Fenerbahçe, ligin üst sıralarında yer alan, pozitif ve iyi bir futbol oynayan Hatayspor’a karşı deplasmanda altın değerinde bir galibiyet aldı ve yedinci haftanın sonunda maç fazlasıyla liderliğe yükseldi. Yarın Trabzonspor’un kendi evinde alacağı sonuca bağlı olarak en kötü olasılıkla ikinci sırada yer alacak. 7 maçta toplanan 16 puan ise maç başı puan ortalaması itibariyle geçmiş sezonlara göre oldukça iyi görünüyor.
Bir yandan sakatlıklarla boğuşan takım bir yandan da 10 günde 4 maçlık zorlu bir dönemden geçti. O zamana dek oynanan tüm maçların üstünde bir performans izlemiştik Frankfurt deplasmanında; o kadar yüksek tempoya güzel karşılık verilmiş, galibiyet son saniyede kaçırılmış ama fizik güç olarak da takım altüst olmuştu. Hemen ardından tüm o yorgunluğun neticesi Başakşehir maçında görüldü; takım istediği hiçbir şeyi sahaya dökemedi. Giresun maçı skor olarak olumluydu fakat sezon başından beri en sağlam yer dediğimiz defansın arkasına atılan toplar endişe vericiydi. Giresun maçındakine benzer bir defans performansı, Giresun’dan çok daha iyi bir takım olan Hatayspor karşısında kötü sonuçlara yol açabilirdi.
Pereira’nın sezon başından beri A planını biliyoruz. “Savunmayı öne çıkar, orta saha ile blok oluştur, oyun alanını daralt, önde bas ve takım hücum planını henüz oturtamadığı için yetenekli ayakların kişisel ekstraları ile gol bul” şeklinde özetlenebilir. Bu maçta ise B planını izledik ve bu plan 2016-2017 sezonunun ilk yarısındaki Advocaat anlayışını andırıyordu. Mesut ve Pelkas gibi yetenekli oyuncular kenarda olunca takım üçüncü bölgede oynama niyeti yerine ikinci bölgede karşılama pozisyonuna geçti, savunma öne çıkmadı ama takım bir bütün olarak ikinci bölgeden itibaren pozisyon alınca bütünlük yine de sağlanmış oldu. Solda Muhammed, sağda Ferdi, sağ stoperde sol bekten bozma Novak olunca belki de böyle bir düzen kaçınılmazdı. İlk yarı maç aslında çok ortada geçti, Fenerbahçe Valencia’nın asistleriyle iki gol buldu ve bir tane de Valencia karşı karşıya kaçırdı. 10. Dakikada Altay’ın gereksiz çıkışı sonrasında gelen pozisyon dışında ise savunmada hiçbir açık verilmedi. Az pas, çok mücadele ve direkt oyun ile gelen skor avantajı vardı.
İkinci yarı ise Fenerbahçe adına B planının zirve yaptığı ilk 25 dakikaya sahne oldu. Her ne kadar hücum anlamında etkili olamasalar da Berisha ve Rossi’nin de katkıları ile takım savunması çok güzel çalıştı ve kazanılan toplarla özellikle rakibin sol kanadı koridora çevrildi. Mert Hakan iki kez, Rossi bir kez, Crespo bir kez ve birisi karşı karşıya olmak üzere Valencia iki kez son vuruşları doğru yapamadıkları için umut veren pozisyonlardan gol çıkaramadılar. Bu ilk 25 dakikada özellikle sahneye Ferdi çıktı. Sonra rakibin golü geldi, o golü takiben cesareti geldi ve biraz bocalama oldu ama sonrasında Rossi bir kez, Serdar iki kez ve Mesut iki kez defansın arkasına kaçıp gol pozisyonlarına girdiler. Bu son 10 dakikalık dilimde ise sahnede Samuel vardı. Yetenekli adamlar kenardayken, takım yorgunken ve üstelik 4 gün sonra Olimpiakos maçı varken önde meydan okuma yerine topu bırakıp, sonra kazanınca hızlı ve direkt oynama stratejisi mükemmel sonuç verdi. Önceki maçlarda seyrek olan saç baş yolduran pozisyonlardan bu maçta en az 5 tane vardı. Bu plan, skor alındıktan sonra A planının bir devamı ve sıkı maçlarda ise ana plan olarak gayet güzel iş görebileceğini gösterdi. Bir yandan da Mesut, Pelkas, Samuel gibi oyuncuların da dinlenme fırsatı bulabilmeleri açısından da değerliydi.
Sezon başında Fenerbahçe 5 tane ana transfer yaptı. Artık bunların da performansı ile ilgili fazlaca fikir sahibi durumdayız. Kim mükemmel bir transfer ve Szalai ile beraber müthiş iş yapıyor. Kim demişken hemen parantez açıp ilk yarıdaki müdahalesinin penaltı olduğu görüşünü de iletip parantezi kapayalım. Crespo, Rossi ve Berisha ise 10 üzerinden 6 puanlık performans verebilecek oyuncular; takım için mücadeleleri güzel, bu maçta da yararlı oldular, alternatif yaratıp rotasyonu zenginleştirebilirler ama takımı bir öteye taşıyacak kapasitede değiller. Onların talip oldukları formalar belli ki Mert Hakan, Pelkas/ İrfan Can ve Valencia tarafından giyilecek. Meyer ise izleyebildiğimiz kadarıyla belli ki o mevkideki belki beşinci tercih olabilecek. Bu da transfer sezonunun bu sene de karavanayla geçtiğini gösteriyor.
Sene başında çok sık eleştirdiğimiz Samuel ve Ferdi tercihleri için herhalde bir zaman sonra yanıldığımızı memnuniyetle kabul edeceğiz. İkisi de üstüne koyarak ilerliyorlar ve takımın hızlı ve direkt oynama tarzına güzel uyuyorlar. Muhammed için halen daha erken olduğunu ve ısrarın zarar vereceğini bir kez daha söyleyeyim. Orta sahada Mert Hakan, Zajc, Sosa ve Crespo bir şekilde idare edeceklerdir ama Gustavo’nun kendi özellikleri itibariyle bir alternatifinin de olmaması devre arasında bir hem 6 hem de 8 numara oynayabilen orta saha transferini zorunlu kılıyor. Burada da Ozan Tufan kararını bir kez daha eleştirelim. Fenerbahçe’nin bu sezon da belli ki bir net golcüsü yok ancak zinde bir Valencia bu arayışı da muhtemelen ikinci sıraya atıyor. Yine de topla yüzünü kaleye döndüğü zaman yapabildiklerini gördükçe bu arayıştan da vazgeçmemek gerektiği apaçık ortada.
Şimdi sırada Olimpiakos ve Kasımpaşa maçları var. Bu iki maç ligde ve Avrupa arenasında durumu şekillendirmek adına oldukça kritik olacak. Sonrasında da iki haftalık milli maç arası var ve sakat oyuncuların geri dönmesi için uygun bir zaman olacak. Milli maç arasından sonraki Trabzon deplasmanı ise muhtemelen sezonun ilk yarısını şekillendirecek.