Bir süredir gündelik hayatta tek konuşulan konu ekonomi... Üstelik sadece belediye tanzim kuyruklarında yapılan "halk röportajları"nda değil; "orta sınıf"ta da kriz, esas gündem olmuş durumda. Nasıl olmasın ki? Özellikle geçen yılki kur sıçraması, birçok orta sınıf alışkanlığını değiştirdi. "Dışarıda yemek yemek" örneğin; sosyal bir ihtiyaç, gastronomik bir macera arayışı ve en nihayetinde "hazır yeme" pratiğinden çıkıp, arada sırada yapılan bir kaçamak haline geldi. Akıl almaz içki fiyatlarıyla gece hayatı "lüks"e dönüşürken, insanlar "ev partileri"ne yöneldi.
İstanbul şartlarında "Şöyle ailece bir yerlerde kahve içelim" demenin bedeli, ulaşım dahil 100 lirayı bulabiliyor! AVM'lerin sinek avladığı, konut ve otomobil satışlarının neredeyse durduğu, yurt dışı tatil hayallerinin yerini yine ve yeniden Ayvalık ve Marmaris'teki yazlıkların aldığı günümüzde, orta sınıfın sadece ekonomi konuşması hiç de şaşırtıcı görünmüyor. Eh, bir konuya böylesi yoğun ilgi varsa, medyanın bu talep için "arz" üretmesi de kaçınılmaz hale geliyor! Ve bu hengâmede tüm gözler, muhalif kanalların ve sanal âlemin yeni gözdesi, ekonomi uzmanlarına çevriliyor!
Eskiden tematik TV kanallarının ekonomi programlarında rastlardık onlara... Rakamlarla dolu analizler yapar, açıkçası pek de anlaşılmazlardı! Bir tek "Ayşe Teyze"ye yazılar yazan Güngör Uras vardı ekonomi jargonunu sadeleştiren. Şimdiyse, içinde bulunduğumuz kriz ortamında ekonomi uzmanları, neredeyse "pop star"a; iki dudağının arasından çıkacak "döviz kehaneti" merakla beklenen vahiy meleklerine dönüşmüş durumdalar! Bu ekonomistlerin başında Atilla Yeşilada'yı saymazsak büyük haksızlık olur! İsabetli dolar kuru tahminleri ile kısa sürede muazzam bir "fan kitlesi" kazanan Yeşilada, Twitter'da 161, Youtube'da tam 203 bin takipçiye çoktan ulaştı bile! Bu başarıda elbette sadece Yeşilada'nın ekonomi bilgisi rol oynamıyor. Yeni medya olanaklarını çok iyi kullanan Yeşilada, namı diğer FÖŞ (Fevkalade Önemli Şahıs!), dozunu çok iyi ayarladığı sivri üslubuyla özellikle gençleri yakalarken, videolarında kullandığı şapka ve güneş gözlüklerinden, seçtiği çarpıcı konu başlıklarına kadar her şeyiyle, gerçek bir "seyirlik" olmayı iyi biliyor. Ekşisözlük'te adına 101 sayfa yorum girilen FÖŞ, katıldığı TV programlarından üniversite panellerine, söylediği her sözle olay yaratan bir "yıldız"a böylece evriliyor.
Kriz ortamının bir diğer yıldızı olarak "Ekoparazit"i göstermek mümkün! Halk TV'de yayınına son verilince Tele 1'e geçen "Ekoparazit", Murat Muratoğlu ve Erkin Şahinöz'ü "Kavuklu ile Pişekâr" formatında buluşturan, hayli başarılı ve popüler bir program... Şahinöz'ün "finansal okuryazarlık adına" en komplike verileri basitçe, özlü sözler eşliğinde romantik bir üslupla anlattığı; Muratoğlu'nun ise tam tersine, konuya Fenerbahçe'nin halinden girip otopark ücretlerinden çıktığı "Ekoparazit", "FED faizleri"nden "stagflasyon"a birçok teknik terimi hayatımıza soktu bile! Ama seyircinin istediği gerçekten bu mu?
1999 Marmara Depremi'ni hatırlarsak, bu soruya kolayca "hayır" diyebiliriz. O dönem "sismik kriz" içindeki ülkemizde aniden "deprem hocaları"nın varlığı keşfedilmiş, TV kanalları jeoloji profesörlerinden geçilmez olmuştu. Onlar da yer hareketlerinin mantığını anlatmaya çalışmışlar ama sonunda "Hocam, deprem ne zaman olacak?" sorusu karşısında çaresiz kalmışlardı. Zira "seyirci"nin talebi bilim değil, derhal can güvenliklerini sağlayacak hazırlop bilgiydi. Ama yıl artık 2019, medya değişti. Üstelik ekonomi, deprem gibi öngörülemez bir konu da değildi.
Dolar tahminini programın son dakikalarına bırakarak reytingi üst seviyede tutan ve "Yatırım tavsiyesi değildir" notuyla birlikte kur öngörüsünü kuruşu kuruşuna açıklayan "Ekoparazit"in başarısı tam da burada gizli! Tıpkı en sevilen şarkısını konserin sonuna saklayan müzisyen ya da "en bomba" aşk dedikodusunu "Azzz sonraaa!" diye ısrarla bekleten magazin programı gibi!..
Espri yapanı da var azarlayanı da hatta bazı kanallarda "asgari ücret"e "askeri ücret" (!) diyeni bile çıkıyor. Devir ekonomistlerin devri!..
Osman Altuğ'dan Mahfi Eğilmez'e, Uğur Gürses'ten Daron Acemoğlu'na, Özgür Demirtaş'tan Uğur Civelek ve Seyfettin Gürsel'e birçok önemli isim, içinde bulunduğumuz kriz şartlarında bizleri aydınlatmaya çalışıyor.
Hatta Atilla Yeşilada gibi popüler ekonomistlerin, krizin cep yakıcı, uyku kaçırıcı etkisi karşısında bir tür "müsekkin" etkisi gösterdiği görülüyor. Öyle ya, çizdikleri karanlık tablo karşısında, "İyi ki yatırımım yok. Param da yok, derdim de!" diye düşünüyor insan çoğu zaman... Ve iktidar ısrarla "Kriz yok!" dese de şu an ekonomistlere gösterilen ilgi bile ortada ciddi bir kriz olduğunu kanıtlıyor.
Ama biz ki krizleri bal eylemiş, 7.5'lik felaketin ardından "Deprem Dede" Prof. Dr. Mete Işıkara'yı "Türkiye'nin en seksi erkeği" seçmiş bir toplumuz. Dolar bir kez daha atak yapar da sıra ekonomik enkaz altından çıkmaya gelirse, o zaman da "en seksi ekonomisti" seçeriz, olur biter!