ABD’nin kredi notundaki indiriminin finansal piyasalar üzerindeki etkisini azaltmak için haftanın ilk gününde, merkez bankaları ve küresel güçlerin koordineli olarak hareket ederek önlem ve açıklamalarda bulunduğunu izledik. G7 finansal istikrar ve büyüme için gereken desteği vereceğini vurgularken, Avrupa merkez bankası İspanya ve İtalya gibi son dönemde risklerin daha fazla sorgulandığı ülkelerin tahvillerini alım müdahalesini başlattı. Ancak, ABD’de kredi notu görünümünün hala “negatif”te olması, dolayısıyla politika yapıcılarının bütçe planının uygulanmasında izleyeceği yaklaşımın oldukça kritik olduğu bir dönemin başlamış olması önlem ve açıklamalara karşı temkinli bir yaklaşımı getirdi. S&P’nin, bütçe açıklarını azaltma planının uygulanması ve Bush sonrası dönemde uygulanan vergi avantajlarının kaldırılması halinde, ABD’nin kredi notunun “durağan”a çekilebileceğine yönelik açıklaması da “yakından izleme” döneminin başladığının açık bir işareti oldu. Ayrıca, AB kurtarma fonunun işlerlik kazanması ve gerekli değişiklikler için hala net bir adımın atılmamış olması da borç kriziyle ilgili endişelerin devam etmesine neden oldu. ABD’den sonra “AAA” kredi notuna sahip başka bir ülkede daha indirim olabileceği endişesine karşın, S&P’nin Fransa’nın notunu hak ettiğine ilişkin açıklaması sınırlı bir etki yaptı. Fed politika faiz oranlarını % 0,0-0,25 bandında tuttuğu faiz toplantısında, büyüme görünümü açısından daha karamsar bir senaryoya geçtiğinin işaretlerini açık bir şekilde verdi. İşgücü piyasasında son dönemde gözlenen kötüleşme, işsizlik oranındaki artış, hane halkı harcamalarındaki yatay seyir, konut sektöründeki devam eden zayıflıklar büyümede azalan iyimserlik için ön plana çıkarılan unsurlar. Ayrıca, emtialarda önceden yaşanan ralli ve Japonya depreminin, büyümedeki yavaşlamada rolü daha az önemli olarak görülüyor. Önümüzdeki dönem için, büyüme hızı önceki toplantıya göre daha düşük seviyede öngörülürken; genel görünümdeki aşağı yönlü risklerin arttığı düşünülüyor. Emtialardaki son düzeltme hareketi sonrasında, enflasyonda tarafında daha güvenli bir duruş söz konusu. Dolayısıyla, faizlerin olağanüstü düşük seviyelerinin 2013 ortası gibi bir tarih de verilerek devam edeceği belirtiliyor. Ancak, anapara ödemesi gelen tahvillerin yenilenmesi dışında ek bir genişleme süreciyle ilgili bir ifade yok. Sadece, ekonomik toparlanmayı destekleyici birçok politika aracının tartışıldığı ve ekonominin gidişatına göre uygun olanların uygulanabileceği dile getiriliyor. Ekonomi ve finansal piyasalardan alınan sinyallere göre, 25 Ağustos’taki Jackson Hole toplantısı bu önlemlere yönelik daha net işaretlerin alınmasına imkan tanıyabilir. Bilindiği üzere, bu toplantılarda merkez bankaları gelecek dönem politikaları ile ilgili kritik değerlendirmelerde bulunuyor. Geçen yılki toplantıda da Fed, ikinci genişleme sürecinin işaretlerini vermişti. Hem yeni bir genişleme süreciyle ilgii olarak aceleci davranılmamış olması, hem de Avrupa merkez bankasının önümüzdeki dönemde parasal sıkılaşmada daha yavaş davranacağı beklentisinin ağırlık kazanıyor olması ve mevcut risk algılaması düşünüldüğünde, Euro-dolar paritesinde aşağı yönlü baskıların biraz daha ön plana çıkabileceğini gösteriyor.