek muhtelif maçlar izleyerek geçireceği günlerin hayalini kurdu. Ana ilgi ve uğraş alanı ise Osmanlı modernleşmesi ve geç Osmanlı döneminde spor tarihi. Bu konuda Kuruluş: Mekteb-i Sultani’den Galatasaray Spor Kulübü’ne Türkiye’de Futbolun Erken Çağı (1904-1907) başlıklı bir kitabı var. Önümüzdeki dönemlerde bu çalışmanın diğer ciltlerini çıkarmayı umuyor. |