Dünya ekonomisinde Çin ile ilgili bilgileri ayrıntılı analiz etmeden karar vermek gittikçe zorlaşıyor...
Dünya ekonomisinde Çin ile ilgili bilgileri ayrıntılı analiz etmeden karar vermek gittikçe zorlaşıyor. Bu durum Çin’in dünya ekonomisinde ‘etken ülke’ konumuna güçlendirmesi yanında, aynı zamanda piyasa algısında Çin’in yön verme gücünü de arttırmış durumda. Çin’in bir milyarı geçen nüfusu ile yakaladığı büyüme hızı ve GSYH’daki artış oranları bölgedeki gücünü ortaya koysa da, son verilere göre dünyanın ikinci büyük ekonomisine sahip olacağının anlaşılması, bölgede en güçlü ekonomiye sahip olan Japon liderliğinin de sonu anlamına geliyor. Açıklanan son veriler, Japonya’da ikinci çeyrek büyüme rakamlarının, yani Gayri Safi yurtiçi Hasıla’sının (GSYH) Çin’in gerisinde kaldığını ortaya koydu. Japonya ikinci çeyrek itibariyle GSYH’si yüzde 0.1 büyümüş, yıllık bazdaki büyüme hızı ise yüzde 0.4’te kalmış. Oysa Çin ekonomisi 5 yıl önce Japon ekonomisinin yaklaşık yarısı kadardı. Japonya’nın ikinci çeyrek GSYH’si nominal dolar bazında toplamda 1.29 trilyon dolar olmuş. Çin’in GSYH’si ise nominal dolar bazında 1.34 trilyon dolarla Japonya’nın bir hayli üzerinde. Mevsimsel ayarlamaları yapılmadığı için henüz kesin olmayan bu değerler, Çin’in bu yıl dünyanın en büyük ikinci ekonomisi olacağı yönündeki beklentileri haliyle güçlendiriyor. Hatırlayacaksınız Çin, en büyük ihracatçı konumunda olan Almanya’yı da geçen sene geçerek birinci sıraya yerleşmişti. Japonya'nın Gayrı Safi Yurt İçi Hasılası’nın yılın ikinci çeyreğinde 1, 29 trilyon doları bulması ile Çin’in gerisinde kalması, Japon ekonomisindeki zayıflamaya daha dikkat etmeyi gerektiriyor. Japon ekonomisindeki zayıflamanın en önemli sebebi, ihracat kalemlerindeki düşüş. Ayrıca Japon halkının tasarruf oranlarının hala yüksek seyretmesi ve bunu bağlı olarak kişisel tüketim oranlarındaki gerileme önemli etken. Japonya’nın Gayri Safi Yurt İçi Hasıla’sının düşük çıkması ülkenin yeniden resesyona girebileceği yolundaki kaygıları da arttırmaktadır. Bununla beraber uluslararası piyasalarda da bölgesel gücün Japonya’dan Çin’e geçişinin asıl etkileri iki ülkenin para birimlerinin finans piyasalarında yaratacağı etki ile çok daha belirgin hale gelecektir mutlaka. Çin’in ekonomik gücü bölgesel sınırları aşar mı?10 yıl önce dünyanın en büyük yedinci ekonomisi olan Çin’in, artık dünyanın en büyük ikinci ekonomisine sahip olması ‘Çin ekonomik gücünü devam ettirebilir mi?’ sorusunu da beraberinde getiriyor. Bir başka değişle; ‘Çin sürdürülebilir büyümeyi daha ne kadar götürebilir?’ Sorunun cevabı, ‘Çin’in önünde bir engel gözükmüyor’ olacak. Üretim maliyetleri dünyanın her ülkesi ile rahatça rekabet edebilecek durumda olan Çin, bugün dünyanın bir numaralı demir cevheri ve bakır alıcısı, ikinci en büyük petrol ithalatçısı. Çin'in artık tüm büyük emtianın fiyatlarını belirleme gücüne ulaştı. En önemlisi ise Çin hükümeti kaynakları yönlendirme de olağanüstü güce sahip bulunuyor. Aynı zamanda 2.5 trilyon dolarlık dev döviz rezerviyle sermaye piyasalarında da önemli bir yere sahip. Çin, geçen yıl en büyük otomotiv pazarı unvanına sahip oldu. Bu unvan daha önce ABD’nin elindeydi. Tekrar hatırlatalım Çin geçen yıl da, Almanya’nın yıllardır elinde bulundurduğu en yüksek ihracatçı konumunu ele geçirmişti. Özetlersek; Çin sürdürülebilir büyümede ısrarlı olduğu sürece yolu açık gözüküyor. Sürdürülebilir büyümede en büyük desteği ise; kuşkusuz, Çin hükümetinin kaynakları yönlendirmede olağanüstü gücü ve bu güce kayıtsız şartsız boyun eğen çalışanlar…