Cengiz Çandar TESEV adına hazırladığı rapor önümüzdeki dönemin bir...
Cengiz Çandar TESEV adına hazırladığı rapor önümüzdeki dönemin bir el kitapçığı ya da yol haritası niteliğinde. Çandar 8 ay boyunca Cumhurbaşkanından, İçişleri Bakanına, Mit müsteşarından, PKK liderlerinden Karayılan’a, örgütten ayrılan kanattan, Nizamettin Taş, Osman Öcalan gibi isimlere, Avrupa’daki PKK’lılara kadar birçok kişi ile görüşerek hazırladığı raporda ortak soru “PKK nasıl silahı bırakır?” olmuş. Bu soru asında Kürt meselesinin çözümündeki temel soru. Bu soru yanıtı bulduğu an sorun ortadan kalkacak, son Kürt isyanı ancak bu şekilde son bulacak ve bu tarihsel sorunda çözüme yaklaşılacak. Çandar’ın deyimiyle sorun “kan ve can kaybının” sonunu getirmenin yolunu bulmak. Önemli ve çarpıcı bir rapor. Hatta milletvekili krizine denk gelmesi de raporu daha önemli hale getirmiş durumda. Yorumlamak gerekirse; Raporun tamamında devlet, hükümet ve PKK çevrelerinin çözüm önerileri yöntem farklılıkları olsa da örtüşüyor. Bu olumlu bir durum. Raporun bölgenin ve Kürt isyanının dinamiği ile ilgili “kralın çıplak” olduğunu gösteren yanları da var. PKK olduğu için bir isyan var ya da asıl aktörün PKK olduğu bir isyan söz konusu. Dolayısıyla PKK sorunu çözülmeden, PKK silah bırakmadan Kürt sorunu çözülemez. Yani çözüm açısından PKK’yı Kürt sorunundan Kürt sorunun da PKK’dan ayırmak mümkün değil. PKK’a silah bırakmadan da adım atılamaz. Bir diğer nokta PKK ile BDP çizgisini oluşturan tabanını aynı olduğu. Yani bu iki çizgiyi (0bazı yazar ve yorumcuların bölge dinamiğinden uzak bir bakış açısıyla) birbirinden ayrıştırırsak çözemeye çalışmak mümkün değil. Abdullah Öcalan ile- devlet arasındaki görüşmeler bugüne kadar “kullanma” amaçlı görüşmelerdi. Bundan böyle Öcalan’ı artık bir partner olarak değerlendirmek gerek. Çünkü bu durum güven bunalımı yaratıyor. Bu nokta tabii ki birçok kişinin tepkisini çekecek olsa da PKK ve Kürtler üzerindeki etkisi gözüne alındığında yanlış bir tespit sayılmaz. Hatta bir müzakere sürecinde diğer kesimleri etkileyebilme gücüne sahip olan Öcalan’ın şartlarını da iyileştirilmesi gündeme gelebilir. Bu da rapora farklı mekanlarda ev hapsi şeklinde yansımış; 2 yıllık geçiş sürecinde İmralı, Diyarbakır ya da başka bir yer. Bu bakış açısının üç aşağı beş yukarı devlet, hükümet yetkilileri tarafından dillendirilmesi de önemli. Genel bir af ile PKK’nin Türkiyelileştirilmesi için yasal siyaset alanını açılarak barajın %10’inmesi. Ve statü meselesi. PKK’ya yakın ya da PKK ile ilgisi olmayan Kürt çevrelerin buluştuğu ortak noktalardan en önde geleni Kürtlerin yasal bir statüye kavuşmaları. Cengiz Çandar’ın ufuk açıcı raporu bundan sonra Kürt meselesinde izlenecek yolu da aşağı yukarı gösteriyor. Devlet ya da hükümet birilerini elini taşın altına sokup bu tarihsel sorunu çözmesi gerekiyor. Rapordaki görüşlerden yola çıkacak olursak bir niyet beyanı söz konusu ama önemli olan bunu pratiğe geçirmek. Çok zor, acı da olsa bazı gerçekleri kabul etmek gerekiyor. Yaraya tuz basmadan bu savaş bitmeyecek gibi.