Türkiye-İsrail krizinin geleceği açısından Obama-Netanyahu buluşması bekleniyordu...
Türkiye-İsrail krizinin geleceği açısından Obama-Netanyahu buluşması bekleniyordu. Mavi Marmara baskını ile iyice gerilen ilişkiler Amerika açısından büyük önem taşısa da Amerika’nın ajandası farklı.İsrail ve Türk hükümetleri bu krizin çözümü için uygun yöntemler, diplomatik kanallar yerine meydanları, popülist açıklamalar ve karışıklı atışmaları tercih edince iş iyice çıkmaza girdi. Kısa vadede aşılacak gibi görünmüyor. Ancak, bu kriz Obama için Ortadoğu’nun ana gündemini oluşturmuyor. Ana gündem her zaman olduğu gibi Filistin-İsrail sorunu. Obama’nın öncelikli sıkıntısı ve çözmesi gereken konu bu.Obama ve Netanyahu bu görüşmede imaj tazeledi. Amerika’nın önünde bir seçim var. Bu görüşme Filistin’le doğrudan görüşmeler konusunda İsrail’i masaya oturtmayı amaçlasa da Amerika’daki Yahudi lobilerine gerginliği sona erdiği mesajını vermeyi amaçlıyor. Mart ayında iki lider fotoğraf bile çektirmemişti.”İsrail hükümeti Filistinliler ile Eylül ayına kadar doğrudan görüşmelere başlayacak. Amerika’nın en çok üzerinde durduğu konulardan olan Yahudi yerleşimleri inşatları Eylül ayına kadar donduruldu. Bu süre içinde harekete geçilmesi gerekiyor. Ayrıca Filistin yönetimini de mazeret bulmaması uyarıldı. Tabii ki Ortadoğu’yu takip edenler açısından mevcut durumun ne kadar “oyalayıcı ve sonuçsuz “ olacağını tahmin etmek güç değil. 10 yıl önce Filistin devletinin kurulaması için son rötuşlar yapılırken şu anda taraflar doğrudan görüştürülmeye çalışılıyor. Bu acıdan Obama’nın Kahire’de Müslümanlara hitap etmesinin ardından hiçbir adım atmaması hayal kırıklığı yarattı. Doğrudan görüşmelerden çok şey beklememek gerekiyor. Gazze’ye yönelik ambargo biraz daha gevşemesi yeni bir adım anlamına gelebilir.Filistin ile doğrudan görüşmeye koalisyonun iki ortağı Netanyahu ve Barak sıcak bakarken Lieberman’dan itiraz gelebilir. Türkiye İsrail krizinin koalisyon hükümetinde yarattığı çatlağı Filistin görüşmeleri derinleştirebilir hatta koalisyon dağılabilir. Yani dolaylı bir etki söz konusu olabilir. Zaten hem Türkiye ile ilişkiler hem de Filistin’le görüşmelerin geleceği açısından Netanyahu-Tzipi Livni yani Likud-Kadima koalisyonu en mantıklısı gibi görünüyor.Türkiye-İsrail ilişkilerinin geleceğine gelince: Hiç kimse umutlu değil. Diplomatik ilişkiler kesilirse tamiri zor olur. Bu Araplar açısından da sakıncalı. Türkiye’nin aradan çekildiği bir ortamda meydanın sadece İran ve İsrail’e kalacağı biliniyor bu da Amerika’nın işine gelmiyor. İlişkiler askıya alınırsa, Gazze’deki gelişmelere bağlı olarak orta vadede, konjonktüre göre yeni bir ilişki süreci başlayabilir. Ancak unutmamak gerekiyor ki Ortadoğu’daki varolan durumda Türkiye ile İsrail’in birbirine eskisi gibi ihtiyacı yok.