5 trilyon doları aşan milli geliriyle Japonya ABD'den sonra dünyanın ikinci büyük ekonomisi...
2010 yılında Çin ekonomisinin öne geçeceği belli olsa da, yaklaşık 5 trilyon doları aşan milli geliriyle Japonya ABD'den sonra dünyanın ikinci büyük ekonomisi. II. Dünya Savaşı’nda ağır bir yenilgiye uğramış olmasına rağmen, kısa bir süre içerisinde hızla kalkınarak dünyanın önde gelen ekonomik güçlerinden biri haline dönüşmesi ''Japon mucizesi'' olarak değerlendirilmiş ve uzun yıllar boyunca çoğu gelişmekte olan ülke için örnek olarak gösterilmiştir Japonya. 1980'li yılların sonuna gelindiğinde, Japonya'nın ekonomik gelişmesi o denli göz kamaştırıcı hale gelmiştir ki, ''Japan As Number One'' sloganı altında, Japonya'nın dünyanın en büyük ekonomik gücü olması planları yapılmaya başlanmıştır. Hal böyle olmakla birlikte, 1990'lı yılların başından itibaren Japon ekonomisi büyük bir durgunluk içerisine girmiş, büyüme oranları büyük ölçüde azalmış, işsizlik artmış. Japonya'nın içinde düştüğü bu kronik durgunluktan kurtulamaması halinde mali sektörde ciddi bunalımlar yaşamasının kaçınılmaz olacağı büyük ölçüde öngörülmüştü ve bu öngörü halen devam etmekte. Geçtiğimiz gün, Japonya Başbakanı, ‘yen’in son 15 yılın en yüksek değerine ulaşarak aşırı değerlenmesine karşı para politikasını yumuşatma kararı aldı ve bununla ilgili önlemleri açıkladı. Takip edenler hatırlayacaktır, geçtiğimiz hafta Japon yeni ABD doları karşısında son 15 yılın en yüksek seviyesini gördü. Güçlü yen, Japon mallarının deniz aşırı ülkelerde daha az rekabet edebilmesine neden olurken, şirketlerin karlarına da zarar veriyor. Yenin değerinin yüksek seyretmesi, birçok şirketin yatırımlarını başka ülkelere kaydırmayı planlamasına da neden oluyor. Kredi musluğu açıldı Gevşek para politikasını ek önlemlerle genişleteceklerini açıklayan Japonya Başbakanı Naoto Kan, ticari bankalara verdikleri borç miktarını 10 trilyon yen (117 milyar dolar) artırdıklarını bildirdi. Kan, Japonya’da artan işsizlik ve yatırımların ertelenmesinin önüne geçmek için, 10.8 milyar dolarlık ekonomiyi canlandırma paketi hazırlıyor. Paketle amaçlanan, artan işsizlik oranı düşürmek. Bu amaç doğrultusunda, küçük işletmelere kredi kolaylığı sağlanacak, istihdam artırılacak, yatırımlara destek olunacak. Bu arada Japon Merkez Bankası Başkanı Masaaki Shirakawa da, değerli yen krizine bir çözüm bulmak amacıyla borç vermenin artırılacağını açıkladı. Shirakawa, Japonya Merkez Bankası’nın ticari bankalara verdiği borç miktarının 10 trilyon yen (117 milyar dolar) artırılmasıyla finansal kuruluşlar için düşük faizli borç programının büyüklüğünün 20 trilyon yenden 30 trilyon yene ulaştığını açıkladı. Japonya Merkez Bankası ayrıca, 0.1 olan gösterge faiz oranlarının sabit tutulmasına karar verdi. JPMorgan Securities Japon Başekonomisti Masaaki Kanno, ekonomik görünüm ve piyasa koşullarının kötüleşmesi durumunda, Japonya Merkez Bankası’nın gevşek para politikası için yeni ek önlemler açıklayabilecek. Uzmanlar alınan önlemlerin yendeki yükselişi durdurma çabalarının uzun vadeli etkisinin olmayacağını, ayrıca deflasyon sürecini uzatabileceğini, daha sert önlem almak gerektiği görüşünde. Sert önlemlerden kasıt ise; Japonya tahvili satın alma ya da gecelik faiz oranlarını daha önce planlanandan düşük bir seviyeye indirmek. Japonya'nın son 12 yıldır içinde bulunduğu durumu değerlendirirken sorunların sebebi ile belirtilerin birbirinden ayırt edilmesi önem taşımakta. Nitekim Japon ekonomisinde görülen durgunluk, hisse senetleri ve gayrimenkul fiyatlarındaki düşüşler, işsizlikteki artış gibi olumsuzluklar, doğal olarak başlı başına birer sorun olmakla birlikte, ekonomik yapıdaki temel sorunun birer belirtisi olarak değerlendirilmeli. Halen Japon ekonomisinin temel sorunu, halkın ekonomik yapı ve geleceğe yönelik güvenini kaybetmesi ve gelecek endişesiyle tüketim eğilimini azaltarak büyük ölçüde tasarrufa yönelmesi. Bu eğilim, fiyatların düşmesine ve sonunda ekonomik durgunluğa yol açmakta. Japon Milli Hasılası’nın yüzde 60'nın tüketimden oluştuğu göz önünde bulundurulduğunda, toplumdaki tüketim eğiliminin azalmasının büyüme üzerindeki etkisi daha iyi görülecektir. Japon halkı yaşlı Peki, Japon halkı niçin böyle bir karamsar? Her şeyden önce, Japon nüfusu hızlı bir şekilde yaşlanıyor. Düşük doğum oranları ve giderek uzayan ortalama hayat süresi Japon demografisinin giderek yaşlanmasına yol açıyor. Mevcut eğilimlerin devam etmesi halinde önümüzdeki yıllarda da çalışmayan nüfusun çalışan nüfusa oranı endişe verir bir orana yükselecek. Bazı ekonomistler, Japon işgücünün giderek yaşlanmasının üretimde verimliliği düşüreceğini de iddia ediyor. Bu bir ölçüde doğru olsa bile tam olarak gerçeği yansıtmıyor. Zira Japonya'nın çok hızlı kalkındığı dönemlere bakıldığında; üretimdeki artışın, işgücündeki artıştan ziyade, sermaye ve daha da önemlisi üretkenlikteki artıştan kaynaklandığı görülüyor. Yaşlanan nüfusun yarattığı asıl endişe finansal sebeplerden kaynaklanıyor. Sosyal sigorta sisteminin yakın bir gelecekte yaşlanan nüfusun emeklilik maaşlarını ve sağlık giderlerini karşılayabilmesi giderek zorlaşacak. Böyle bir durumda devletin ortaya çıkacak açıkları kapatmak için büyük çaplı harcamalar yapması gerekecek.Son yıllardaki uluslararası gelişmeler de Japon ekonomisinin işini zorlaştırdı. 1990'lı yılların sonunda yaşanan Asya krizinde olduğu gibi 2007 küresel kriz sebebiyle dünya ekonomisinde görülen durgunluk Japonya'yı da olumsuz etkilemekte. Aslında, Japonya ekonomisinin asıl gücü iç talepte ve Japon GSHM'nin yüzde 85' i iç ekonomiye yönelik. Japonya'nın dünyaya yaptığı ihracat, iç talep düşüklüğünü bugüne kadar telafi edebilse de artık bunda zorlanıldığı kesin gözüküyor.