İşsizlik oranı Mayıs-Haziran-Temmuz döneminde % 9,2’ye gerilemiş durumda. Bu gerileme, hem önceki üç ayda kaydedilen % 9,4 hem de bir yıl önceki seviye olan % 10,5’e göre daha ılımlı bir rakam. Peki bu görünüm devam eder mi? Ilımlı görünümün devam etmesi zor görünüyor. Çünkü işsizlik oranı önümüzdeki aylarda mevsimsel nedenlerden dolayı zaten yükselecek. Mevsimsel düzeltilmiş verilerde de, Nisan ve Mayıs verilerinde yükselişte; son açıklanan rakamlarda da % 10,3 seviyesinde. Daha önemlisi, ekonomik aktivitenin belirleyici sektörü olan sanayide, istihdamla ilgili son iki aydır zayıflama sinyalleri mevcut. Yıllık artış hızı da hızlı bir şekilde yavaşlıyor. Son istihdam verilerine en önemli katkıyı hizmetler sektörü yapmış görünüyor. Ancak, sanayideki yavaşlamanın devam etmesi halinde hizmetler sektörüne de yansıması kaçınılmaz. Ekonomik hareketlilikteki yavaşlamanın belirginleşmesiyle işsizlik oranındaki ılımlı tablonun da zayıflaması muhtemel. Bu da, para politikasındaki genişlemeci yöndeki eğilimi destekleyen bir gelişme olacak. Avrupa’da borç krizi Avrupa’da borç krizinin bankalar krizine dönüşme endişesi karşısında, ortak tahvil önerisi üzerindeki baskıların arttığını gözleniyor. Avrupa komisyonundan, ortak tahvil uygulamasıyla ilgili olarak yakın bir zamanda seçenekler sunulacağına dair açıklamalar da geldi zaten. Ancak, bu seçeneklerin hemen ortak tahvil ihracına imkan tanıyıp tanımayacağı konusunda hala ciddi belirsizlik var. Ortak maliye politikası yaklaşımı sağlanmadan ve buna yönelik gerekli düzenlemeler yapılmadan böyle bir kararın başarıya ulaşması zor görünüyor. Ayrıca, sorunlu ülkelerin şimdiye kadar açıkladıkları mali önlemleri uygulamaya geçirmede bile arzu edilen inisiyatifi gösterememiş olmaları gelecek dönemle ilgili kararlarda daha dikkatli olmayı gerektiriyor. Nitekim komisyondan, ortak tahvile yönelik düşünülen seçeneklerin bazılarının mevcut anlaşmaya dayanarak uygulanabileceği, diğerlerinin ise anlaşmada değişiklik gerektireceği uyarısı geldi. Ek olarak, bunun karşı karşıya bulunan sorunlara hemen çözüm sunmayacağı vurgulandı. Almanya da bir taraftan ortak tahvil önerisine karşı tutumunu sürdürürken, diğer taraftan komisyondan gelecek teklifi incelemeye açık bir tavır da sergiliyor. Kurtarma fonunun onaylanmasında yavaş işleyen süreç var. AB kurtarma fonuna ilişkin değişikliklerle ilgili yasal sürecin yavaş ilerlemesi borç krizinde tansiyonu artıran unsurlardan biri. Avusturya meclis alt komitesinde fonun genişletilmesine yönelik düzenleme reddedildi. Her ne kadar maliye bakanı Ekim’e kadar meclis onayının sağlanacağı yönünde rahatlatmaya çalışsa da, yasal süreçte görülen engeller borç krizinde kalıcı rahatlamanın kısa sürede oluşamayacağını gösteriyor. Avrupa’da derinleşen borç krizine bir destek önerisi de BRICS (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika) ülkelerinden geldi. Bu ülkelerin, Euro bölgesi tahvil alımlarını artırması söz konusu. Ancak, özellikle Rusya, Çin ve Güney Afrika’dan, bu alım desteğinin çok büyük boyutlarda olmaması gerektiği yönünde görüşler geliyor. Gelecek Perşembe günü yapılacak IMF-Dünya Bankası toplantılarında, uygulanacak stratejilerin belirlilik kazanması gerekiyor. Fransız bankalarına beklenen not indirimi Kredi derecelendirme kuruluşu Moody's'in Fransız Societe Generale ve Credit Agricole'ün kredi notlarını indirmesi, günlerdir konuşulduğundan piyasalarda kalıcı bir olumsuzluğa neden olmadı. Kuruluşun kredi not düzeyinin zaten diğer kuruluşlara göre daha yüksek olması ve bankaların olumsuz izlemede kalmasına karşın bunun notta yeni bir indirimle sonuçlanmasının beklenmemesi de rahatlatıcı oldu. Kredi kuruluşu, İngiltere bankaları için ani bir not indirimi öngörmüyor. Kredi kuruluşu S&P, Alman bankalarının kar görünümlerinin halen negatif olduğunu, ancak krizin genişlememesi halinde ciddi bir sorunun yaşanmasının beklenmediğini belirti. Sorunlu ülkelerin borç kriziyle mücadele başarılı olmaları, bu ülkelerde pozisyonu olan “çekirdek Avrupa” ülkelerinin finansal sistemlerinin güçlü kalabilmesi için de oldukça kritik. Borç krizinin tırmanmasında, sorunlu ülkelerin üzerine düşenler konusunda gerekli kararlılığı zamanında gösterememeleri de diğer bir neden. Dolayısıyla, İtalya’nın 54,2 milyar Euro’luk ikinci tasarruf paketini onaylaması tansiyonu azaltıcı bir gelişme. Yunanistan’ın temerrüde düşmesi beklenmiyor Bildiğiniz gibi, Almanya, Fransa ve Yunanistan liderlerinin toplantısından, Yunanistan’ın Euro bölgesinin ayrılmaz bir parçası olduğu mesajı çıktı. Zaten, 21 Temmuz’da alınan kararların uygulanmasının her üç liderin de ortak niyeti olduğu biliniyor. Yunanistan’ın temerrüde düşmesi beklenmiyor. Ayrıca Euro bölgesinden çıkartılmasının faturasını çok ağır olacağının herkes farkında. Bu duruma yunan halkının bıyık altından güldüğü kesin. Düşünsenize ülke batmış durumda, ama borç verenler ‘’batma şansınız yok’’ diye sürekli çözüm üretiyor sizin adınıza. Avrupa’nın krizin üstesinden gelebilecek kapasiteye sahip; ancak mali birlik ve alınan kararları hayata geçirme konusunda daha hızlı davranması gerekiyor.