İç piyasa, küresel ekonomik görünümle ilgili endişelerin yatışmasına...
İç piyasa, küresel ekonomik görünümle ilgili endişelerin yatışmasına karşın seçim belirsizliğinin ardından yeni para politikası önlemlerini bekliyor. Cari açık ve para politikasıyla ilgili güven ortamının oluşmasını sağlayacak işaretler gözlenene kadar iç piyasaların kırılganlığı devam edecek gözüküyor. Moody’s, Türk bankalarının görünümünü “negatif”ten “durağan”a yükseltti. Bu kararda; sağlıklı kredi artışı, karlarda düzelme ve tabana yayılan büyüme beklentilerindeki artışın, Türkiye ekonomisini doğu Avrupa bloğundan daha çabuk toparlanacağı algısını güçlendirmesi yatıyor muhtemelen. Kuruluşun ülke görünüm notu, geçen yılın Eylül ayından beri “pozitif”te ve kredi notu da “Ba2” ile yatırım yapılabilir ülke statüsünün iki kademe altında. Cari açık beklentisi Cari açık ve kredi genişlemesinin kontrol altına alınmasına yönelik olarak, Merkez Bankası dışındaki kamu kurumlarından daha fazla destek gelebileceğine yönelik beklentileri destekleyen hazırlıkların yapıldığına ilişkin haberler mevcut. Bu hazırlıklar arasında, BDDK'nın konut kredilerinde özkaynak kullanım oranının % 25'lerden % 40'lara "kademeli" olarak artırılması; TMSF’nin mevduat sigorta primlerini yükseltmesiyle bankaların kullanılabilir kaynaklarının sınırlandırılması; kredi kartlarında taksitlendirmenin sınırlandırılması; Merkez Bankası'nın zorunlu karşılıklarda artışa gitmesi; bankacılık dışı finansal kesime zorunlu karşılık getirilmesi gibi seçenekler yer alıyor. İç talepte yavaşlama sinyalleri devam ediyor CNBC-e’nin verilerine göre, yılbaşından beri genel olarak zayıflama trendi izleyen tüketici güven endeksi, Haziran’da % 5,35’lik düşüşle 101,64’e geriledi. İç talepte yavaşlama öngörüsünü destekliyor. Ancak, endeksin hala 100 değerinin üzerinde olması, iyimserlerin ağırlıklı durumunu koruduğunu; yani büyümenin - hızı yavaşlamakla birlikte - devam ettiğini gösteriyor. İşgücü piyasasındaki mevsimsel iyileşme, Mart ayında belirgin bir şekilde gözlendi. İşsizlik oranı, % 10,9’luk tahminimize yakın olarak % 10,8 düzeyinde gerçekleşti. Bir önceki üç aylık dönemde % 11,5; bir önceki yılın aynı döneminde ise % 13,7 idi. Sanayi istihdamında beklenmeyen artış, seçim öncesi dönemde geçici işçi alımlarının olumlu etkisini yansıtıyor olabilir. Nitekim, sanayi istihdamındaki yıllık artış, % 8’ler seviyesinden ani bir şekilde % 11,4’e sıçramış. Ayrıca, işsizlik oranındaki düşüşte mevsimsel unsurların etkisi, düzeltilmiş verilerde açık bir şekilde gözleniyor. Düzeltilmiş verilerde, düşüş hareketi % 10’dan % 9,9’a sınırlı bir şekilde gerçekleşmiş. Nitekim, tarım dışı istihdamdaki yıllık artışa baktığımızda da, % 6,2’den % 5,8’e gerilediğini görüyoruz. Önümüzdeki aylarda, iç talebi sınırlamaya yönelik tedbirlerin etkisiyle düzeltilmiş verilerdeki bu görünümün devam etmesi beklenebilir. Ancak, açıklanan rakamlarda mevsimsel faktörlerin etkisiyle düşüş devam edecek; hatta ilk yarı sonuna doğru, kriz öncesi görülen % 9’lar seviyesi görülebilecek. Önemli olan, işgücü koşullarındaki iyileşmenin enflasyon üzerinde baskı yaratıp yaratmayacağı. Şimdilik, arz kaynaklı şoklar dışında, enflasyonun temel dinamiklerinde fiyat istikrarını tehdit edecek bir gelişme gözlenmiyor. Asıl risk unsuru, para politikasında geleneksel olmayan yöntemlerin yeterince etkili olamadığı gözlenirse, kur kanalıyla fiyat istikrarı üzerinde belirecek tehdit aslında.